Lucian ve Hayal birbirine sıkıca sarıldılar. Öyle ki Lucian Hayal'in kokusu ile ciğerlerini doldurdu. İmkanı olsa o koku hiç gitmesin diye hayatı boyunca nefes almazdı. Aradığı her şey kollarının arasında bulunuyordu ve başka ne isteyebilirim diye düşündü hayattan. Başka bir şeye gerek var mıydı? Birbiri için atan iki kalpten daha önemlisi var mıydı?
"Sana sarıldığım zaman sarhos oluyorum ben Hayal."
"Sana sarılmak sanki her şeyi unutmak gibi. Sanki zaman duruyor her şey duruyor bir biz kalıyoruz geriye."
"İşte çok isterdim bunu. Hayatımın sonuna kadar gözlerine baksam mesela hiç karanlık olmazdı."
"Şimdi ne yapacağız Lucian?"
"Hiçbir şey yapmasak mesela böyle kalsak. Biraz daha sana sarılmak istiyorum. Senin olmadığın o zaman bana sanki binlerce yılmış gibi geldi."
"Tamam biraz daha sarılalım o halde ama sonra işimizi tamamlayacağız."
Lucian Hayal'in saçından öptüğü sırada bir eliyle onun çenesini yukarıya doğru kaldırdı. Yüzünü onun yüzüne doğru biraz daha yaklaştırdı artık birbirinin soluk alış verişlerini tenlerinde hissediyorlardı. Hayal yavaşça gözlerini kapattı ve ağzını bir parça açtı. Lucian da aynı şekilde karşılık verdi başını ileriye doğru hareket ettirdi.
Tam dudakları birbirine değecekleri sırada büyük bir gürültü duydular ve gözlerini açtılar. İlk gördükleri şey yerin sallandığıydı. Bunu ağaçlardan anlayabiliyorlardı ve ses ile yerin sallantısı giderek hızlanıyordu. "Deprem mi oluyor Luci?"
"Şu an dünya yıkılsa umurumda olmaz benim."
"Romantıklığe sonra devam edersin. Deprem oluyor neden böyle oldu ki?"
"Bilmiyorum ki en iyisi biz sarılmaya devam edelim valla dünya yıkılsa bile umurumda olmaz benim."
"Lucian bak ilerideki topraklar çökmeye başladı ve çökme bize doğru yaklaşıyor."
"Güzel dünyada yıkılacakmış. Biz sarılalım en iyisi."
"Aklın fikrin sarılmakta senin neden böyle oldu?"
"Bilmiyorum hayat belki de bizim birleşmemizi istemiyordur. Hayatın da ağzını burnunu kıracağım yakında."
Hayal Lucian'dan bir adım uzaklaştığı zaman depremin şiddeti azaldı. Daha sonra Hayal birkaç adım adaha uzaklaştığı sırada depremin şiddeti iyice azaldı. "Demek ki biz yanyana olduğumuz için deprem oluyor."
"Benden senden ayrı kalamam biliyorsun değil mi bunu?"
"Biliyorum da yanyana olursak her yer yıkılacak. En iyisi ben biraz daha uzaklaşayım."
Hayal biraz daha uzaklaştığında depremin şiddeti iyice azaldı. Ancak Lucian ve Hayal'in arasında çatlaklar oluşmaya başladı.
"Hayal aramızdaki toprak parçası çatlıyor. Sen uzaklaştıkça çatlak büyüyor yani uzakta kalırsan iki toprak parçası birbirinden ayrılacak."
"Depremde yıkılarak ölmek mi yoksa senden ayrı kalmak mı? Hayat sanki bizden ölümümüzü seçmemizi istiyor!"
"Öleceksem de sana sarılarak ölmeliyim ben. Dünyanın en güzel ölümü değil midir sana sarılarak ölmek?"
"Ben biraz yaklaşayım sana böylece zaman kazanmış oluruz. Hep deprem hızlanmaz hemde toprak parçalarının ayrılması yavaşlar."
"Biraz zaman kazanmak hiçbir işe yaramaz gel benim yanımda varsın burası son olsun. Son anımda senin yanında olmak istiyorum."
"Tamam, Lucian yanına geliyorum."
Lucian ve Hayal tekrar yan yana geldikleri sırada deprem tekrardan hızlandı. Toprak parçalarının çökmesi de aynı şekilde hızlandı. Hayal korkmuş bir şekilde Lucian'a sarıldı ancak bu depremin şiddetinin daha da artmasına sebep oldu. Birkaç saniye içinde küçük bir toprak parçasının üzerinde duruyorlardı ve toprak parçası çökmeye devam ediyordu."
Birkaç an sonra Lucian ve hayal birbirlerine yapışmış olsalarda ayaklarını bacakları hiçbir yer kalmadı. "Hayal ben atlayacağım sen burada kalırsın."
"Öyle saçma şey mi olur benim atlamam lazım sen kal."
"Ben sensiz ne yapacağım burada. Kabul etmiyorum, kabul etme imkanım bile yok."
"O zaman tek bir seçenek kaldı beraber atlayacağız. Şimdi!"
Lucian ve Hayal ayaklarının altındaki son toprak parçası çökmeden hemen önce boşluğa doğru atladılar. Birbirlerine sarılmış bir şekilde düşerken Lucian ölümün bu kadar güzel olamayacağını düşünüyordu.