- Sonunda kadim büyüyü de gördüm. Me kadar harika ve ne kadar fizik kurallarının dışında bir yapısı var böyle. Aslında zamanında çok okumuştum. Ne kadar da kabayım ben beni kurtardığınız için teşekkür ederim. O siyahlı askerleri hiç sevemedim çok kabalar. Evime bir şey yaptılar mı?
- İyi olmanıza çok sevindim profesör. Merak etmeyin eviniz iyi durumda sadece biraz karıştı o kadar. Büyü konusunda Naserious yardımcı olur size.
- Ahh evet, evet büyü öğrenmek istiyorum onu. Büyü yaparken hangi maddeleri kullanıyorsun? Peki enerjiyi nasıl toplayıp büyüye dönüştürüyorsun? Biliyor musun benim araştırma konularımdan birisi büyü ve gerçeği söylemek gerekirse şimdiye kadar çok fazla bilgi bulamadım. Sanki öğrenilmesin diye saklamışlar gibi. Bu arada ben çok mu konuşuyorum?
- Yok profesör merak etmeyin. Büyü yaparken madde kullanmıyorum o benim içimden geliyor. Büyü yapmak istiyorum bazen ve ona dokunup şekil veriyorum. Sonra büyü ortaya çıkıyor.
- Harika bir şey bu çok ama çok özel bir yetenek. Bir ara bana da öğretir misin? Sizinle karşılaşmamız ne kadar da güzel oldu böyle. Sen Naserious'sun anladığım kadarıyla sizlerin isimleri nedir?
- Ben Derin profesör, bu şapşik Lucian, bu güzel kız da Kylana kendisi bizim herşeyimiz. Bu da komutan Galdor. Onlar neyin peşindeydiler profesör?
- Çok memnun oldum. Sizinle tanışmak bir onur gerçekten. Bu mağarada gizli bir geçit var bu arada şapkalı adamı tanıyor musunuz siz? Neyse o geçidi açmak istiyorlar nasıl açılacağını sadece ben biliyorum ama geçidi açmadım,gelmenizi bekledim. Onlar vahşi, gaddar ve kaba yanımda olsa bastonumla döverdim onları.
- Harika bir iş çıkardınız o geçidin arkasında ne var biliyor musunuz?
- Tabiki biliyorum yani çok bilmiyorum eski yazıtlarda yazdığı kadar. Bir geçit var diyor eski döngülerden kalma yazıtlar. Tahminime göre bir önceki döngüye ait bu yazılar. Mısırda bir piramitin içinde bulmuştum onları çok güzel bi4 maceraydı. Piramitlere gizlice girmiştim tabi derinliklerinde hava almak gerçekten çok zordu bir kere bayılmıştım. O zamanlar gençtim ben, gözüm karaydı her gidi günler hey.
- Profesör döngü dediğiniz şey nedir? Lütfen bir aptala anlatır gibi anlatın.
- İşte en zor şey bu biliyor musun çok karışık bir konuyu basit bir şekilde anlatmak gerçekten cok yorucu. Benim araştırmalarıma göre evrende döngüler var ve her döngü devasa bir felaket ile son buluyor. Mesela birinde dünyaya göktaşı çarpıyor bir başkasında devasa bir yağmur yağıyor ve her yer sular altında kalıyor. O döngüde ne kadar teknoloji varsa sıfırlanıyor ve insanlık baştan başlıyor. Evet, bunların hepsini ben buldum eski yazılarda.
- Profesör neden felaketler oluyor peki? Teknolojik ilerlemeler olsa onları engelleyemezler miydi?
- Harika bir soru bu Kylana. Çok zekisiniz siz bir insanın zekasını sorduğu sorulara göre anlarım ben. Şimdi sorunun cevabına gelecek olursak her felaket dünya üzerinde iyilerin yok olmaya ve kötülerin kazanmaya yaklaştığı zamanlarda oluyor. Evrenin kendini, yaşamı koruma mekanizması gibi bir şey bu yani benim düşüncelerime göre. İyilik ve kötülüğün bir bütünün parçaları. Kimisine göre her yingin içinde bir yang vardır veya her yangın içinde bir ying. Birisi yok olmaya yaklaşırsa evren yeniden başlıyor.
- O zaman biz başka bir döngünün içindeyiz ve sanırım bu döngü sona yaklaşıyor. Başka bir felaket yaklaşıyor.
- Kesinlikle çok haklısın Lucian kötüler önceki döngülerde olduğu gibi kazanırsa yeniden başlayacak.
- Peki profesör bizim ne yapmamız gerekiyor yeni bir felaket olmaması için?
- Çok güzel bir soru bu Galdor. Araştırmalarım bu döngünün son döngü olduğunu söylüyor ve felaket dünyayı belki evreni bile yok edecek. Yani sizin bu döngüyü bozmanız gerekiyor.
- Nasıl yapacağız peki profesör?
- Naserious hiçbir fikrim yok ama tahminime göre savaşacağız. Bir yerlerde saklanmış bir şeyler olması gerekiyor ama ne olduklarını bilmiyorum. Bence şimdilik içeriye girmeliyiz orada ne bulacağımızı çok merak ediyorum.
- Nasıl gireceğiz peki?