Zamanın dengesi 79. Bölüm

 


Sis neredeyse görüşü sıfıra indirmişken iki çapraz tarafı isaret ettim ve kurşunlar sessiz yolculuğuna başladı. İki tane siyahlı adam yere düştüğü sırada 3 grup olarak ilerliyorduk. Ben orta tarafı kontrol eden ekipteydim. Karşımıza çıkan bütün siyahlı askerler aynı anda yere düşüyordu.


Tahminlerime göre üçüncü dakikayı geride bırakmıştık ve dördüncü dakikaya girmiştik. Yaklaşık altı dakikamız daha vardı. Bu altı dakikada çok daha hızlı ve çok daha sessiz ilerlememiz gerekiyordu. En azından askeriyenin girişini tamamlamamız gerekiyordu. Kylana'nın kendi işini en iyi şekilde yapacağını bildiğim için içim çok rahattı.


Görünmeden görmek, duyulmadan duymak artık yeni amacımız olmuştu. Birkaç tane siyahlı adam yere düştüğü sırada tahminime göre 4 dakikamız kalmıştı. Kylana ile birlikte yüksek kulelerde nöbet tutan askerleri hedef alıyorduk ve Kylana her zamanki gibi benden daha hızlıydı. Onu göremesem bile oralarda oldugunu hissetmek çok güzeldi.


Üç dakika kaldığı sırada daha geniş bir alanda daha sistemli bir operasyona başlamıştık. Karşı ateşler geliyordu ve bizim saklanarak ateş etmemizi gerektiriyordu. Bize doğru gelen kurşunlar artık bizden haberdar olduklarını söylüyordu.


2 dakika kaldığı zaman sis yavaşça dağılmaya başlamıştı ve kurşunlar daha yakınımızdan geçiyordu. İçerideki zırhlı araçların arkasına siper aldık. Adrenalin bedenimi ele geçirmeye başladığı sırada otomatik makineli tüfekler ateş etmeye başladı. Büyük kalibreli silahlar iki çaprazımızdan üstümüze kurşun yağdırıyordu. Her kurşun arkasına saklandığımız zırhlı araçlara çarpıyor ve bir an önce hakim olan sessizliği parçalıyordu.


Sis etkisini kaybettiği sırada kurşunlar bize doğru gelmeye devam ediyordu. El bombalarından birisini çıkarıp kurşunların geldiği yöne doğru fırlattım. Amacım biraz zaman kazanmak ve patlamanın etkisi ile birlikte düşmanımızı zayıflatmaktı. El bombasını çıkardığım bazı askerlerde farklı yönlere doğru el bombalarını fırlattığını gördüm bu esnada. Arkamızdan ise tankın yüksek sesli motorunu duyuyorduk. Geliyorlardı. 


Bir kaç saniye sonra bombalar büyük gürültülerle patladı. Çığlık atan siyahlı askerlerin sesleri etrafı kapladığı sırada biz ellerimizle kulaklarımızı kapatmıştık. Etrafta dumanlar yükselirken ayağa kalkıp ateş etmeye başladık. 


Sis tamamen ortadan kalktığı sırada patlayan el bombalarının yarattığı sessizliği yaklaşan tankın ve diğer askeri araçların gürültüsü doldurdu. Sesler yaklaştığı sırada siyahlı askerler koşuşturmaya başladı. Büyük ihtimalle tank savar roket almaya koşturuyorlardı. Bu sessizlik işimize yaratmıştı ve kaçışan siyahlı askerlere ateş etmeye başladık. Kylana ile bu esnada göz göze geldim. Hangi ara nöbetçi küllerinden birisine çıktığını bilmiyor olsam da onun öldürücülüğüne bir kere daha hayran kaldım.


Tank askeriyeyi çevreleyen demir parmaklıkları kolayca geçti ve siyahlı askerlerin bulunduğu bölgeye doğru top atışı yapmaya başladı. Aynı anda makineli tüfeği ile ateş ediyordu. Siyahlı askerler ne kadar etrafa dağılmış olsa da bize doğru ateş etmeye devam ediyorlardı. 


Askerlerden birisinin sol omuzundan vurulduğunu fark ettiğim sırada içimdeki öfke giderek artmıştı. Zamanı silahlardan çıkan kurşunlar havada asılı kalacak kadar yavaşlattım. Hemen yanımdaki askere doğru gelmekte olan bir kurşunun yönünü değiştirdim ve şarjörüm bitene kadar siyahlı askerlere ateş ettim. Silahımdan çıkan her kurşun havada asılı kaldı. 


Şarjörüm bittiği zaman zaman eski haline döndü. Havada yoğun bir metal ve kan kokusu vardı. Kylana ile tekrardan göz göze geldim ve onun şaşkın bir şekilde bana baktığını gördüm. Tankın attığı ikinci top mermisi de asfaltta büyükçe bir hendek açtı. Dumanlar her yerdeydi ve parçalanan siyahlı asker bedenleri. Ne zaman alışmıştım ben bu vahşete?


Tank karşısına çıkan herkesi temizlerken bizde etrafa kaçısanları temizliyorduk. Omuzundan vurulan askerin yanına gittiğim zaman durumunun iyi olduğunu gördüm. Etrafta büyük bir kaos devam ederken bir an için durup etrafı seyrettim. Sanki bir savaş filminin tam ortasındaydık.


Kaçışan askerler binaların içine girmeye çalışıyordu. Kurşun sesleri, barut kokusu her yerdeydi. Galdor'un askerleri içeriye girdiği sırada binalardan birisini işaret ettim. Tank namlusunu o tarafa doğru çevirdi ve makineli tüfeği ile ateş etmeye başladı. Binanın bütün camları o an paramparça oldu ve duvarlar delik deşik hale geldi




0/Post a Comment/Comments