Yaşanmamış diyaloglar 1, başlangıç
Yaşanmamış diyaloglar 2, bekleme
Yaşanmamış diyaloglar 3, kaybediş
Yaşanmamış diyaloglar 4, mutlu son
Akıl hastanesi garip bir yer. Her gün gelip bana ilaç veriyorlar. Onu
gördüğüm zaman konuşmama yemini ettim ben ve yeminime bağlı kalıp konuşmuyorum.
Yemin çok önemlidir, insan sözlerinin arkasında durmazsa eğer yok olur. Kimliği
silinir, değeri sıfırlanır, yalancı olur, güvenilmez olur. Bunları istemiyorum
ben, yalan söylemek istemiyorum. Zaten herkes boşyere yeminler ediyor, kimseye
güvenemiyorsun. "Ben yanında olacağım" diyorlar mesela. Hatta daha
ileriye gidip bunun için söz veriyorlar, yemin ediyorlar. Tabi bağlılık diye
bir şey kalmadı artık, o sözleri söyleyenlerde herkes gibi gidiyor.
Evet, çok kişi gitti benim hayatımdan. Başlarda zordu ama alıştım sonra,
herkese gidecekmiş gibi baktım hep. Fazla alışmadım, fazla bağlanmadım bu
sebeple. Gitmeleri acı vermedi bana, üzülmedim diyemem ama acı çekmedim. Sonra
da hissedememeye başladım. Sanki bir kurşun girse bedenime, çıkmasa
hissetmeyecek gibiydim. Evet birçokları silahşörlüğe soyundu. Gitmeleri
yetmezmiş gibi bir el ateş ediyorlar ama birşey söyleyeyim sizlere insan
zamanla vurulmamayı da öğreniyor. İnanın bana bu öğrenme hiç güzel değil çünkü
sonuçta hissedememeye başlıyorsun.
Konuşmama sözümden gelmiştim buraya devam edeyim. İyi insanlar buradakiler,
benimle ilgileniyorlar. Sebebini bilmiyorum ama yapıyorlar. Sanırım dışarıdaki
dünyayı benden korumak istiyorlar. Düşünsenize bu deli halimle salıverildiğimi.
Vahşi bir aslan gibi saldırırım, durmam ki. Önüme ne çıkarsa deviririm hepsini.
Belki yıkamam sistemi ama ona zarar verebilirim. Bunu önlemek için de beni akıl
hastanesine kapattılar. Onların düzenini bozuyormuşum, doğrudur. Hiçbir zaman
onlar gibi olmadım ben. Hiçbir zaman onlar gibi olmayı istemedim.
Akıl hastanesinde kaldığı zaman insan düşünmeye fırsat buluyor. Zaten
ilaçlarımı da içmiyorum. İçermiş gibi yapıyorum ama içmiyorum. Ben aslında akıl
hastası değildim ama aşık oldum ve aşkımdan delirdim. Aşık olduğum için
buradayım ben, aşık olduğum için esir tutuluyorum.. Aşk yasaklanmıştı şehirde,
sevgi herkesin unuttuğu bir kelimeydi artık ve ben bunların peşinden gittiğim
için akıl hastanesindeyim. Aşk artık delilik ile eş değer, gerçekten seviyorsan
akıl hastanesinde olmalısın. Yerin belli senin eninde ya da sonunda buraya
geleceksin ve ben burada seni bekliyor olacağım hikayelerini dinlemek için.
Dışarıyı anlamak için içeri girmek gerekiyormuş. Etrafım duvarlarla çevrili
olsa da buradan herşey daha rahat gözüküyor. Garip ama bir o kadar da gerçek.
Niye bunları anlattığımı da bilmiyorum aslında sanırım düşünceler doldu
zihnimde ve anlatmak istiyorum. Aşık bir adamın neden bunları sorguladığını
merak edebilirsiniz. Haklısınız da çünkü hepsi aşk ile alakalı. Bu dünyadaki
esen her rüzgar aşk ile alakalı. Aldığımız her nefes aşktan geliyor ama bunu
bilmiyorum. Bu yüzden aşk başlığı altında her şeyi anlatabilirim ben ve hiçbiri
yanlış olmaz. Biliyorum, garip!
Asıl konuma geri dönmek istiyorum. Evet, o. Anlatmak istediğim tek konu o.
Sayfalarca, romanlarca gözlerini betimlemek istiyorum onun. Evet, o benim
psikologum oldu. Haftada birkaç kere yanıma geliyor. Benimle konuşmaya
çalışıyor ama ben cevap vermiyorum. Hala ona ne söyleyeceğimi bilemiyorum. O
yanıma geldiğinde sanki tüm sözlükleri unutuyorum ben. Ben konuşmadığım için
gitmiyor ama yanımda kalıyor. Şimdiye kadar kimse benim yanımda kalmadı, herkes
gitti ama o gitmiyor.
Bir süre boyunca bakışıyoruz karşılıklı olarak, kalbim o kadar hızlı atıyor
ki yerinden çıkacağını düşünüyorum ama yapmıyor. Ben cevap vermesem de o
konuşmaya devam ediyor. Sesi çok güzel, cennetten kaçırılmış kayıp bir melodi
gibi. Ona bir kez daha aşık oluyorum ben, onu bir kez daha seviyorum. Daha
sonra "sen yine konuşmayacaksın anlaşılan" diyor ve elimi tutuyor. O
an cennete gittiğimi düşünüyorum ben, ona dokunmak cennete dokunmak gibi.
Bu esnada kıpırdayamıyorum ama. Elini tutsam gidebilir çünkü konuşursam da
gider, onu çok sevdiğimi söylersem de gider. Kural kitaplarında böyle yazılmış,
birini çok seversen eğer o gider. Çok saçma bir kural olduğunun farkındayım ama
yapabileceğim hiçbir şey yok. Belki gitmek istemez ama hayatın kural kitabında
böyle yazılmış. Belki gerçek kitapta bu kural yoktur ama sistem kitabı
değiştirdiği için artık var. Eskiden "seni çok seven birisini asla
bırakma" yazıyordu büyük ihtimalle. Evet, ben yanlış zamanda doğmuşum.
Aşkın olmadığı bir dünyada aşkı arıyorum.
Daha sonra o gidiyor ve ben odamda yalnız kalıyorum. Yeni bir şey keşfettim
artık istediğim zaman bu odadan çıkabiliyorum. Nereye gittiğimi bilmiyorum ama
aynı bu odaya benziyor. Sadece yanıma kimse gelmiyor, ilaç da vermiyorlar bana.
O kadar kimsesiz ki orası hiç ayrılmak istemiyorum ama bana bir şey yapıyorlar
ve geri dönüyorum. İlaç veriyorlar büyük ihtimalle. Beni geri getirmek için
uğraşıyorlar hep. Belki de gerçekten deliriyorumdur çünkü çok psikoloji okudum
ben ve bu yolculuklarımın bir ismi bile var. Önemli değil ama diğer dünya
buradan daha güzel. Eğer burada o olmasaydı asla geri dönmek istemezdim ama
onun için dönmem gerekiyor.
Zaten ne zaman geri dönsem o hep yanı başımda oluyor ve ben iyi ki gelmişim
diyorum. Öbür tarafta kimse yok çünkü. Yalnızlık değil de onsuzluk zorluyor
beni. Onu tekrar görebilmek için çektiğim onca çileyi düşündüğüm zaman şimdiki
yaşadıklarım sorun bile değil benim için. O geliyor, elimi tutuyor ve ben her şeyi
unutuyorum. İşin garibi ne biliyor musun ben onunlayken yaşadığımı
hissediyorum.
Aşk ateşinde yanmak isteyen insan önce yalnızlıkta yanmalıydı. Yalnızlıktan
geçmeyen kimse aşkı bulamaz demişlerdi. Şimdi ben hastayım ve o benim
psikologum. Büyük ihtimalle beni konuşturmak için elimi tutuyor, önce güvenimi
kazanması gerek ya benim herşey bu yüzden. Önemi yok ama aşk yalnızlığın bir
başka halidir aslında. Eskiden ben tektim ve kimse hayatıma giremiyordu. Şimdi
artık iki kişiyim, ikiyim ben. O da benimle birlikte, o da kalbimde yaşıyor.
Aşk bu, gerçek sevgi bu. Aşk iki ayrı I'in birleşip bir II oluşturması değildir
aslında aşk bir I'in çoğalarak iki olmasıdır.
Bunların hangisini anlatabilirim ki ona, cevabı biliyorum, sizde
biliyorsunuz bu yüzden susmanın en doğru yol olduğunun da farkındasınız. Doğru
kelimeleri bulursam konuşmak istiyorum ama o kelimeler artık yok bende. Tüm
sözlüklerim silindi ve ben aşk haricinde hiçbir lisanı bilmiyorum.
Not: Son olarak bu serinin isim annesi olan sevgili arkadaşım Rima'ya teşekkür etmek istiyorum. İyi ki varsın Rima.
Yaşanmamış diyaloglar 5, hayaller
byOğuz Marangoz
-
0
Gönderen Oğuz Marangoz
Merhaba bloguma hoş geldiniz. Yazılarımı düş mezarlığımda sizinle paylaşıyorum. Yazdığım romanlar, hikayeler, şiirler ve denemelere bu adresten ulaşabilirsiniz.