Zamanın dengesi 84. Bölüm

 


Merdivenlerden hızlı adımlarla inerken şahit olduğum vahşeti unutmaya çalışıyordum. Bir insanın o vahşeti unutması kolay değildi aslında. Bir taraftan da bir alt katta nelerle karşılaşacağımızı düşünüyordum. Dik durmamız ve mücadele etmemiz gerekiyordu ancak ben yas tutmak ve düşünmek istiyordum.


- Derin ne kadar zamanımız kaldı?

- 18 dakika 27 saniye ve 43 salise komutan Galdor.

- Farkında mısın Galdor orada başka deneklerin parcalanmış bedeni de vardı.

- Evet, Lucian herşeyin farkındayım. Ne biçim bir işin ortasına düştük biz?

- Komutan Galdor 17 dakika 37 saniye 13 salise kaldı.

- Duydunuz askerler çok daha hızlı olmamız gerekiyor.


Kalan merdivenleri aynı hızla iniyorduk. Artık gizlenmek veya ses çıkarmamak gibi bir düşüncemiz yoktu. Yoğun kan kokusundan sonra biraz temiz hava almak hepimize iyi gelmişti. Bu esnada askerlerin yüzünde korku ifadesini çok rahat görebiliyordum eskiden olsaydı bende onlardan daha fazla korkardım ama şimdi herşey değişmişti. Kendime şaşırıyordum doğrusu.


- Derin içeride kaç kişi var?

- Metal sesleri duyuyorum komutan Galdor. Kalp atışı veya nefes sesleri yok. Metalin metale sürtme sesi var sadece.

- Hazır olun askerler.


Büyük metal kapıya geldiğimiz zaman iki asker kapının iki yanına geçti. İki asker ise kapının tam ortasındaydı. Kapı açıldığı anda yandaki askerler içeriye girecek ortadaki askerler kenara çekilecek biz içeriye girene kadar ateş destek desteği vereceklerdi. Her asker en yakın siper bölgesine geçecek ve yoğun ateş altında çok hızlı bir şekilde alana yayılmış olacağız. Öndeki askerler kapıyı açtığı sırada Derin'in sesi duyuldu "16 dakika 13 saniye ve 51 salise kaldı."


Kapı açıldığı anda öndeki iki asker ileriye doğru fırladı ve yandaki askerler ona eşlik etti. Onları Galdor ve ben takip ettik. İlk gördüğümüz şey uzun geniş bir koridor ileride büyükçe bir oda ve tam karşımızda gözleri kırmızı ışıkla parlayan ve bize bakan silahlı robotlar oldu. Bir an sonra robotlar bize doğru ateş etmeye başladı ve aynı şekilde karşıık verdi. Hemen yanımda bir asker omuzundan vuruldu ve onu geriye doğru uzaklaştırdım. Daha uzakta başka bir askerin bacağından vurulduğunu gördüm.


Odanın her tarafında kırmızı lazerler vardı büyük ihtimalle hareketimiz takip ediliyordu. Robotlar sadece metal dış yüzeyden ibaretti ve kırmızı parlayan gözleri. Çok dayanıklı değillerdi ki zorlansak da onları etkisiz hale getirebileceğimizi gösteriyordu. Tek kötü tarafı ise sayılarının çok fazla olmasıydı. Robotların kolları veya bacakları parçalandığı sırada ufak elektrik kıvılcımları etrafa yayılıyordu. Sayıları çok gerçekten çok fazlaydı. 


Naserious ile göz göze geldiğim sırada asasını havaya kaldırdığını gördüm iki askerin omuzuna tutarken. Başka bir büyü yapmaması gerekiyordu buna hazır değildi o. Ancak beni dinlemeyecekti onu çok iyi tanıyordum. Sessiz bazı kelimeler söylediği sırada içimde o garip enerjiyi hissettim. O an Naserious'un asasından devasa bir yıldırım çıktı. Yıldırım bize en yakın olan robota çarptı ve hemen ardından bir sonraki robota. Yıldırım bir an içerisinde karşımızdaki bütün robotlara çarparak yere düşmelerini sağladı. Sanki bir an içinde heryer bembeyaz olmuştu.


Naserious yere düşerken yanındaki askerler onu zorda olsa tutmaya başardı. Bilinci kapalıydı anladığım kadarıyla. Manyak adam kendini hiçe sayıyordu bizim için ve onun yerinde olsaydık aynı şeyi yapardık. Onun yanına doğru koşacağım sırada askerler onun iyi olduğunu işaret etti. Bize doğru koşan diğer robotları gördüğümüz zaman ateş etmeye devam ettik. Bu gidişle çok yakın zamanda şarşörlerimiz bitecekti ki bazı askerlerin artık ateş edemediğini fark ettim ben.


İleriden büyük bir gürültü geldiği sırada biz daha odaklı ateş etme moduna girmiştik. Herkes kurşunları bitmesin diye teker teker ateş ediyordu ve bu durum zamanın sınırlı olduğu bir anda işimizi zorlaştırıyordu.


- Askerler öldürdüğünüz robotların şarjörlerini alın. Birbirimizi koruyun bu bir emirdir.


Galdor'un kalin ve emredici sesi duyulduğu zaman askerler koruma ateşine başladı. Sarjörü biten askerler oyundan ayrılmış gibi hareketsiz robotlara gidiyor ve şarjörlerini alıp ateş eden askerlere doğru fırlatıyordu.


Ses giderek şiddetlendiği zaman askerlerin büyük bir bölümü namlularını o tarafa çevirmişti. Birkaç an kadar sonra karşımıza oldukça büyük boyutlu bir robot gördük. Sanki bir üst katta öldürdüğümüz o yaratıkların robot haliydi bunlar.


Kurşunlar devasa robota doğru giderken Derin'in sesini duyduk "Sağlam çelikten yapılmışlar. Eklem yerleri zayıf, en zayif yeri ise kafası." Ateşi eklem bölgelerine ve kafasına yönelttiğimiz sırada robot üstümüze doğru ağır adımlarla koşmaya başladı.


Ona en yakın olan askeri tutup dubara fırlattı ve askerin miğferi kafatasıyla birlikte parçalandı. O robot hem çok güçlüydü hem de çok hızlıydı. Şarjör toplayan askerler bir taraftan koşuştururken bir tarafan da onu yok etmeye çalışıyorduk.


- Komutan Galdor elektrik bombalarından atın.


Galdor başka bir asker ortadan ikiye bölündüğü sırada Galdor bağırdı "Askerler EMP bombası atın" bu esnada Naserious hafifçe gözlerini açtı ve kısık sesle "Derin'i tehlikeye atarsınız 3 saniye verin bana."


Naserious büyüsünü bitirdiği zaman sanki etrafımız bir koruma kalanıyla çevrilmişti. Galdor bombaları atma emrini verdiği sırada biz hala ateş etmeye devam ediyorduk. Askerler el bombalarını fırlattı ve robota çarpan bombalar bir anda etrafa yayılan elektrik dalgasına sebep oldu ve devasa robot büyük bir gürültüyle yere düştü.


- 11 dakika 29 saniye 43 salise kaldı komutan Galdor ve iki taraftan büyük robotlar yaklaşıyor. 

- Herkes en kısa zamanda yakınlarındaki şarjörleri toplasın. Öndeki ve arkadaki askerler çatışmaya hazır olsun. Kaç tane EMP kaldı bizde? 

- Komutanım iki tane var sadece. 

- Anlaşıldı asker dikkatli kullanın. 

- Komutan Galdor sol taraftan yaklaşıyor uzaklaşın hemen. 


Derin'in sesini duyduktan sonra Galdor olanca gücüyle bağırdı "duvardan uzaklaşın hemen!“ Galdor cümlesini bitirdikten bir an kadar sonra duvsr büyük bir gürültü ile parçalandı. Beton tozu her yeri kapladığı sırada beton tozu her yeri kaplamıştı. Görebildiğimiz tek şey ise bir çift kırmızı gözdü. 


Askerler yerden kalkmaya çalıştığı sirada robot birisinin kafasına sert bir yumruk attı. Bacağı beton parçalarından birisinin altında kalan bir asker ise bacağını kurtarmaya çalışırken peş peşe ateş ediyordu. Kurşunlar havada uçuşurken robotun metal gövdesine çarpıyordu. Barut kokusu metal kokusuna karışırken kan kokusu her yeri kaplamaya başlamıştı. 


- EMP bombasını atın hemen! 


Askerlerden birisi EMP bombasını İleriye doğru fırlattı. Bir an kadar sonra elektrik akımları her yeri kapladı ve robot hemen önünde yerde yatan askerlerin üzerine düştü. 


- Komutan Galdor arkadan geliyor diğeri. 

- Şarjörleri bitenler yakın dövüşe geçsin. Çabuk olun zaman daralıyor. 


Bu esnada askerlerden birisi bilinçsizce son EMP bombasını da fırlattı. Elektrik dalgası yayılırken üzerimizdeki koruma kalkanının zayıfladığını hissediyordum. Asker koridorun ucundan göründüğü zaman herkes korkuyla birbirine bakıyordu. 


Bazı askerler ateş etmeye başladı. Kurşunları biten askerler ise devasa robota ellerinde küçük bıçakları ile koşuyordu. Herkesin yüzündeki ümitsizliği görüyordum ve aklıma bir söz geldi "En karanlık zamanda bile bir ışık vardır." Bütün gücümle bağırdım "Hep beraber saldıracağız. Kafasını karıştırmamız gerekiyor. Her yönden saldırın."


Kurşunlar havada uçuşurken askerler her yönden saldırıyordu. Her geçen an kurtulma şansımız azalıyordu. Ne kadar zamanımız kalmıştı ki bizim? Kaç nefes daha alacaktık? Robot bir askeri yakalayıp ortadan ikiye böldü bu anda. Başka bir askere doğru uzandığı sırada Kylana ile göz göze geldik. Bizim hikayemiz bu şekilde bitmemeliydi. Hele onu sevdiğimi söylemeden ölmek istemiyordum ve "Yeter!" diye bağırdım. 


Zaman tamamen durdu o anda bu vahşet bitmeliydi. Robotun uzandığı bir askeri kenara çektim onu kurtarmak için. Yorulduğumu hissediyordum ama yorulmanın zamanı değildi. Silahımın ucunu robotun başına dayadım ve ateş etmeye başladım. Sarjörüm bittiği zaman kısa bıçağımı çıkardım ve robotun kafasına defalarca kez sapladım. Kafatası paramparça olana kadar silahımı savurdum. 


Zaman tekrardan normale döndüğü zaman robotun kafası paramparça olmuş bir şekilde geriye doğru düştü. 


- Başka robot yok komutan Galdor. 7 dakika 43 saniye ve 51 salise kaldı. 

- Derin'i duydunuz alt kata iniyoruz hemen! 




0/Post a Comment/Comments