Zamanın dengesi 62. Bölüm



İçeriye selam verip yavaşça dışarıya çıktık. Galdor kapıda bekleyen askere "erzak almak istediğimizi" söyledi. Askeri takip ederek bir depoya gittik. İçeride silahlar vardı. Silahlar ve kurşunlarla dolu gibiydi içerisi 


- Lucian, Derin ve Naserious silahlarınızı değiştirebilirsiniz isterseniz. Kylana bu keskin nişancı tüfeğini mutlaka al. Senin nişancılığına güveniyorum. Yanında vir de tabanca al her ihtimale karşı.

- Teşekkür ederim Galdor ama bunu hiç kullanmadım ben.

- Kylana bu silahı daha yakın dövüşlerde kullanabilirsin ama orta uzak mesafelerde çok iyidir.

- Teşekkür ederim Galdor. Elimden geleni yaparım.


Silahımı değiştirmedim bunun yerine bol miktarda kurşun aldım. Diğerleri de benim gibi yaptı.


- Galdor el bombası alalım mı?

- Derin sen ve Naserious sis bombası alın 3 er tane. Lucian ve ben 3'er tane el bombası alacağız. Şuradan birer tane kask alın ve şuradan da kurşun geçirmez yelek giyin. Sonra Lucian kurşunlarla kafa atmak istiyor.

- Komutan Galdor şapşik Lucian böyle şeyler yapıyor arada. Benim görevim ne olacak peki.

- Derin sen bizim gözümüz ve kulağımız olacaksın. Bir tane dürbün al sende yanında bulunsun. 

- İste en sevdiğim iş benim. Derin göz ve kulak olmak için geldi bu dünyaya. 


Odadan çıkarken konuşmaya devam ediyorduk. Özellikle Derin ve Kylana yeni görevlerinden dolayı çok heyecanlıydı. Kylana'nın silahını aldığı zaman önce ona sarılması bana onun geçmişinden bir anı hatırladığını düşündürdü. Derin ise boynuna astığı dürbünle etrafa bakıyor ve "Artık Derin her şeyi görecek." diyordu. Hepimiz neşeliyik önceki zamanların aksine kurtulacağımıza ve kurtaracağımıza  olan inancımız artmıştı.


Dışarıya çıktığımız zaman kapıda bizi bir asker, asker selamı ile karşıladı. Bu esnada Galdor'u görüp koşarak ona sarıldı.


- Komutan Galdor sizi görmek ne kadar güzel böyle.

- Kaç yıl oldu asker? Nasılsın? Ailen nasıl?

- Komutanım 4 yıl oldu sanırım. Ailemi köye göndermiştim 10 gün kadar önce ama onlardan haber alamıyorum. 2 yıl önce bir kızım oldu masal adında.

- Çok sevindim asker merak etme onlara kavuşacaksın en kısa zamanda.

- Komutanım önemli olan ben veya ailem değil. Devletimiz var olsun yeter bana.

- Olacak asker merak etme.

- Komutan Yıldırım size bu cipi vermemi söyledi. İçine ihtiyacınız olabilecek Bazı eşyaları da yükledik roket atar gibi.

- Teşekkür ederim Asker görüşmek üzere. Bu arada kızına kavuşunca onu görmek isterim unutma.

- Emredersiniz komutanım. Görüşmek üzere.


Yola çıktığımız zaman askerlerin bizi asker selamı ile uğurladığını gördüm. Binanın hemen girişinde ise komutan Yıldırım ve şapkalı adamı gördüm ve onlarda bizi asker selamı ile uğurluyordu. Duygusal bir yolculuktu. Veda etmeyi sevmediğim geldi aklıma bu yüzden ben gitmeyi değil geri dönmeyi düşündüm ben. Bazen gittiğim yerler aynı kalmıyordu ama olsun ben hep dönebilmek istedim. Şimdi ise geri dönmek için herşeyimi verebilirdim. 


- Acaba bu yolda daha once görmediğimiz beler göreceğiz? 

- Sıralamamı ister misin komutan Galfor? Uzaylı istilasını henüz görmedik aynı sekilde zombi istilasını da görmedik. Devam etmemi ister misin? 

- Lütfen Derin devam etme onlarla da baş ederiz ama biraz daha zaman var. Kendimi hiç hazir hissetmiyorum. 

- Derin Galdor'u dinle uzaylı istilasını birqz ertelesinler. Galdor henüz hazır değilmiş. 

- Lucian galiba kafana çok vurdular senin acaba daha fazla vurmam mı gerekiyor? 

- Bırakın birbirinizle uğraşmayı şimdi göreve odaklanalım biraz. Kurtarmaya gittiğimiz bilim adamıyla alakalı neler biliyoruz. 

- Kylana benim hiçbir bilgim yok ama önemli olduğunu düşünüyorum. 

- Yine bir belirsizliğe doğru gidiyoruz desene Naserious. Alıştık artık. 

- Oturduğu yeri ben biliyorum Galdor sen sahil boyunca devam et. Tepelerden de gidebiliriz ama yolların ne durumda olduğunu bilmiyorum. 


- Lucian sen arkada kal tavanda otomatik silah var gerekirse onu kullanırsın. 


Galdor bana arkaya geçmemi söylediği zaman onun dediğini yaptım. On tarafa Naserious geçti ve Derin ve Kylana ile birlikte yolculuğa başladık. Kylana'ya yakın olmak kendimi daha iyi hissetmemi sağlamıştı. Askeri bir cipte yola çıkmıştık üstünde yeşil kamuflaj boyası. Kendimi daha az yalnız hissediyordum ve sanki çok büyük bir mücadelenin içindeydik. 


Yollar arabalardan temizlenmiş olsa da bombaların patlama izlerine her yerde rastlamak mümkündü. Yol kenarlarında ise ağır hasarlı arabalar duruyordu. Belki kenara çekilişlerdi veya belki de onlar yol kenarına atılmıştı. Stresli bir yolculuk bizi bekliyordu. 


Önce Çengelköy'ü geçtik bir zamanlar çok severdim orayı ben. Tarihi evler, muhteşem boğaz manzarası beni geçmişime götürürdü şimdi ise bir an enkaz vardı sanki orada o güzelim, renkli evlerin büyük çoğunluğu yıkılmıştı. Öfkemin daha da şiddetlenmesine neden oluyordu. 


Bir tehlike ile karşılaştığımız zaman ben çipin üstündeki otomatik silaha çıkacaktım ve diğerleri camlardan destek olacaktı. Garip bir şekilde etraftaki sessizlik beni rahatsız ediyordu. Alışılmışın dışında hepimiz sessizdik ben mi sadece Kylana'nın kokusunu içime çekmek istiyordum. 


Bir de yolun kenarında gördüğümüz cesetler, kimisi paramparça olmuştu. Kimisi patlamalardan sag kurtulup daha sonra can vermişti. Bunu her kim yaptıysa hepsine ödetmek istiyordum. İçimde büyüyen öfke beni korkutmaya başlamıştı. Artık ben eski ben olmayacaktım kimse eskisi gibi kalmayacaktı artık. Büyümek deniyordu buna büyümek, kendini unutmak ve acımasız birisine dönüşmek. Evet bunların toplamına büyümek deniyordu ama ben bu şekilde büyümek istemiyordum. 



0/Post a Comment/Comments