Galdor ve ben teknelerin yanına gitmiştik. 3 tane tekne vardı ve gerçeği söylemek gerekirse hepsi birbirinin neredeyse aynısıydı. Biz tekneleri incelerken her hangi bir tuzak var mı yok mu diye kontrol ediyorduk sanki uzaktan bakarak anlayabilecekmişiz gibi. Aslında anlayabilirdik belki tamam gerçeği söylemem gerekiyor en azından kendime karşı dürüst olmalıyım ki az önce söylemek istediklerimin milyonda birisini bile söyleyemedim. Kendime karşı dürüst olmam gerekiyor bu konuda çok haklıyım "saklanmış bir bombayı nasıl görebileceğime dair en ufak bir fikrim bile yok!" Evet, güzel bir farkındalıktı ama bu farkındalık hiçbir işime yaramıyor. Sanırım böyle küçük farkındalıklarla gelişeceğim ben.
Biz teknelerin orada dolanmaya devam ederken Derin'in neşeli sesini duyduk. Sesinde başarmanın verdiği mutluluk ve küçük bir çocuğun yaramazlığı vardı. "Gençler 3 teknede çalışıyormuş esir bey öyle dedi. Çalıştırırken sorun yaşamayalım diye nazik esir bey bize 3 tane anahtar verdi ama işin kötü tarafı hangi anahtarın hangi tekneye ait olduğunu o da bilmiyormuş. Deneme yanılma yaparak buluruz bence."
- Teşekkür ederim Derin. Esiri ne yaptın serbest mi bıraktın?
- Yaaa şapşikciğim benim tam anlamıyla serbest bırakmış sayılmam ama onu bağlamadım.
- Kylana ne yaptın adama şunu açıkça söylesene!
- Şimdi komutan Galdor bu esir kaçmaya çalışır sonra biz teknedeyken bize arkadan roket atarla saldırır diye düşündüm. Sonra etrafta hiç roket atarın olmadığını fark ettim ama belki başka gizlenen bir oda vardır diye düşündüm. Onu bağlasaydım da çok sağlam bağlayacağım için kaçamazdı.
- Derin niye lafı uzatıyorsun ne yaptın adama?
- Şimdi söyle oldu komutan Galdor o adama hala biraz kızgındım ve bende silahımla kafasına tekrar vurdum ama bu sefer çok sert vurmadım. Yaa bak şimdi kendimi kötü hissettim umarım canı çok yanmamıştır. Ben niye kendimi kötü hissettim şimdi.
- Derin bu yaptıkların tam senden bekleyebileceğim tarzda bir şapşiklik. İçindeki bu masum çocuğa hayranım resmen.
- Yaaaa canım Kylana'm benim. Sen böyle güzel şeyler söyleyince biraz utanıyorum ben.
Hızlı bir şekilde ilk tekneye girdik ve Galdor sıra ile anahtarları denemeye başladı. İlk anahtar ile tekne çalışmayınca ikinci anahtara geçti ve daha sonra üçüncü anahtarı denedi. Motordan çalışma sesi duyulduğu zaman Naserious'a baktım ve görünmezlik büyüsünü yapmaya başladı. Artık yola çıkmak için hazırdık. Kesinlikle neşeli olduğumuzu söyleyebilirdim tabi Kylana ve bana olan kaçamak bakışlardan bahsetmiyorum bile ve Derin'in bir şeyler bildiğinden emindim.
Tekne harekete geçtiği zaman Derin, Kylana ve ben dışarıya çıktık ve ates etmek için hazır bir şekilde bekledik. Kylana'nın yüzündeki gülümsemeyi görmek sanki yenilmez gibi hissetmemi sağlıyordu ve elbette Derin'in yüzündeki hınzır gülümseme gözlerimden kaçmıyordu. Sanki yanlışlıkla evdeki antika vazoyu kırmış gibi bir ifade vardı onda.
Boğazın ortasına kadar geldiğimiz zaman Kylana ile birlikte teknenin yan taraflarından ileriyi nişan almaya başladık. Arka tarafı ise Derin'e bırakmıştık. Naserious büyüklerinin kalıcı olması için çalışıyordu tahminime göre, o adamın yaptıklarını hiçbir zaman anlayamamıştım.
Tekne sahile yanaştığı sırada orada devriye gezen üç tane siyahlı adam gördüm ve Kylana'ya onları gösterdim. Kylana bir an için bana baktı ve onun ne yapacağını anlamadığım için elimle dur işareti yaptım. Silahıma doğru baktım ve başımı hafifçe öne eğerek ona saldırmaya hazırlanmasını soyledim.
Birkaç an sonra ileriye doğru ateş ettim ve siyahlı askerlerden birisinin kafasından kırmızı bir bulut yükseldi. Kylana'nın ateş ettiğini duyamasam da pespeşe iki el ates ettiğini fark ettim ve kısa bir sure sonra nobet tutan 3 asker yerde cansız bir sekilde yatıyordu.
Teknenin motoru yavaşlamaya başladığı sırada artik sahile yaklaşmıştık. Derin yanımıza geldi ve kısa süre sonra Naserious. Tekne durduğu zaman Kylana ve ben tekneden atlayarak sahile çıktık. Ondan uzak olmak istemediğimi nasıl anlatabilirdim ki.