Çukur 2, yakınlaşma- hikaye

 


Çukur 1, tanışma 

Seni öyle görüp hiçbir şey canımı o kadar yakıyordu ki anlatamam asla. Seni gördüğüm her an yaralarım aklıma geliyordu, geçtiğim Yalnızlıkları düşünüyordum. Düştüğüm çukurları hatırlıyordum. Onun yanına cehennemin dibinden geldiğimi soyleyemiyordum. Kırılan kemiklerimi, yüreğime saplanan hancerlerden bahsedemiyordum bile. Mücadele etmemin tek sebebinin onu bulmak olduğunu söyleyemiyordum.

Çukurun hemen yanına çivilenmiştim sanki. Elimi uzatmaya devam ediyordum, keşke diyordum keşke elimden tutsa ve beni yanına çekse. Onun yanı cennetti benim için. Sadece bir adım daha atmam gerekiyordu ama o tırnaklarını göstermeye devam ediyordu.

Bir gün bir şey oldu ve toprakları yumruklamayı bırakıp bana doğru baktı. Ona bir kere daha aşık oldum o anda ama bunu da söyleyemedim. Benim hala orada beklediğimi gördüğü zaman şaşırdı biraz ve hafifçe gülümsedi bana. O kadar güzel gülümsedi ki bana yanına atlamak istedim ama yapamadım. Tırnaklarını göstermeye devam ediyordu. Korkmuyordum aslında, En fazla tırnaklarını bedenime geçirir ve yüreğimi söküp alırdı. Sadece ben hep yanında kalacağım senin diyebildim ve gülümsedi.

O gülümsediği zaman aydınlandı karanlık odam. O an içindeki sırılsıklam olmuş, korkmuş, üşümüş o küçük çocuğu gördüm. Bir daha sevdim onu, o küçük çocuğa sarılıp her şey geçecek demek istedim. Ben seni geçmişinde, hatalarınla, yaralarınla sevdim dedim. Tekrar gülümsedi, o an istediği gibi öldürebilirdi beni. O ise sadece gülümsedi. Gülümseye alışık değildi ve beni tekrardan kovdu ama ben gitmedim.

Aradan günler geçti, bense geçen zamanı günlerle değil yıllarla ölüyordum.  Onu görmek ama ona yaklaşamamak hala acı veriyordu bana. Ancak bir cümlenin içinde o vardı ve o cümle en güzellerinden birisiydi. Gözlerimin içine bakıyor ve gözlerini kaçırıyordu. Zamanla daha uzun bakmaya başladı bana. Mutluluktan öleceğimi düşündüm o an. 

Başka bir gün beni yanına çağırdı ve anlatmaya başladı geçmişi. Ben sadece düzelecek dedim ama inanmadı bana. Kendine inanmıyordu, hatalarını anlattı bana. Geçmişini koydu ortaya amacı beni geçmişi ile korkutmaktı. Ben sadece seni bekledim dedim. Onun için evrenleri aştığımı ve hiçbir yere gitmeyeceğimi söyledim. Gülümsedi bana, bir an için sarıldık. Kokusunu zihnimin en derin yerine kazıdım. Ben o anın sonsuza kadar sürmesini isterdim.

Sarılmamız bittikten sonra yine kovdu beni. Bende biraz daha uzaklaştım ondan. Artık daha sık yanına çağırıyordu beni. Fazla uzun süre yanında kalamamam önemli değildi. Her yanına gittiğim zaman acılarının arasından gülümsüyordu bana. Bense cennet ile cehennem arasında yolculuk yapıyordum. Onun yanı cennetti bana, ondan uzak kalmak ise cehennem.

Onu kurtarmam gerekiyordu benim. Onu kendisinden kurtarmak gerekiyordu ve bu en zoruydu. Onun yanında değilken şiirler yazdım. Hiçbir kelime onun kadar yakışmıyordu satırlarıma. Her düşüncenin içinde o vardı, her cümlemin, her şiirim sadece onaydı. Bu kalp hep senin için attı dedim ona ve gülümsedi. Acılarının arasından gülümsedi hatta bana işte bu en güzeliydi. Her bir yarasını öpmek istedim o an. 

Çektiği tüm acıları silmek istedim. Kat acılarını bana dedim. Dayanamayacağımı düşünmüş olmalı ki olmaz dedi bana. Senin için çöllerden geçtim ben dedim, buzullarda dondum. Kat bütün acılarını bana diyerek tekrarladım. Onun mutluluğu için her şeyimi verirdim ben, her şeyi yapardım. O da bunu biliyordu ve bu nedenle daha da yaklaşıyordum ona. Ancak hala aramızda duvarlar vardı. Ben bütün duvarları tırmanmaya kararlıydım. Defalarca kez düştüm, defalarca kez kırıldı kemiklerim ama hep onun yanında kaldım. Bir adım uzağında bekledim onun bana doğru bir adım atmasını

Devam edecek 

0/Post a Comment/Comments