Onlar yavaş yürüdüğü için yetişmemiz fazla sürmedi. Hepsi konuştuğumuz konuyu merak ettiği belliydi. Tahminleri olduğundan emindim hatta Derin konuşmamızı dinlemek için çabaladığını tahmin ediyordum ama onun benim özelimi paylaşmayacağından emindim. Aslında herkes neşeliydi her nr kadar Galdor yüksek sesle gülsede icinde derin sorgulamaların olduğuna emindim. Tahminime gore hepimizin içinde o sorulardan vardı.
İnsan kimi zaman geçmişinden kaçamazmış bunu anladım. Kimi zaman geçmişin pişmanlıkları, kimi zaman geçmişin hatıraları, kimi zamansa geçmişin bitmek bilmeyen anları onun peşinden gelirmiş. Ben mi bende aynıyım sadece geçmişi bırakıp bu güne odaklanma ve bu anı yaşama derdindeyim. Zor evet ama hepimizin bunu başarabileceğine yürekten inanıyordum. Hele Galdor'un yaşadığı travmalar her ne ise onları yenebileceğine inanıyordum. Kısa bir an için zihnimde dolaşan düşünceler Galdor'un yüksek sesli konuşması ile bölündü "Siz neler konuştunuz bakalım?"
- Galdor senin bilmeni isteseydik senin yanında konuşurduk.
- Tamam merak da etmiyoruz. İkinizi yüzünde gülümsemeler ile görünce merak etmemiz doğal Naserious.
- Zamanı gelince öğrenirsiniz belki kahveye duyduğumuz özlem hakkında konuştuk.
- Yaaa bende kahve hakkında konuşabilirim. Lucian'a dunyanın em güzel kahvelerini yaptım bir kere ben. Benim de söz hakkım olmalıydı.
- Derin erkeklerin kahve muhabbetlerini biz anlayamayız zaten sıkıcı oluyor genelde.
- Teşekkür ederim Kylana evet biz başbaşa kalınca hep sıkıcı konulardan konuşuruz.
O an Derin'in konuyu değiştirmeye çalıştığını fark ettim. Beni korumaya çalışıyordu ve bu duygu hoşuma gitmişti. Belki de hepimizi korumaya çalışıyordu konuyu Galdor'dan veya benden uzaklaştırıyoru ve bir taraftan da neşemizi yerine getiriyordu. O gerçekten harika bir dosttu ve çok çabuk öğreniyordu.
- Hadi hazırsanız ilerleyelim
Galdor cümlesini bitirdiği zaman ilerlemeye başladık. Yine aynı şekilde üçgen şeklinde ilerliyorduk. Herkes yerini ve görevini çok iyi biliyordu. Bir sure boyunca hiç tehlike ile karşılaşmadık. Tren garına yaklaştığımız sırada Derin kısık sesle "dikkatli olun" dedi. İleriye baktığımda yolun iki tarafında nöbet tutan siyahlı askerleri gördük. Hepimiz ateş ettik ve birkaç an sonra bütün siyahlı askerler yerde yatıyordu. "Şarjörlerini almayı unutmayın. Bize çok lazım olacak yakında." Galdor konuşmasını bitirdiği zaman siyahlı askerlerin cansız bedenlerine dogru ilerledik, şarjörlerini aldık ve yürümeye devam ettik.
...
Yürümeye devam ettik bizi bekleyen çok büyük bir tehlike varmış gibi sessiz ve ağır adımlarla ilerliyorduk. Tahminime göre görüş alanımızdaki herhangi bir şey bizim için açık hedefi. Bizde onlar için öyle olabilirdik ama tehlike olabilecek kadar yaşamıyorlardı genellikle.
Hayatımın geçtiği sokaklar şimdi tam anlamıyla bir savaş yeriydi. İleride Haydarpaşa tren istasyonu gördüğümüz zaman bir anda kendimi geçmişimin içerisinde buldum. Geçmişin anıları bir anda etrafımı sardı. Henüz kapanmadığı zamanlar oradan yaptığım yolculuklar aklıma geldi. O eski trenler, vedaları içinde barındıran o yaşlı mekan. Ne hissettiğimi bilmiyordum doğrusu bir hüzün dalgası Yüreğimin kıyılarına vurduğu sırada Derin'in sesi beni kendime getirmeye yetti. "İleride 6 kişi var, yolun iki tarafında 3'erli gruplar halinde bekliyorlar."
- Derin sen nereden biliyorsun bunu?
- Yaa şapşik, komutan Galdor duyma ayarlarımla biraz oynadım daha küçük sesleri duyabilmek icin. Siz benim boşuna hem göz hemde kulak olduğumu sanmadınız değil mi?
- Sen muhteşem bir detaysın Derin. Ben Alan etkili bir sessizlik büyüsü yapacağım yaklaşık 4 dakika boyunca hiç ses duyulmayacak. Bize etrafı temizlemek için yeterli zamanı verir bu.
- Naserious'u duydunuz ilerlerken açık hedef olmamaya çalışın. Mümkün olduğu kadar ağaçların gölgelerinden ilerleyeceğiz. Ses olmadığı için saldırmak için benim işaretimi bekleyin.
Galdor konuşmayı bitirdiği zaman eliyle ileriyi gösterdi ve Naserious asasını hareket ettirmeye başladı. Şu büyüye bir türlü alışmayacaktım ben. Naserious'tan yayılan bir ısı dalgası hissettim ve bir anda etraftaki bütün sesler sustu. Ne nefes alışverişimi ne de kalbimin atımlarını duyuyordum.
Hepimiz farklı ağaçların arkasında saklanarak yürüdüğümüz sırada Galdor yumruğunu sıkarak ileriyi işaret etti. Bu "Saldırın" işaretiydi ve hepimiz ateş etmeye başladık. Farklı hedeflere birkaç el ateş ettik. Siyahlı askerlerin bir kısmı kırmızı izler bırakırken bir kısmı ne olup bittiğini anlamadan koşuşturmaya başladı. Ancak bu diğerleriyle aynı kaderi paylaşmalarına bir engel değildi. Siyahlı askerlerin cansız bedenlerinin yanına gittiğimiz zaman şarjörlerimizdeki boşalan kurşunların yerine yenilerini aldık ve ilerlemeye devam ettik.