- Komutan Galdor başka kağıtlar var ama önemli bir bilgi yok onlarda. Bazı kağıtlarda var ama hepsi yırtılmış okumak mümkün değil.
- Teşekkür ederim asker. Burada 5 kişi kalsın kalanlarla diğer tarafı inceleyeceğiz. Unutmayın ilerledikçe daha büyük tehlikelerle karşılaşabiliriz.
Galdor pek memnun olmayan bir şekilde duruyordu. Hızlı nefes alıyor, konuştuğu zaman cümleleri sert ve keskin bir şekilde çıkıyordu. Ortamın gerginliği hepimizi etkilemişti aslında. Her an büyük bir tehlike ile karşılaşacağımızı düşünüyorduk ve bu düşünce bizi sürekli olarak tedirgin ediyordu.
Ana koridora doğru ilerlerken önde Galdor ve ben yürüyorduk. Hemen arkamızda 3 asker vardı ve onları Derin takip ediyordu. Kylana ile Naserious ise arkalardaydı. Aramızda ise askerler vardı. Ana koridora geldiğimizde ileriye doğru uzanan koridor boyunca ilerledik. Koridorun her iki tarafında ise odalar vardı. Askerler kapıları açtığı zaman karşıdan ateş gelmeye başladı. İçeriye sis bombaları atıldı ve termal gözlüklerimiz sağ olsun siyahlı askerler etkisiz hale getirildi.
Hiç acelemiz yoktu bizim her kapıyı sırayla açıyor ve orayı temizledikten sonra diğerinden devam ediyorduk. Barut kokusu her yeri kaplarken duvarlara çarpan kurşunların sesleri yankılanıyordu. İkinci kapıyı açmış ve üçüncü kapının oraya gelmiştik.
- Komutan Galdor durun daha fazla ilerlemeyin. Bir gariplik var!
- Nasıl bir gariplik var Derin?
- Tam olarak bilmiyorum ama buradan sonrasının ortalama ısısı biraz daha fazla. Garip bir sessizlik var.
- Daha net bir bilgi verirsen daha faydalı olur Derin!
- Komutan Galdor çok büyük ihtimalle ileride tuzaklar var. Isının yükselmesi ileride termal kameraların olduğunu gösteriyor. Büyük ihtimalle bu kameralar tuzakları aktif hale getiriyor.
- Derin sen araştırma yapmaya devam et tuzakların çeşidini anladığın zaman hemen bana haber ver. O zamana kadar daha dikkatli bir şekilde ilerleyeceğiz. Lucian sen termal gözlüğünü takmaya devam et. Yanına iki kişi daha al kameraları fark ettiğin an onları etkisiz hale getir.
- Emredersin Galdor.
2 askerle birlikte önde gidiyorduk. Hepimiz termal gözlüklerimizi takmıştık ve ağır ağır ilerliyorduk. Etrafı inceliyor, duvarlara ve tavana bakıyor ve orada herhangi bir kamera görmeye çalışıyorduk. Oldukça temkinli ilerliyorduk. İlk birkaç adımda hiçbir şey yoktu. Tuzakları aktif edecek lazer işaretleyici gibi bir şey bekliyordum belki hareket sensörleri olabilirdi. Tahminime göre bu tuzaklar yeni yapılmıştı.
- Sapşik 37 derece sağ ve 12 derece üst orada görürsün.
Derin'in söylediği yere baktığım zaman orada bir tane termal kamera fark ettim. Şu anda aktif olduğuna göre kimsenin neden dışarıda olmadığı da anlaşılabiliyordu. Derin'in gösterdiği yere doğru nefesimi tutarak bir el ateş ettim ve kameranın parçalanma sesini duydum. Başka kamera olup olmadığını kontrol etmek için etrafa hızlıca göz gezdirdim ancak yoktu ve ilerlemeye devam ettik.
Biraz daha ilerlediğimiz zaman tekrardan Derin'in sesini duyduk "Şapşik 79 derece sol ve 12 derece üst." Bir el daha ateş ettim ve kameranın parçalanma sesini duydum. Silahımdan çıkan barut kokusu etrafı sarmaya başlamıştı. Acaba bu kameralar nasıl bir tuzağa bağlantılıydı? Her ne kadar merak etsem de sorularımın cevabını bulmak için tuzağa yakalanmak istemiyordum. Büyük ihtimalle duvarın veya tavanın içine saklanmış otomatik bir silah vardı belki birden fazla silah vardı. Demek ki şu anda tesis kapanma moduna geçmişti ve bütün tehditler etkisiz hale getirilecekti.
Biraz daha ilerledik bir kaç el daha ateş ettim ve birkaç tane daha kamera parçalandı. Derin göz ve kulak olma görevini başarıyla yerine getiriyordu aslında. Herkes yavaşça nefes alıp veriyordu. Aslında gerilim seviyesi yüksek olan bir andan geçiyorduk. Ne zaman ne olacağı hiç belli değildi belli olsa bir şekilde onunla başa çıkabilirdik ama biz bu kadar düşünmeye alışık değildik. Daha çok saldırmayı biliyorduk ama şimdi düşünmemiz gerekiyordu.
- Şapşik ileride iki tane kamera var. Biraz ileride koridor iki yana açıldığı yerde saklanan birkaç kişi var. Çok hızlı nefes alıyorlar neden bu kadar korkuyorlar acaba?
İleriye biraz daha dikkatlice baktığım zaman iki tane kamerayı gördüm ve birer kurşunla onları parçaladım.
- Derin senden hiçbir şey kaçmıyor.
- Yaaa şapşik tabiki kaçmaz hem o siyahlı şapşikler hemen kendilerini belli ediyor. İstersen şu duvardan bir kurşun sektirebilirim.
Derin cümlesini bitirdiği zaman duvarın köşesine doğru bir el ateş etti ve hemen ardından bir el daha. Beton duvara çarpan iki kurşun ufak bir toz bulutu oluşturdu ve hemen ardından iki kişinin yere düşme sesini duyduk.
- Derin'e 10 puan ve siyahlılara 0 puan
- Harikasın Derin!
- Yaaa şapşik komutan Galdor çok teşekkür ederim. Utandım bak şimdi.
Derin ateş ettikten sonra siyahlı askerler kollarını dışarıya çıkartarak bize doğru ateş etmeye başladılar. Birkaç el ateş ettikten sonra Kaylana peşpeşe ateş ederek onları kollarından vurdu ve silahlarının yere düşmesini sağladı. Kollarını delip geçen kurşunlar kan kokusunun yayılmasını sağlamıştı.
Koridorun sonuna kadar bütün kapıları açıp içerilerini temizledik. Bütün kameraları etkisiz hale getirdiğimiz zaman ileride büyükçe bir kapı gördük. Belli ki burası bir toplantı odası olmalıydı. Derin'e baktığım zaman kısık sesle "İçeride sadece bir kişi var. Nabzı normal, nefes alış verişleri normal." dedi. Demek ki içeride bizi son derece profesyonel birisi bekliyordu.
Galdor, askerlere kapıyı açma emri verdiği zaman hepimiz kapının yan taraflarına gizlenmiştik. O an hiç kimsenin hedefsiz kurşunlarla karşılaşmasını istemiyorduk. Ancak kapı açıldığı zaman hiç ateş edilmedi bunun yerine kalın ve yorgun bir erkek sesi duyuldu "Hoşgeldiniz."
Galdor ve ben silahlarımızla kapının kenarlarından içeriye doğru baktık. İçeride rütbelerinden bir albay olduğunu tahmin ettiğimiz bir asker vardı. Orta yaşları geçeli uzun bir süre olmuştu belli ki ellerinde hiç silah yoktu. Masanın üzerinde kırmızı bir düğme vardı sadece. Düğmeye bağlı olan kablolar duvara doğru gidiyor ve duvarda sonradan açılmış bir delikten geçiyordu.
İçerideki asker bizi gördüğü zaman yüzündeki korkutucu gülümseme daha fazla büyüdü.
- Korkmayın içeriye gelin komutan Galdor ve Lucian. Merak etmeyin size zarar vermeyeceğim en azından şimdilik.
- Neyin peşindesiniz?
- Askerden emekli olunca biraz kabalaştın galiba komutan Galdor yoksa karın ve kızının bizim elimizde olması mı seni öfkelendiriyor bu kadar?
- Sakın onların adını ağzına alma seni şerefsiz!
- Galdor sakin ol kalbine dikkat etmen gerek senin.
- Bence de Lucian'ı dinlemelisin. Kalbindeki o sorunlar ne kadar da kötü senin kadar başarılı bir asker bir anda bir hiçe dönüştü. Seni emekli etmemelerini çok söyledim ama hiç dinlemediler beni.
- Bana bak aşağılık siyahlı köpek bize neyin peşinde olduğunuzu anlat yoksa emin ol çok acı çekeceksin.
- Merak etme o kadar acı çekmeyeceğim Galdor. Size olacakları söyleyeyim şu düğmeye basacağım ve bir süre sonra bu tesisin alt tarafında bulunan roketler fırlayacak ve güzel ülkenizi yerle bir edecek. Ayrıca size yardımcı olmak için söylüyorum beni öldürmeniz bir şeyi değiştirmeyecek. Seninle tanışmak güzeldi Galdor.
Siyahlıların komutanı ondan beklenmeyecek bir hızla elini düğmeye doğru uzattı biz o anda ona doğru peşpeşe ateş etsek bile siyahlı komutan o kadar hızlıydı ki masaya doğru düşerken eli kırmızı düşmeye bastı ve duvarın üst tarafındaki ekranda bir geri sayım belirdi ve yüksek sesli siranler vardı. Duvarlarda kırmızı ışıklar yanıyordu. "30.00"
"29.58"