Zamanın dengesi 59. Bölüm

  


O andan itibaren yere düşene kadar etrafı hayal meyal gördüm. Silahımdan çıkan kurşunlar adamın beynini paramparça ettiği sırada ben düşmeye başlamıştım. Bedenimin kontrolü kesinlikle bende değildi. Yere düşerken bizimkilere kısa bir şekilde baktım. Onları unutmamak istiyordum sanki ve onların yüzündeki korkuyla karışık şaşkınlığı gördüm. Şapkalı adamin kesik inlemeleri haricinde hiçbir ses duyamıyordum.


Önce dizlerim yere vurdu sonra kollarım. En son ise yüzümün hızlı bir şekilde mermer zemine çarptığını hissettim. O an dünyam karardı ayak seslerinden bana yaklaştıklarını hissediyordum. Boğuk sesler duyuyor ama hiçbirini anlamıyordum. Kalın bir erkek sesi vardı iki tane kadın sesi ve başka bir erkek sesi. Ne konuştuklarını bilmiyordum oysa.


Sesler giderek artıyordu çekildiğimi hissettiğim sırada. Gözlerimi açabilsem ne olduğunu anlayabilirdim ancak yapamıyordum. Hala düşünebiliyordum asadece düşüncelerimdeki kelimelerin arasındaki boşluk artmıştı. Bu yüzden hep eksikti düşüncelerim.


Garip bir duygu hissettim ama bu duyguyu anlamlandıramadım. Sahi neler oluyordu bana? İçimde sıcak bir şeyin dolaştığını hissettim bu sırada ve o sıcak şey düşüncelerimi toparlıyordu sanki. Düşüncelerimdeki kelimelerin arasındaki boşluk azaltıyordu ve yavaşça gözlerimi açtım. 


Herkes benim etrafımda toplanmıştı. Derin ve Kylana hemen yanımdaydı. Derin sıkıca sarılmıştı bana ve Kylana elimi tutuyordu belki de o hissettiğim ısı onun teninden geliyordu. Herkesin yüzünde büyük bir korku ve çaresizlik gördüm. "Ben iyiyim" diyebildim sadece konuşuyor olmak büyük bir başarıydı benim için. "Beni bırakın ve sakalının yanına gidin."


Herkes bir an için önce şapkalı adama sonra bana baktı. Gitmek istemediklerini anlayabiliyordum ama amaçlarımızı unutmamız mümkün değildi hele bu zamanda. Derin bana sarılmayı bir an bile bırakmadı. Kylana ise ellerimi tutmaktan vazgeçmedi. 


- Şapkalı adam kendine gel. Şapkalı adam hadi korkutma bizi 

- Galdor kendinde değil o seni duymuyor. Nabzını kontrol ettim biraz yavaş olsa da atmaya devam. 

- Ne biçim dövmüşler adamı şerefsizler? Hepsini gidip tekrar öldüresim geliyor Naserious. 

- Bandaj olarak kullanabileceğimiz bir şey var mi etrafta. En azından kanamalarını durdurabiliriz. 


Galdor ve Naserious etrafta bandaj ararken ben Derin ve Kylana arasında oturmaya devam ediyordum. Ayağa kalkabilecek kadar güçlü Hissetmiyordum kendimi. 


- Nasılsın şapşik? Sanki yaşadıklarımız yetmezmiş gibi üstüne korkutuyorsun bizi. 

- Derin Lucian'ın üstüne fazla gitme. Bilerek bayılmadı o. 

- Ben iyiyim merak etmeyin lütfen daha da iyi olacağım.

- Kesin aşırı kahve yetmezliğinden bu hale geldi Lucian. 

- Derin güldürme beni zor nefes alıyorum zaten. 


Biraz zaman geçmişti ve kendimi daha iyi hissediyordum ve "ayağa kalkacağım" dedim onlara. Tutunarak da olsa ayağa kalktım. Ayakta tek basima durmak zor olduğu için sol elimle Kylana'nın sol omuzunu tuttum. Derin ise hemen sağımdaydı. Ona dokunmanın iyileştirici bir etkisi olduguna inanıyorum brn sanki o olduğu zamanlar bütün sorunlarım çözülecekmiş gibi geliyordu bana. 


Beraber şapkalı adamın yanına kadar ilerledik. Rengi biraz daha normale yaklaşmıştı. Belki o da toparlıyordu kendini. Galdor'un yanına geldiğimizde boşta olan omuzumu tuttu ve "Sana ne olduğunu bilmiyorum ama sen gerçek bir savaşçısın" dedi. Yüzündeki gülümseme bana değer verdiğini gösteriyordu aslında. 


- Durumu nasıl? 

- Yaralarına bandaj yaptık. Nefes alma hızı biraz yükseldi. 

- Şapkalı bey iyileşiyor kalp ritmi daha hızlı, Naserious'un dediği gibi nefes alışverişleri de hızlandı. 

- Derin sen ne zaman onun kalp ritmini ölçtün ve analiz ettin Derin? 

- Yaa şapşik ben bir çok şeyi analiz edebilirim. İsterseniz diğer analizlerimi de söyleyebilirim. 

- Gerek yok Derin iyiyiz böyle ama analiz yapmaya devam et sen. 


Şapkalı adam hareket etmeye başladığı zaman hepimiz rahatlamıştık. Rengi bile normale yaklaşmıştı. Nefes alışverişi artık daha güçlüydü. Kendini toparlıyordu, hatta hızlı bir biçimde yaraları kapanıyordu. Kanaması durmuştu anladığım kadarıyla. Çok hızlı bir şekilde iyileşiyordu. Aslında bu hızlı iyileşmesi hepimizi şaşırmıştı. 


Biraz daha geçtikten sonra gözlerini hafifçe açtı ve etrafa hızlıca baktı. "Neden bu kadar geç kaldınız." dedi kısık bir sesle. Kelimeler dudaklarından zoraki çıkıyordu sanki. "Gelmenizi bekledim hep." 


- Şapkalı nasıl hissediyorsun kendini? 

- Daha iyiyim Galdor. Neden geç kaldınız? 

- Güzel bir soru şimdi biz mağaraya girdik birkaç saat sonra 3 gün geçtiğini fark ettik. 

- Tahmin etmeliydim zamanla alakalı bir sorun olduğunu. Sıkıntılı bir durum olmadı değil mi Naserious? 

- Siyahlı adamlar biraz uğraştırdı sadece. Sonra konuşuruz sen biraz dinlen, zorlama kendini. 

- Kendime geldikten sonra size bir açıklama borçlu olduğumun farkındayım. Elimden geldiği kadar anlatacağım. 









0/Post a Comment/Comments