Yaşanmamış diyaloglar 5, hayaller

Yaşanmamış diyaloglar 1, başlangıç
Yaşanmamış diyaloglar 2, bekleme
Yaşanmamış diyaloglar 3, kaybediş
Yaşanmamış diyaloglar 4, mutlu son

Akıl hastanesi garip bir yer. Her gün gelip bana ilaç veriyorlar. Onu gördüğüm zaman konuşmama yemini ettim ben ve yeminime bağlı kalıp konuşmuyorum. Yemin çok önemlidir, insan sözlerinin arkasında durmazsa eğer yok olur. Kimliği silinir, değeri sıfırlanır, yalancı olur, güvenilmez olur. Bunları istemiyorum ben, yalan söylemek istemiyorum. Zaten herkes boşyere yeminler ediyor, kimseye güvenemiyorsun. "Ben yanında olacağım" diyorlar mesela. Hatta daha ileriye gidip bunun için söz veriyorlar, yemin ediyorlar. Tabi bağlılık diye bir şey kalmadı artık, o sözleri söyleyenlerde herkes gibi gidiyor.

Evet, çok kişi gitti benim hayatımdan. Başlarda zordu ama alıştım sonra, herkese gidecekmiş gibi baktım hep. Fazla alışmadım, fazla bağlanmadım bu sebeple. Gitmeleri acı vermedi bana, üzülmedim diyemem ama acı çekmedim. Sonra da hissedememeye başladım. Sanki bir kurşun girse bedenime, çıkmasa hissetmeyecek gibiydim. Evet birçokları silahşörlüğe soyundu. Gitmeleri yetmezmiş gibi bir el ateş ediyorlar ama birşey söyleyeyim sizlere insan zamanla vurulmamayı da öğreniyor. İnanın bana bu öğrenme hiç güzel değil çünkü sonuçta hissedememeye başlıyorsun.

Konuşmama sözümden gelmiştim buraya devam edeyim. İyi insanlar buradakiler, benimle ilgileniyorlar. Sebebini bilmiyorum ama yapıyorlar. Sanırım dışarıdaki dünyayı benden korumak istiyorlar. Düşünsenize bu deli halimle salıverildiğimi. Vahşi bir aslan gibi saldırırım, durmam ki. Önüme ne çıkarsa deviririm hepsini. Belki yıkamam sistemi ama ona zarar verebilirim. Bunu önlemek için de beni akıl hastanesine kapattılar. Onların düzenini bozuyormuşum, doğrudur. Hiçbir zaman onlar gibi olmadım ben. Hiçbir zaman onlar gibi olmayı istemedim.

Akıl hastanesinde kaldığı zaman insan düşünmeye fırsat buluyor. Zaten ilaçlarımı da içmiyorum. İçermiş gibi yapıyorum ama içmiyorum. Ben aslında akıl hastası değildim ama aşık oldum ve aşkımdan delirdim. Aşık olduğum için buradayım ben, aşık olduğum için esir tutuluyorum.. Aşk yasaklanmıştı şehirde, sevgi herkesin unuttuğu bir kelimeydi artık ve ben bunların peşinden gittiğim için akıl hastanesindeyim. Aşk artık delilik ile eş değer, gerçekten seviyorsan akıl hastanesinde olmalısın. Yerin belli senin eninde ya da sonunda buraya geleceksin ve ben burada seni bekliyor olacağım hikayelerini dinlemek için.

Dışarıyı anlamak için içeri girmek gerekiyormuş. Etrafım duvarlarla çevrili olsa da buradan herşey daha rahat gözüküyor. Garip ama bir o kadar da gerçek. Niye bunları anlattığımı da bilmiyorum aslında sanırım düşünceler doldu zihnimde ve anlatmak istiyorum. Aşık bir adamın neden bunları sorguladığını merak edebilirsiniz. Haklısınız da çünkü hepsi aşk ile alakalı. Bu dünyadaki esen her rüzgar aşk ile alakalı. Aldığımız her nefes aşktan geliyor ama bunu bilmiyorum. Bu yüzden aşk başlığı altında her şeyi anlatabilirim ben ve hiçbiri yanlış olmaz. Biliyorum, garip!

Asıl konuma geri dönmek istiyorum. Evet, o. Anlatmak istediğim tek konu o. Sayfalarca, romanlarca gözlerini betimlemek istiyorum onun. Evet, o benim psikologum oldu. Haftada birkaç kere yanıma geliyor. Benimle konuşmaya çalışıyor ama ben cevap vermiyorum. Hala ona ne söyleyeceğimi bilemiyorum. O yanıma geldiğinde sanki tüm sözlükleri unutuyorum ben. Ben konuşmadığım için gitmiyor ama yanımda kalıyor. Şimdiye kadar kimse benim yanımda kalmadı, herkes gitti ama o gitmiyor.

Bir süre boyunca bakışıyoruz karşılıklı olarak, kalbim o kadar hızlı atıyor ki yerinden çıkacağını düşünüyorum ama yapmıyor. Ben cevap vermesem de o konuşmaya devam ediyor. Sesi çok güzel, cennetten kaçırılmış kayıp bir melodi gibi. Ona bir kez daha aşık oluyorum ben, onu bir kez daha seviyorum. Daha sonra "sen yine konuşmayacaksın anlaşılan" diyor ve elimi tutuyor. O an cennete gittiğimi düşünüyorum ben, ona dokunmak cennete dokunmak gibi.

Bu esnada kıpırdayamıyorum ama. Elini tutsam gidebilir çünkü konuşursam da gider, onu çok sevdiğimi söylersem de gider. Kural kitaplarında böyle yazılmış, birini çok seversen eğer o gider. Çok saçma bir kural olduğunun farkındayım ama yapabileceğim hiçbir şey yok. Belki gitmek istemez ama hayatın kural kitabında böyle yazılmış. Belki gerçek kitapta bu kural yoktur ama sistem kitabı değiştirdiği için artık var. Eskiden "seni çok seven birisini asla bırakma" yazıyordu büyük ihtimalle. Evet, ben yanlış zamanda doğmuşum. Aşkın olmadığı bir dünyada aşkı arıyorum.

Daha sonra o gidiyor ve ben odamda yalnız kalıyorum. Yeni bir şey keşfettim artık istediğim zaman bu odadan çıkabiliyorum. Nereye gittiğimi bilmiyorum ama aynı bu odaya benziyor. Sadece yanıma kimse gelmiyor, ilaç da vermiyorlar bana. O kadar kimsesiz ki orası hiç ayrılmak istemiyorum ama bana bir şey yapıyorlar ve geri dönüyorum. İlaç veriyorlar büyük ihtimalle. Beni geri getirmek için uğraşıyorlar hep. Belki de gerçekten deliriyorumdur çünkü çok psikoloji okudum ben ve bu yolculuklarımın bir ismi bile var. Önemli değil ama diğer dünya buradan daha güzel. Eğer burada o olmasaydı asla geri dönmek istemezdim ama onun için dönmem gerekiyor.

Zaten ne zaman geri dönsem o hep yanı başımda oluyor ve ben iyi ki gelmişim diyorum. Öbür tarafta kimse yok çünkü. Yalnızlık değil de onsuzluk zorluyor beni. Onu tekrar görebilmek için çektiğim onca çileyi düşündüğüm zaman şimdiki yaşadıklarım sorun bile değil benim için. O geliyor, elimi tutuyor ve ben her şeyi unutuyorum. İşin garibi ne biliyor musun ben onunlayken yaşadığımı hissediyorum.

Aşk ateşinde yanmak isteyen insan önce yalnızlıkta yanmalıydı. Yalnızlıktan geçmeyen kimse aşkı bulamaz demişlerdi. Şimdi ben hastayım ve o benim psikologum. Büyük ihtimalle beni konuşturmak için elimi tutuyor, önce güvenimi kazanması gerek ya benim herşey bu yüzden. Önemi yok ama aşk yalnızlığın bir başka halidir aslında. Eskiden ben tektim ve kimse hayatıma giremiyordu. Şimdi artık iki kişiyim, ikiyim ben. O da benimle birlikte, o da kalbimde yaşıyor. Aşk bu, gerçek sevgi bu. Aşk iki ayrı I'in birleşip bir II oluşturması değildir aslında aşk bir I'in çoğalarak iki olmasıdır.

Bunların hangisini anlatabilirim ki ona, cevabı biliyorum, sizde biliyorsunuz bu yüzden susmanın en doğru yol olduğunun da farkındasınız. Doğru kelimeleri bulursam konuşmak istiyorum ama o kelimeler artık yok bende. Tüm sözlüklerim silindi ve ben aşk haricinde hiçbir lisanı bilmiyorum. 

Not: Son olarak bu serinin isim annesi olan sevgili arkadaşım Rima'ya teşekkür etmek istiyorum. İyi ki varsın Rima.

0/Post a Comment/Comments