Komutan dışarıdan bakıldığı zaman oldukça sert görünüyordu. Askeri üniforması, konuşmaları, onun deneyimini göstermeye yetiyordu. Kısa konuşmamızda onun hepimizi tanıdığını düşündüm. Belki şapkalı adam ona bizim hakkımızda bilgi vermişti. Belki de haberlerimiz bizden önce duyuluyordu.
"Çocuklar siz biraz dinlenin bizim şapkalı ile konuşmamız gerekiyor biraz. Ondan sonra bir sonraki adımımızı planlayabiliriz." komutan cümlesini bitirdikten sonra hızlı bir şekilde ayağa kalktı ve şapkalı adamla birlikte yürümeye başladı. Biz ise birbirimize bakıyor ne olduğunu anlamaya çalışıyorduk.
Onlar odadan çıktıktan sonra Galdor konuşmaya başladı "Yıllar geçse bile komutan Yıldırım hiç değişmemiş."
- Bazı şeyler değişmez Galdor. Siz bayağı samimi görünüyorsunuz komutanla.
- Onu yıllardır tanırım Lucian eski hayatımı hatırladım onu görünce. Güzel zamanlardı.
- Ahh be Galdor hayat böyledir bir anda geçmişine yolculuk yapar insan.
- Kesinlikle öyle Kylana insan özlüyor geçmişini bazen ama geri dönemiyor ne kadar çok istese de.
- Yaa şapşik Galdor komutan beni bile ağlatacaksın yapma böyle. Derin ağlarsa sel basar ona göre hareket et.
- Tamam Derin merak etme ağlamayacağım. Şimdi ne yapacağız acaba?
- Galdor sen geleceği bu kadar düşünür müydün? Seni daha gözü kara bilirdik.
- Merak ediyorum sadece yoksa biliyorsun karşımda dünyalar duramaz Naserious.
- Bu yüzden seni uzay savunma bölüğüne göndereceğiz komutan Galdor. Dünyayı yendikten sonra sırada Jupiter var biliyorsun.
- Derin buradaki işimizi bitirelim hep beraber Jupitere de gideriz merak etme.
- Kesin gidelim Jupiter'in kahvesi çok güzelmiş öyle diyorlar.
- Yaa şapşik Lucian kaç gündür kahve içemeyince garibim her yerde kahve görmeye başladı.
Garip bir biçimde ne kadar stresli bir durumda olsak bile hala gülümsemeye, kahkaha atmaya devam ediyorduk. Normal hayatımda bu kadar mutlu değildim aslında ben alışmış olduğum şeylerin hiçbirisi yokken çok daha iyiyim. Belki de bize bunlar olmadan yapamazsın diye sunulan hiçbir şeye ihtiyacımız yoktu. Belki de bize sunulan sistem aslında bizim için değil kendileri için vardı. Düşünüyorum da niye düşündüğümü bile bilmiyorum acaba kaçtığım bazı düşünceler mi var. Neyse ben kaçmaya devam edeyim zamanı geldiğinde onlarla da yüzleşirim.
Biz oturup biraz sohbet ederken duvarda asılmış eski resimlere bakıyorduk. Ressamları tanıyordum evet resimleri biliyordum ama onların kimliği önemli değildi artık. Sanatın değerli olmadığı bir zamandaydım ve inanıyorum ki birileri yaşadıklarımmızı resmediyordu. Askerlerden bir tanesi kapıyı tıklatıp içeriye girdi "Komutan sizi bekliyor lütfen beni takip edin" dedi. Zaten bu haberi bekliyordudk ve hızlı adımlarla askeri takip etmeye başladık. Fazla yürümedik sadece birkaç tane oda geçtik, koridorun sonunda sola döndük ve karşımıza çıkan ikinci odaya girdik.
Odanın içinde komutan bir masanın başında oturuyordu. Şapkalı adam ise ayakta bizi bekliyordu. Yüzlerine baktığım zaman endişeli olduklarını düşündüm. O an onların yorgunluklarını hissettim ben. "Hoş geldiniz çocuklar. Sizinle konuşmak istediğimiz şeyler var. Lütfen oturun."
- Emredersiniz komutanım.
- Galdor askeriye değiliz size rahat olmanızı söyledim diye hatırlıyorum..
- Olsun komutanım alışkanlık sizi dinliyoruz.
- Biliyorsunuz çok zor zamanlardan geçiyoruz ve size herşeyin düzeleceğini söylemeyi çok isterdik ama bunu yapamayız. Büyük ihtimalle daha zor zamanlar gelecek. Komutan Yıldırım ile bundan sonra ne yapmamız gerektiğini konuştuk detaylıca hareket planları üzerine çalıştık. Bildiğiniz gibi ufak da olsa topraklarımızı geri kazanmaya başladık. Bu esnada bazı küçük bölükleri diğer ordugahlara gönderip onlara ulaşmaya çalışıcağız. Bu savaşı dağılarak değil birleşirsek kazanabiliriz biliyorsunuz yavaşça orduyu toparlamamız gerekiyor.
- Anlıyoruz şapkalı adam. Bizim ne yapmamız gerekiyor?
- Bende bu noktaya gelecektim Lucian ama biraz acelecisiniz anladığım kadarıyla. Acil olarak çözmemiz gereken iki tane sorun var sizi bunlardan bir tanesine göndereceğim diğer görevi ise askerlerle halletmeye çalışacağız. İlki askeri silahların, araçların bulunduğu gizli bir depo var oraya gidip silahları buraya getirmek gerekiyor. Diğeri ise önemli bir bilim insanını kurtartmamız gerekiyor. Onun bilgilerine çok fazla ihtiyacımız var. Hangi görevi seçeceğinize siz karar vereceksiniz.
- Sapkalı askeri silahlardan bahsediyorsak o silahlar düşmanın eline geçmiş olabilir onları geri almak için daha büyük bir askeri güce ihtiyacımız olabilir. Bilim insanı düşmanın eline geçmiş durumda mı? Geçtiyse nerede tutuluyor? Geçmediyse en son nerede saklanıyor?
- Burada sorun başlıyor Galdor cevapların hiçbirini bilmiyoruz. Askeri silahlar eski bir depoda bulunuyor, bilim adamı ise Küçüksu'da.
- Eğer arkadaşlarda kabul ederse bilim adamını kurtarmaya gitmeyi öneriyorum. Küçük gruplar için daha uygun bir görev bu. Ayrıca hızlı haret etmeyi ve anlık kararlar almayı gerektirebilir bu konuda oldukça yetenekli olduğumuzu söyleyebilirim. Diğer görev ise ağır silahlarla desteklenmiş bir grup göndermenizi tavsiye edebilirim.
- Biz her iki durum için planlarımızı yaptık Galdor. Sizin yapacağınız seçime göre hazırlıklarımızı tamamlayarak operasyona başlıyacağız.
- Komutan Yıldırım hepimiz Galdor ile aynı düşüncedeyiz. Biz kurtarma görevine gideceğiz. Bu arada şapkalı adam bize daha önce başka birisini kurtarma görevi vermiştin onun durumu nasıl?
- Onu kurtaramaya yetişemedik Lucian. Cansız bedenini kurtarabildik sadece. Şimdi siz hazırlıklarınızı yapın yanınıza neye ihtiyacınız varsa alın. Size güveniyoruz. Bilim adamını kurtardığınız zaman buraya gelin tekrardan.
- Emredersiniz komutanım. İzninizi istiyoruz.
"Çocuklar siz biraz dinlenin bizim şapkalı ile konuşmamız gerekiyor biraz. Ondan sonra bir sonraki adımımızı planlayabiliriz." komutan cümlesini bitirdikten sonra hızlı bir şekilde ayağa kalktı ve şapkalı adamla birlikte yürümeye başladı. Biz ise birbirimize bakıyor ne olduğunu anlamaya çalışıyorduk.
Onlar odadan çıktıktan sonra Galdor konuşmaya başladı "Yıllar geçse bile komutan Yıldırım hiç değişmemiş."
- Bazı şeyler değişmez Galdor. Siz bayağı samimi görünüyorsunuz komutanla.
- Onu yıllardır tanırım Lucian eski hayatımı hatırladım onu görünce. Güzel zamanlardı.
- Ahh be Galdor hayat böyledir bir anda geçmişine yolculuk yapar insan.
- Kesinlikle öyle Kylana insan özlüyor geçmişini bazen ama geri dönemiyor ne kadar çok istese de.
- Yaa şapşik Galdor komutan beni bile ağlatacaksın yapma böyle. Derin ağlarsa sel basar ona göre hareket et.
- Tamam Derin merak etme ağlamayacağım. Şimdi ne yapacağız acaba?
- Galdor sen geleceği bu kadar düşünür müydün? Seni daha gözü kara bilirdik.
- Merak ediyorum sadece yoksa biliyorsun karşımda dünyalar duramaz Naserious.
- Bu yüzden seni uzay savunma bölüğüne göndereceğiz komutan Galdor. Dünyayı yendikten sonra sırada Jupiter var biliyorsun.
- Derin buradaki işimizi bitirelim hep beraber Jupitere de gideriz merak etme.
- Kesin gidelim Jupiter'in kahvesi çok güzelmiş öyle diyorlar.
- Yaa şapşik Lucian kaç gündür kahve içemeyince garibim her yerde kahve görmeye başladı.
Garip bir biçimde ne kadar stresli bir durumda olsak bile hala gülümsemeye, kahkaha atmaya devam ediyorduk. Normal hayatımda bu kadar mutlu değildim aslında ben alışmış olduğum şeylerin hiçbirisi yokken çok daha iyiyim. Belki de bize bunlar olmadan yapamazsın diye sunulan hiçbir şeye ihtiyacımız yoktu. Belki de bize sunulan sistem aslında bizim için değil kendileri için vardı. Düşünüyorum da niye düşündüğümü bile bilmiyorum acaba kaçtığım bazı düşünceler mi var. Neyse ben kaçmaya devam edeyim zamanı geldiğinde onlarla da yüzleşirim.
Biz oturup biraz sohbet ederken duvarda asılmış eski resimlere bakıyorduk. Ressamları tanıyordum evet resimleri biliyordum ama onların kimliği önemli değildi artık. Sanatın değerli olmadığı bir zamandaydım ve inanıyorum ki birileri yaşadıklarımmızı resmediyordu. Askerlerden bir tanesi kapıyı tıklatıp içeriye girdi "Komutan sizi bekliyor lütfen beni takip edin" dedi. Zaten bu haberi bekliyordudk ve hızlı adımlarla askeri takip etmeye başladık. Fazla yürümedik sadece birkaç tane oda geçtik, koridorun sonunda sola döndük ve karşımıza çıkan ikinci odaya girdik.
Odanın içinde komutan bir masanın başında oturuyordu. Şapkalı adam ise ayakta bizi bekliyordu. Yüzlerine baktığım zaman endişeli olduklarını düşündüm. O an onların yorgunluklarını hissettim ben. "Hoş geldiniz çocuklar. Sizinle konuşmak istediğimiz şeyler var. Lütfen oturun."
- Emredersiniz komutanım.
- Galdor askeriye değiliz size rahat olmanızı söyledim diye hatırlıyorum..
- Olsun komutanım alışkanlık sizi dinliyoruz.
- Biliyorsunuz çok zor zamanlardan geçiyoruz ve size herşeyin düzeleceğini söylemeyi çok isterdik ama bunu yapamayız. Büyük ihtimalle daha zor zamanlar gelecek. Komutan Yıldırım ile bundan sonra ne yapmamız gerektiğini konuştuk detaylıca hareket planları üzerine çalıştık. Bildiğiniz gibi ufak da olsa topraklarımızı geri kazanmaya başladık. Bu esnada bazı küçük bölükleri diğer ordugahlara gönderip onlara ulaşmaya çalışıcağız. Bu savaşı dağılarak değil birleşirsek kazanabiliriz biliyorsunuz yavaşça orduyu toparlamamız gerekiyor.
- Anlıyoruz şapkalı adam. Bizim ne yapmamız gerekiyor?
- Bende bu noktaya gelecektim Lucian ama biraz acelecisiniz anladığım kadarıyla. Acil olarak çözmemiz gereken iki tane sorun var sizi bunlardan bir tanesine göndereceğim diğer görevi ise askerlerle halletmeye çalışacağız. İlki askeri silahların, araçların bulunduğu gizli bir depo var oraya gidip silahları buraya getirmek gerekiyor. Diğeri ise önemli bir bilim insanını kurtartmamız gerekiyor. Onun bilgilerine çok fazla ihtiyacımız var. Hangi görevi seçeceğinize siz karar vereceksiniz.
- Sapkalı askeri silahlardan bahsediyorsak o silahlar düşmanın eline geçmiş olabilir onları geri almak için daha büyük bir askeri güce ihtiyacımız olabilir. Bilim insanı düşmanın eline geçmiş durumda mı? Geçtiyse nerede tutuluyor? Geçmediyse en son nerede saklanıyor?
- Burada sorun başlıyor Galdor cevapların hiçbirini bilmiyoruz. Askeri silahlar eski bir depoda bulunuyor, bilim adamı ise Küçüksu'da.
- Eğer arkadaşlarda kabul ederse bilim adamını kurtarmaya gitmeyi öneriyorum. Küçük gruplar için daha uygun bir görev bu. Ayrıca hızlı haret etmeyi ve anlık kararlar almayı gerektirebilir bu konuda oldukça yetenekli olduğumuzu söyleyebilirim. Diğer görev ise ağır silahlarla desteklenmiş bir grup göndermenizi tavsiye edebilirim.
- Biz her iki durum için planlarımızı yaptık Galdor. Sizin yapacağınız seçime göre hazırlıklarımızı tamamlayarak operasyona başlıyacağız.
- Komutan Yıldırım hepimiz Galdor ile aynı düşüncedeyiz. Biz kurtarma görevine gideceğiz. Bu arada şapkalı adam bize daha önce başka birisini kurtarma görevi vermiştin onun durumu nasıl?
- Onu kurtaramaya yetişemedik Lucian. Cansız bedenini kurtarabildik sadece. Şimdi siz hazırlıklarınızı yapın yanınıza neye ihtiyacınız varsa alın. Size güveniyoruz. Bilim adamını kurtardığınız zaman buraya gelin tekrardan.
- Emredersiniz komutanım. İzninizi istiyoruz.