İleriye doğru saldırıya geçtikleri sırada Lucian kaç tane siyahlı asker olduğunu saydı. 17 kişi vardı karşılarında ve ilk saldıran Gümüş oldu. Gümüş rengindeki kurt siyahlı askerlerden birisinin boğazını parcaladığı sırada onun hemen yanlarında bulunan Galdor ise baltasını geniş bir şekilde savurarak 3 düşmanı karşısına almıştı.
Bu esnada Panda eline geçirdiği bir siyahlı adamı etrafa doğru savurarak etrafındaki 4 kişinin hareket etmesini engelliyordu. Çok kısa bir süre sonra elinde tuttuğu siyahlı asker hareket etmeyi bıraktı ve canı sıkılan Panda geriye kalan 3 siyahlı askere birden sarıldı.
Lucian ise iki kişiyi karşısına almıştı. İlk önce ona doğru gelen bir kılıçtan ustaca bir hareketle savrulup yan tarafındaki siyahlı askerin karnına bir kesik attı ve kelimelerden yapılan kalkanını yer yönde savurarak rakibinin yere düşmesini sağladı.
Hayal ise onlara doğru gelmekte olan 2 kişiyi seri ok atışları sayesinde yere düşürdü.
Gümüş çok hızlı hareket ederek karşına geçen herkesin boğazını parçalayıp ilerliyordu. Panda ise 3 siyahlı askere o kadar sıkı satılmıştı ki onlar kısa bir süre sonra hareket etmeyi bıraksa da sarılmaya devam ediyordu.
"hayal bu Panda yine ne yapacağını şaşırdı. Bu çocuk ailesinden hiç bir sevgi görmedi mi?“
"Onun çocukluğuna inme bence şimdi ve bırak bence onlara sarılsın bize değil."
"birakin şimdi manyak pandayı. Hayvan oğlu hayvan biramı döktü benim. Bu nesilde hiç saygı kalmamış."
"Komutan Galdor sen niye savaşırken içmeye devam ediyorsun? Biraz ara ver şunları temizleyelim yine içersin."
"Sen kimin tarafındasın böyle. Bu nesil çok bozulmuş yemin ediyorum saygı kalmamış kimse de"
"Tamam şimdi konuşmanın sırası değil ilerden başkaları gelmeye devam ediyor."
"Onlar gelsin de Bu manyak Panda adamların öldüğünü anlayınca yere oturdu garibanları da uzağa attı."
Bu esnada yere oturan Pandayı koruma işi Gümüş'e düşmüştü. O rakiplerinin üzerine atlayıp boğazlarını parçladığı sırada Galdor baltasını onlara doğru koşmaktan olan birisine doğru fırlatıp hemen yanında olan başka birisinin boğazını sıklamakla meşguldü.
Hayal ileriye doğru okları daha hızlı atmaya başlamıştı Lucian ise kılıcı ile karşılaştığı düşmanları yere düşürmekte meşguldü.
Tam bu esnada Panda ona saldıran siyahlı askerlerden birisini boğazından yakalayıp kafasını kopardı ve gözlerini kıştı. Daha sonra onlara doğru koşmaktan olan diğerlerine doğru yuvarlanma ya başladı.
"Yuh Panda ne yapıyor böyle?"
"Pandayı çok sinirlendirdiler. Bence biz oturup neler yapacağını izleyelim."
"kesinlikle şu sahneyi gördükten sonra kızgın bir Pandaya asla yaklasmayacağım."
"Panda çok duygusal birisi ve biraz öfke kontrol sorunları var."
"Haklısın hayalim sen bu arada ne kadar güzelsin böyle."
"Şimdi iltifat etmeninhic sırası değil Luci."
"Ne yapayım ama ben gözüm senden başka hiçbir şey görmüyor benim. Her şeyim sen olmuşsun gibi sanki"
"Siz gençler daha sonra duygusallaşsanız çok daha iyi olur. Yuh Pandaya bak 4 kişinin üstüne oturarak öldürdü. Çok kızmış olmalı baksana Gümüş bile durdu onu izliyor."
Onlar Savaşmayı bırakıp Pandayı izledikleri sırada sağ taraftan gelen birkaç okla şaşkına döndüler. "Ooooo kimleri görüyorum ben burada."
Sesi duydukları sırada herkes o yöne baktılar ve ilk konuşan Galdor olmuştu "Ahh be kardeşim sen ne yapıyorsun burada. Bizde seni bulmaya gelmiştik."
"Tanıdık yüzler görmek ne güzel oldu benim de canım sıkılmaya başlamıştı. Yuh Pandaya bakın adamın tüm uzuvlarını kopardı. Artık kırmızı bir Pandamız var."
"Boş ver sen onu şimdi ben ekibi tekrardan topluyorum. Prenses Hayal'i zaten tanıyorsun bak şuradaki çocuk da Lucian. Kendisi Hayal'in şeyi..."
"Dur be komutan Galdor detayları konuşuruz zaten. Daha sonra şuradan çıkalım önce."
"Memnun oldum Lucian demek büyük gün geldi. Özgürlük artık çok yakın."
"Hadi gel Panda işini bitirdi geri donelim."
"O işini daha bitiremedi baksana ilerdeki adamlara saldırıyor. Hem biliyorsun burada olmamın bir sebebi var."
"Evet biliyorum onu da kurtaracağız sana söylemem gereken bir şey var sen bir hikaye evreninde kısılı kaldın kardeşim. Bu döngüyü bozmamiz gerekiyor."