Zamanın dengesi 60. Bölüm

 


Şapkalı adamı alıp dışarıya çıktık. Daha iyi olduğu her halinden belliydi. Bende daha iyi hissediyordum sanki dinlenmiş gibiydim. Herkesin iyi olduğunu hissedebiliyordum.


- Buradan sonra ne yapacağız şapkalı adam.

- Bence kendimize bir araba bulalım Galdor. Siyahlıların birisinde anahtar vardır büyük ihtimalle.

- Tamam şapkalı.


Galdor konuştuktan sonra hepimiz cansız yatan siyahlı askerlerin üstünü aramaya başladık. Kısa bir süre sonra birkaç tane anahtar bulmuştuk bile. Binanın yam tarafında siyah renkteki ciplerin yanına gittiğimiz zaman bulduğumuz anahtarlarını üzerindeki düğmelere bastık hangilerinin açıldığını görmek için. Bu esnada şapkalı adam siyahlıların birinden silahını aldı birkaç tanesinden de şarjörleri topladı.


- Gidelim şimdi sizi birileri ile tanıştırmak istiyorum.


Şapkalı adam direksiyona geçti onun yanında ise Galdor vardı. Biz ise biraz sıkışmış olsak da arka koltuğa oturduk. Cam taraflarında Kylana ve ben vardık. Ona bu kadar uzak olmak moralimi bozmuş gibiydi. Onu alıp kalbimin en güzel köşesine koymak istiyordum hep en yakınımda olması için.


Cip çalıştığı zaman motorunun gürültüsü yankılandı bir süre boyunca. Çatlamış asfatın üzerinden geçerken sarsıntılı bir yolculuk başlamıştı.


- Bizi kiminle tanıştıracaksın şapkalı.

- Siz gençler ne kadar da sabırsızsınız böyle. Direniş ile iletişime geçmemiz gerekiyor. Onların merkezlerinden birisine gideceğiz. 

- Bizi aydınlattığın için teşekkür ederiz. Biraz cevaba ihtiyacımız oldugunu düşünüyorum.

- Kylana bazı cevaplara ulaşmak için once doğru soruyu sormanız gerekir ve dogru soruyu sormak zaman alır biraz.

- Evet, şapkalı bey doğru söylüyor. Zamanı geldiği zaman o bize anlatacaktır.

- Teşekkür ederim Derin, eski bir binaya gideceğiz. Orayı karargah olarak kullanıyoruz umarım hala yerindedir. 


Şehrin yıkılmış sokakları arasında ilerlerken her an için bir tehlike ile karşılaşabileceğimi düşünüyordum. Ancak nedendir bilinmez yolculuk oldukça sakin ilerliyordu. Önce Üsküdar'a vardık oraya geri gelmemiz icimden okkalı bir küfür etmeme sebep oldu. Eminim ki herkes benimle aynı fikirdeydi. Yolun ortasında kalan araçlara çarparak kendimize bir yol açıyorduk.


Üsküdarı geçtikten sonra köprü yolundan yukarıya doğru çıkmaya başladık ve oradan Çengelköy'e doğru ilerledik. Savaş bu ara sokaklara uğramamış gibiydi. Belki de henüz buralara gelmemişti.


- En son bu bölgedeki siyahlıları temizledik ve yavaş da olsa sınırımızı genişletmeye çalışıyoruz. Diğer bölgelere hala iletişim halinde değildik o yüzden onlardan haber alamadık.

- Bence bir başlama noktasının olması çok güzel şapkalı. Yakın zamanda askeriyeleri kurtarmamız gerek bence. Oradan alacağımız güç daha rahat hareket etmemizi sağlayacaktır.

- En son planlarımız o yöndeydi Galdor ama birkaç günde neler değişti bilmiyorum. Az kaldı zaten yakında herşeyi öğreneceğiz umarım.


İlerlediğimiz zaman yolun kenarlarında nöbet tutan askerleri görmeye başladık ve askerler şapkalı adama selam veriyordu. Benim için oldukça şaşırtıcı bir gelişmeydi bu. Sanki şapkalı adamı biz hariç herkes tanıyordu. Eski bir depoya yaklaştığımız zaman askeri çipleri yolun kenarında gördüm ve biraz ileride 2 tane ağır askeri araç duruyordu. Eski bir deponun önüne geldiğimiz zaman yavaşladık.


Aracımız durduğu zaman önce şapkalı adam indi ve kapının önünde nöbet tutan askerlere selam verdi. Ordu toparlanıyor gibi görünüyordu. Şapkalı adam onu takip etmemizi söyleyen bir bakış attığı sırada askerlere "komutanınıza geldiğimizi haber verin" dedi ve asker koşusturarak içeriye girdi. 


- Komutan bizim geldiğimizi zaten biliyordur ama haber vermek gerekir. 


Deponun icinde ilerlerken karşılaştığımız bütün askerler bizi asker selamı ile karşılıyordu ve bizde aynı şekilde karşılık veriyorduk. Önümüzden ilerleyen askerlerden birisi bizi büyükçe bir odaya getirdi. Odadan içeriye girdiğimiz zaman içeride büyükçe yuvarlak masa ve iki tane beyaz renkte koltuk olduğunu gördük. Şapkalı adam masaya doğru ilerledi ve onu takip ettik. Galdor'un yüzünde duygulandığını gösteren bir ifade vardı. Belki de askeriyedeki günlerini hatırlamıştı.


Hepimiz masanın etrafındaki sandalyelere oturmuştu sadece şapkalı adam ayaktaydı. Komutanın içeriye girmesi fazla uzun sürmemişti. Giysisine baktığımız zaman onun yarbay olduğunu anlamıştım ve hepimiz yerimizden fırlayarak komutanı asker selamı ile karşıladık. 


- Şapkalı Rahat olun çocuklar. Şapkalı adam seni yeniden görmek çok güzel. 

- Seni de öyle komutan fırtına. Görüşmeyeli neler yaptınız? 

- Bölgenin güvenliğini sağladık, bulabildiğimiz silahları buraya getirdik. Oek bir sey bulamadık ama şimdilik işimizi görür. Sen nereye kayboldun şapkalı? 

- Uzun bir hikaye birkaç gün beni esir tuttular. Fazlasıyla misafir sever insanlardı. 

- İyi olmana sevindim. Detayları sonra konuşuruz zaten. Galdor sende mi buradaydın? Yıllar sonra seni yeniden görmek çok güzel. 

- Teşekkür ederim komutanım. Sizinle karşılaştığım için çok mutluyum. 

- Rahat olun demedim mi size ben. Sende selam vermeyi bırak Galdor. Oturun konuşacaklarımız var. 

- Son durum nedir komutan Fırtına?

- Son görüştüğümüz zamandan beri bölgenin kontrolünü ele geçirdik. Üsküdar ve Beykoz tarafına doğru genişlemeye devam ediyoruz. Birkaç gün içerisinde iki bölgeyi de temizlemek istiyoruz. Henüz diğer birliklerle iletişim kurabilmiş değiliz ama onlarında kendilerini toparlayıp mücadele ettiğini düşünmek istiyorum.

- Bunlar çok güzel haberler bu esnada siyahlı adamlarında plan yaptığını unutmamak gerekiyor. Askeriyede bulunan silahların bir kısmı onların eline geçmiş olabilir.

- Evet bunun farkındayız bu yüzden yavaş ama sağlam şekilde ilerliyoruz. Sence bundan sonra hangi gelişmeler olabilir şapkalı.

- Komutan fırtına yaşadıklarımız sadece ilk dalgaydı. Bundan sonra güçlenip tekrar karşımıza çıkacaklar. Bizi daha zorlu bir savaş bekliyor. Bu esnada tahminlerim onların robotları kontrol etmek istediğini söylüyor. Bu sayede hem siyahlı asker kaybını aza indirecekler hem de durdurması daha zor bir ordu kuracaklar.

- Evet bunun farkındayım diğer ülkelerde de bu şekilde oldu. Birkaç tane EMP silahı kurtardık. Bu robotlara karşı avantaj sağlar bize.

- Komutan Fırtına bir şey soracağım size bu adamlar bir anda nereden çıktılar.

- Galdor onlar hep içimizdeydi ama biz farkına varmadık. Uyuyan hücreler gibi aramızda dolaştılar ve bir anda ayaklandılar.

- Bunların hepsi çok büyük bir planın parçası komutanım.

- Farkındayız Lucian'dı degil mi? Önce kontrolü elimize alalım sonra da bu işin içinde kim varsa cezasını çekecektir.

- Emredersiniz komutanım.

0/Post a Comment/Comments