Galdor çılgınlar gibi etrafa saldırdığı sırada ona ateş etmeye çalışanları teker teker indiriyorduk. Onun düşüncesizce yaptığı bir hareket hepimizi zora sokmuştu aslında. Tek bir amacımız vardı Galdor'u korumak. Tamamen kendini kaybettiğini düşünüyordum ve içindeki ilkel benlik ona sadece saldırı emrini veriyordu. Şu hayattaki en zor şeylerden birisi başka bir insanı kendinden korumak olduğunu anladım o an.
Tamamen çılgına dönmüş gibiydi ama bu sayede çok daha hızlı ilerliyorduk. Galdor'un kısa mesafeden tek bir atışı siyahlı adamların geriye doğru uçmasına sebep oluyordu. Düşmanları saçmalarla delik deşik olurken Galdor bir an için yavaşlamıyordu bile. Bu nasıl bir güç, nasıl bir dayanıklılık böyle. O an onun karşısında kimsenin durmamayacağını düşündüm.
Etraftaki siyahlı askerlerin sayısı bir hayli azalmıştı ancak bu Galdor'u yavaşlatıyordu bile. Sona kalan siyahlı askere pespeşe birkaç el ateş ettikten sonra Galdor adamı yumruklamaya başladı. Bedeni yere düştüğü zaman üstüne çıktı ve yumruk atmaya devam etti. Parmakları kırmızı renge bürünmüştü.
- Galdor sakin ol.
- Komutan Galdor bitti artık dur lütfen.
- Galdor kendine gel sen iyi değilsin.
- Galdor yeter artık, kendinle savaşıyorsun.
Biz ne kadar bağırsak da o bizi duymuyordu ve onun yanına doğru koşmaya başladık.
- Komutan Galdor hepsi geçti hadi tekrardan şapşik Galdor ol korkutuyorsun bizi.
Derin cümlesini bitirdiği zaman Galdor'un sırtına atladı ve ona sarıldı. Galdor Derin'in kollarından kurtulmaya çalışsa da onun robot kolları hareket etmesine engel oluyordu.
- Komutan Galdor bak şimdi durmazsam çok kötü olacak. Kızgın bir Derin'in neler yapacağını görmek istemezsin.
Galdor siyahlı askeri yumruklamayı bıraktı ve kolları iki yana düştü. Yüzünde büyük bir şaşkınlık ifadesi vardı. Anlam vermeye çalışıyordu sanki son birkaç dakikayı hatırlamıyor gibiydi.
- Derin bırak artık beni nefes alamıyorum. Yine oldu yine kendimi kaybettim.
- Biraz şapşiklik seviyen yükselmiş olabilir komutan Galdor.
- Galdor niye böyle oldun hiçbir fikrim yok ama biz her zaman yanındayız.
- Derin bir travması var büyük ihtimalle kendine bile söylemiyor bunu.
- Hadi adamı biraz rahat bırakın çok zor bir zamandan geçiyor.
- Hepiniz kocaman şapşiklersiniz gelin hep beraber Galdor'a sarılalım. Sarılmak muhteşem bir şey
Gerçekten de sarılmak iyi hissettiriyordu. Hepimiz Galdor'un etrafına topladığımız sırada onun için ne yapabileceğimi düşünüyordum. Bu esnada Galdor'a sarılırken Kylana hemen yanımdaydı ve kolu koluma değiyordu. Kalp atışlarım hızlanmıştı çoktan. Onun kokusunu içime çekiyordum sanki bütün bedenimi onunla kaplamak istiyordum. Gözlerimin ucuyla ona baktığım zaman yüzündeki gülümsemeyi gördüm. Söylemediklerim içimde koca bir yangına dönüşmüştü sanki.
- Bu kadar sarılma yeter izin verin biraz nefes alayım. Yanlış anlamayın ama hayatımı sarılma sonucu kaybetmek istemiyorum.
- Yaaa çok üzgünüm komutan Galdor biraz fazla mi sıktım seni?
Galdor'un etrafından biraz açıldık aslında o haklıydı. Acelemiz vardı ve şapkalı adamı kurtarmamız gerekiyordu ve zaman kaybetmemiz gerekiyordu.
- Şimdi geriye bakacak tek bir yer kaldı "Haydarpaşa tren garı" daha sıkı bir güvenlik vardır orada.
- Çok haklısın Naserious daha dikkatli olacağız aynı şekilde ilerleyeceğiz. Lucian Sen benim yanımda olacaksın arkamızda Derin ve en arkada Naserious ile Kylana.
- Anlaştık komutan Galdor ben sizin gözünüz ve kulağınız olacağım. Yaa ben çok sevdim bunu.
- Derin gözümüz ve kulağımız olduğu sürece siyahlı askerler korkmalı bizden.
- Yaa çok teşekkür ederim Naserious sende bizim canımızsın
- Lucian bir saniye bakabilir misin? Siz yürümeye başlayın biz size yetişiriz.
Naserious konuştuktan sonra onun yanında kaldım ve diğerlerinin uzaklaşmasını bekledik.
- Bir şey mi oldu Naserious?
- Galdor'un durumu çok ilginç. Öfke krizi geçirdi ve kendini kaybetti. Biz onu koruduğumuz için şanslıydı ama bu şekilde devam ederse onu kurtarmayacağımız zamanlar da gelecektir.
- Kesinlikle haklısın onu o kadar sinirlendirmemeye çalışabiliriz ama ona nasıl yardımcı olacağımızı bilmiyorum.
- İşte bu yüzden seninle konuşmak istedim eğer tekrar bu durum olursa birkaç büyü deneyebilirim onu sakinleştirmek için.
- Harika olur Naserious belki şapkalı adamı kurtardıktan sonra Kylana ile biraz konuşsa iyi olabilir. Sonuçta o başarılı bir psikolog travmalarını anlaşmamıza yardımcı olabilir.
- Kesinlikle denenebilir hatta denenmeli bence. Önemli olan onun kendine zarar vermesine engel olmak. Lucian bu arada Kylana ile aranızda ne var?
- Bilmiyorum Naserious onu görünce herşeyi unutuyorum sanki gözlerine baktığım zaman orada yıldızları görüyorum. Onun hep yanımda olmasını istiyorum sanki hayatım boyunca onu seyretsem bir an bile sıkılmam. Naserious o bana çok iyi geldi ona baktığım zaman kendimi görüyorum.
- Geçmiş olsun Lucian sen aşık olmuşsun Kylana'nın haberi yoktur diye düşünüyorum anlattıklarından.
- Biliyordur bence, hissediyordur. Biliyorsun çok konuşma yapmaya fırsatımız olmadı zaten fırsat olsa ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
- Bu konuda düşünmene gerek yok brn size konuşma fırsatı yaratmaya çalışırım zaten herkes tahmin ediyor. Zamanı geldiğinde sen bile şaşırırsın söylediklerine.
- Teşekkür ederim Naserious çok iyi geldi bu sohbet. Hadi bizimkileri daha fazla bekletmeyelim.
Naserious ile konuşmayı bitirdikten sonra hızlı adımlarla bizimkilere doğru ilerledik. Onlara ulaşmamız 3 dakika kadar sürmüştü ve hepimiz görev yerlerimize geçtik. Zor bir yolculuk bizi bekliyordu.