- Derin hemen geri sayımı nasıl durdurabileceğimizi araştır. Askerler sizde alt kata inmek için hazır olun.
- Emredersiniz komutan Galdor. Bu kattaki sistem alt kata bağlı. Alt katlara inmemiz gerekiyor.
- Derin'i duydunuz Lucian sen ve ben önde Kylana ve ekibi bizi koruyacak. Naserious sende destek olacaksın! 20 asker bu katın güvenliğinden sorumlu.
- Emredersiniz komutan Galdor
Askerler mükemmel bir şekilde organize olarak merdivene doğru ilerledi. Bir kısım asker ise geride kalarak katın güvenliğinden sorumlu oldu. Merdivenlerin hemen yanında asansör olsa da ona binmek oldukça tehlikeli olurdu. Bu yüzden merdivenlerden inmeye karar verdik.
Oldukça temkinli bir sekilde ilerliyorduk. Önde 4 tane asker arkasında Galdor ve ben hemen arkamızda 4 asker ve onların arkasında Kylana ve Derin vardı. Naserious ise grubun tam ortasındaydı. Herkes ateş etmek için hazırda bekliyordu. İşin en güzeli ise kimsede korku yoktu yapacaklarımızın ne kadar önemli olduğunu biliyorduk.
Merdivenlerden inerken mutlak bir sessizlik vardı sanki. Kimse ses çıkarmıyor fark edilmemek için herseyi yapıyorlardı. Büyük ihtimalle bizim geleceğimizi önceden biliyor olmalıydılar ve buna göre hazırlıklarını yapmışlardı.
Merdivenlerin sonuna geldiğimizde etrafımızda yanıp sönen kırmızı ışıklar ne kadar ciddi bir durumda olduğumuzu belli ediyordu sanki. Kapalı metal bir kapı yolumuzu kestiği zaman Galdor bir an için durdu ve derin bir nefes aldı sonra ileriyi işaret ederek askerlere hareket etme emrini verdi.
Askerler kapıyı yavaşça açtı ancak hiç ateş sesi gelmedi. Hızlıca açtığı zaman bir anda yoğun bir kan kokusu her yeri kapladı. Sanki içeride korkunç bir katliam olmuştu. Eksi birinci kata girdiğimiz zaman her yerde siyahlı askerlerin parçalarını gördük. Kollar bacaklar acı ve korku içinde dönmüş kafalar her yerdeydi.
Kan neredeyse zemini kaplamıştı sanki bir biçer döver içerideki herkesi paramparça etmişti. Biz etrada şaşkınlıkla bakarken uzaklarda acı dolu bir erkek çığlığı duyduk. Bu çığlık hepimizin kanını dondurmaya yetmişti resmen. Hepimizin aklında burada neler olduğu vardı. Yanıp sönen kırmızı ışıklar, havadaki kan kokusu, parçalanmış bedenler, ve geri sayım sahi ne kadar zamanımız kalmıştı? Korku ve tedirginliğin içindeyken Derin'in sesi duyuldu "Komutan Galdor 26 dakika 13 saniye kaldı. Hızlanmalıyız."
- Derin'i duydunuz herkes ekstra önlemleri alsın en fazla 10 dakika içerisinde bu katı temizleyip alt kata inmemiz gerekiyor.
- Emredersiniz komutan Galdor.
Hepimiz fısıltıyla konuşuyorduk buradaki vahşetin sorumlusu her ne ise onunla yüzleşmek istemiyorduk. Odanın içinde ileriye doğru uzanan 3 tane koridor vardı her koridorda odalar vardı. Derin nefes alış verişleri duyuyorduk ve bu nefes sesleri bir insana ait olamazdı.
Koridorda ilerlerken kırmızı ışıklar tekrardan yandı ve bir anda karşımızda büyükçe bir gölge gördük. Boyu yaklaşık olarak 2 metreydi ve normal bir insanın iki hatta 3 katı büyüklüğündeydi. Bedenine yayılan kan kırmızı ışıkta parlıyordu. Galdor sağ yumuruğunu havaya kaldırarak herkese durmasını söyledi. Nefes bile almıyorduk karşımızda insan olmayan en azından artık insan olmayan bir şey vardı ve bize doğru bakıyordu. O kadar şanslıydık ki bizi fark etmişti ve bağırarak bize doğru koşmaya başladı.
O an aynı anda kaç tane silahın ateşlendiğini bilmiyorum ama silahlardan öyle bir gürültü çıkıyordu ki kurşun sesleri her yeri kaplamıştı. Bize doğru koşan yaratık ise öfkeli bir şekilde bize doğru koşuyordu ateşlediğimiz kurşunlar bedenine doğru çarpıyor ama onu yavaşlatmıyordu bile. "Kafasını nişan alın."
Derin bağırdığı zaman herkes onun kafasına ateş etmeye başladı. Şarjörler bitiyor ama adam yavaşlamıyordu bile. Ön sıralarda duran bir tane askeri iki eliyle yakaladı ve bedenini kolaylıkla ortadan ikiye böldü. Kurşunlar kafasında bulunan kaska çaptığını fark ettim büyük ihtimalle kurşun geçirmeyen bir miğferi vardı onun.
- Naserious kaskına elektrikle saldır onu yavaşlatamıyoruz bile.
Yaratık bir diğer askerin kafasını kopardığı sırada o garip enerjiyi hissetmeye başladım. Naserious sadece "eğilin" diye bağırdı ve asasından ileriye doğru bir yıldırım fırladı. Yıldırım yaratığın kafasına isabet ettiği ve elektiriğin yaratığın kaskının etrafında bir saniye kadar dönmesini seyrettik. Sonra yaratık dumanlar çıkartarak yere düştü. Artık yanmış et kokusu odayı kaplamıştı ve bize yaklaşan ayak sesleri duyuyorduk.
- Komutan Galdor iki yaratık var iki yandan bize doğru yaklaşıyor. Adım seslerine bakacak olursak oldukça yavaş ilerliyor ve kanlarındaki adrenalin seviyesi çok yüksek. Kalpleri o kadar hızlı çarpıyor ki böyle devam ederse yakında kalpleri patlayabilir.
- Askerler ikiye bölünün biz ortada duracağız. Naserious kaç tane daha yıldırım büyüsü yapabilsin? Derin önce hangi taraftan gelecek?
- Fazla değil Galdor 1 veya 2 tane daha yapabilirim.
- Komutan Galdor önce sol taraftaki yaratık gelecek.
- Askerler önce sol tarafa ağırlık vereceğiz çok kısa bir zamanımız olacak ve onu öldürüp diğer tarafa geçeceğiz. Hepinize inanıyorum unutmayın onlara çok yaklaşırsak yaşama şansımız çok yok.
Galdor konuşmasını bitirdiği zaman hepimiz nişan almış bir şekilde bekliyorduk. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki sessizlik hakim olduğu zaman kendi kalbimin atışlarını duyuyordum. Ayak sesleri yaklaşıyordu ve büyük bir gerilim vardı. İlk yaratık göründüğü zaman Galdor, Naserious'a dönerek "şimdi" dedi ve Naserious büyü yapmaya başladı. Elleri ritmini bilmediğim bir dansın etkisiyle hareket ediyordu ve o garip enerji bedenime dolmaya başladı.
Öncekinden daha büyük bir yıldırım asadan çıkıp ilerledi ve yaratığa çarptı. Yaratık acı dolu çığlıklar atarak dumanlar içinde kaldı ve yere yığıldı. Hepimiz sağ tarafa döndüğü sırada Naserious dizlerinin üzerine çöktü. Kylana ve Derin hemen yanlarında olan Naserious'a destek olmak için yanına gitti. Demek ki büyü yapmak onu gerçekten çok yoruyordu belki de yıldırım büyüleri oldukça güçlü büyülerdi.
Biraz zaman geçtikten sonra diğer yaratık göründü ve hepimiz ateş etmeye başladık. Aralıksız bir şekilde ateş ediyorduk ama kafasındaki miğfer onu kurşunlardan koruyordu. İlk şarjör bittiği zaman yaratık bedenine saplanan once kurşuna rağmen hiç etkilenmemiş gibi duruyordu. Nasıl bu kadar güçlü olmuşlardı? Hangi çılgın deneyin ürünüydüler ve onlar gibi kaç tane daha vardı?
Yaratık askerlerden birisini tutup duvara vurdu askerin kafa tası o anda parçalanırken askeri bir silah gibi kullanarak karşısındaki diğer askerlere saldırdı. Yere düşen askerlerden birisini iki eliyle yakalayıp ortadan ikiye böldüğü sırada onu durduramayacağımızı düşündüm. Uzun zamandır bu kadar güçlü bir korku hissetmemiştim. Kylana ile göz göze geldiğim zaman onunda benden farklı hissetmediğini fark ettim.
Bu hikaye bu şekilde bitmemeliydi. Bir şeyler yapmam gerekiyordu ve bir an zaman durdu. Havada asılı kalan kurşunların yanından geçtim. Yaratığın yanına gittiğim zaman ona bir süre boyunca baktım. İçinde insanlığa dair en ufak bir ibare bile yoktu. Kafasına doğru uzanıp miğferini çıkatıp ileriye doğru fırlattım. Silahımı kafasına dayayarak ateş etmeye başladım. Bütün şarjörümü bitirdim o anda ve yaratıktan uzaklaşarak zamanı normale çevirdim.
Bir an sonra yaratığın kafasından bir kan bulutu etrafa yayıldı ve yaratık büyük bir gürültü ile yere düştü. Hepimiz kana bulanmıştık artık ve o an hiçbir şekilde temizlenemeyeceğimizi düşündüm. Bu gördüklerimizi unutmamız mümkün değildi sanki ve Kylana her yeri kanla kaplanmış olsa da hala çok güzeldi. Bir anlık şaşkınlığın ardından Naserious'un yanına koştuk.
- Naserious nasılsın?
- İyiyim Galdor sadece biraz yoruldum. Birazdan toparlarım.
- Dikkat et kendine Naserious kendini bu kadar zorlama kahraman olmana gerek yok.
- Kusura bakma Galdor ama birisinin sizin hayatınızı kurtarmanız gerekiyordu.
- Siz ikiniz Naserious'un kollarına girin alt kata iniyoruz. Roketleri durdurduktan sonra bu katı inceleyeceğiz. Derin ne kadar zamanımız kaldı?
- Komutan Galdor 19 dakika 43 saniye ve 27 salisemiz kaldı.
