Zamanın dengesi 52. Bölüm

 


 kıpkırmızı olmuştum ve koca kafalı bir pancar gibi dolaşıyorum ortalıkta. Kylana'ya arada bakıyordum ve ona her bakmam nabzımın daha da artmasına sebep oluyordu. Aslında söylediklerimde mantıksızlık var insan kalbinin atımı sürekli olarak artamaz. Artsaydı bir noktada insan kalbi o anda "puff!" diye patlayabilirdi belki "boomm!" diye de patlayabilir bilemedim şimdi. Derin nefes alsam bir işe yaramayacağına göre Kylana'nın bana adımı sormaması için dua etmem gerekiyor. Sorarsa ona nasıl cevap vereceğimi bilmiyordum.


Üst kattaki balkona çıktığımız zaman ilk olarak etrafa hızlıca baktık. İkimizde silahlarımızı farklı yönlere çevirdik elbette. Daha sonra iki farklı yönde ilerlemeye başladık. Bulunduğumuz balkon oldukça küçük olduğu için kısa bir yolculuk olacaktı. Bir diğer taraftanda yaralanmış, hala dumanlar çıkan İstanbul'a bakıyordum. Hala çok güzeldi İstanbul, hala derinden etkiliyordu beni. Yerde daha önceden öldürdüğümüz adamı görünce eğildim ve şarjörlerini aldım. Hatta aralarındaki birisinin silahını beğendiğim için onu da aldım nasıl olsa bundan sonra ihtiyacı olamayacaktı.


Siyahlı adamın cansız bedenini geride bırakıp ilerlemeye devam ettim. Etrafta bir tehlike olmadığı için İstanbul'a attığım kaçamak bakışlar daha uzun sürmeye başlamıştı. Kylana'nın ayak seslerini duyabiliyordum ve o an onun ayak seslerine bile çok değer verdiğimi fark ettim. Aşağıdan Galdor'un yüksek sesle bir şeyler söylediğini duyabiliyordum. Büyük ihtimalle Derin'e veya Naserious'a bir şeyler anlatmaya çalışıyordu. Ben tam Eminönünün tarihi dokusunu seyrettiğim sırada ayak seslerinin gider. Gerçeği söylemek gerekirse bir anlığına nerede olduğumu unutmuştum. Hatta zaman ve mekan kavramlarının birbirine karıştığını da söyleyebilirdim. İşte tam bu anda birinin bana çarptığını hissettim.


Bir anlığına dengemin bozulduğunu hissettiğim sırada Kylana'nın üzerime doğru düştüğünü fark ettim ve kollarımı onun beline dolayarak düşmesine engel oldum. Sonra gülmeye başladık, ikimizde gülüyor hatta kahkaha atıyorduk. O an içten bir gülümsemenin bütün engelleri aşabileceğini öğrendim.


- Lucian niye önüne bakmıyorsun sen? Az kalsın trafik kazası geçiriyorduk.

- Bana söyleyene bak sen az kalsın freni patlamış bir kamyon gibi üstümden geçecektin.


Evet, ikimizde mutluyduk. Evet, ben hayatım boyunca böyle bir mutluluğu yaşamamıştım. Evet, hala ne söylemem gerektiğini bilmiyordum.


- Sen rahat ol Lucian seni ezip geçme hakkımı saklı tutuyorum merak etme.

- Şu an çok rahatladım işte. Bu arada çarpışmamız bayağı eski filmlerdeki gibi oldu farkında mısın? Bir tek yere düşen kitaplarımız eksik.

- Farkındayım Lucian aramızda kalsın ama bence bizim şarpışmamız onlardan çok daha romantik oldu.

- Kesinlikle öyle oldu be Kylana. İyiki tanımışım seni, iyi ki yanımdasın.


Bu sözlerin hiçbirini planlamamıştım oysa bir anda ağzımdan çıktı. Offf kendimi tutmam gerekiyor en azından sözlerimi kontrol edebilirsem iyi olur. Ben koca kafalı bir pancarım kesinlikle.


- Sende iyi ki varsın Lucian iyi ki tanıdım seni. Neyi merak ediyorum biliyor musun eğer beni enkaz altından kurtarmamış olsaydın biz seninle nasıl tanışacaktık?

- Kylana nasıl tanışacaktık bilmiyorum ama sensiz bir anı bile yaşamak istemediğimi biliyorum. Sanki senden öncesi gerçek değilmiş de gerçeği seninle yaşamaya başlamışım gibi.

- Lucian ama utandırıyorsun beni ve şimdiye kadar duyduğum en güzel sözleri söylüyorsun. Acaba kollarını biraz gevsetsen nasıl olur yakında nefes alamayacağım.

- Pardon ya ben tamamen unutmuşum. Özür dilerim Kylana. Biliyor musun söylemek istediğim çok fazla şey var ama nasıl söyleyebileceğimi bilmiyorum.

- Biliyorum Lucian bunun sebebi duygularımız kelimelerden çok daha büyük ondan sanırım. Hem bazen bir bakış, bir davranış insana kelimelerden daha fazlasını anlatır. En çok neyi seviyorum biliyor musun hani bazen farklı yönlere bakıyoruz, çatışmaya girmiş oluyoruz ya işte o an seni merak edip seni doğru bakıyorum ve o zamanlarda hep senin bana baktığını görüyorum. Bunun nasıl bir duygu olduğunu anlatamam sana.

- Kylana sende garip bir şey hissettin mi?

- Şu anda bu anı bozacak hiçbir şey hissetmek istemiyorum Lucian.

- Bazen öyle bir şey söylüyorsun ki bütün cümlelerim birbirine giriyor diyorum işte kesin konuşamam ben. Sanki bütün kelimeler birbirine karışıyor. En çok da adımı sorarsın diye korkuyorum çünkü sorarsan kesin yanlış cevap veririm.


Bu duyguyu iyi biliyordum ben. Belki büyüden anlamam ama onu hissedebiliyorum ve aşağıda bir şeyler olduğundan adım kadar eminim. Bazen bu duruma sinir oluyorum tam herşey yolunca giderken, anlatmak istediklerimin milyarda birini anlatmışken bu belki de evrenin veya Galdor'un veya Derin'in sonra devam edersin deme şekli olabilir. Aramızda kalsın ama hiç sevmiyorum.


- Kylana sanırım aşağıya inmemiz gerekiyor. Eminim ki bizi konuşuyorlardır.

- Biliyorum Lucian bence çok bile sabrettiler. Yüzlerindeki gülümsemeden ne olup bittiğini anlarız zaten. 

- Bazen onlara sinir oluyorum Kylana.

- Sinir olma Lucian daha çok zamanımız olacak bizim hadi gidelim şimdi.


Kylana ile beraber hızlı adımlarla aşağıya indik ve dışarıya çıktık. Üçü sanki bizi beklemiyorlarmış gibi etrafı telaşlı bir şekilde inceliyorlardı. 


- Bir şey bulabildiniz mi?

- Ben bulamadım, Naserious başka bir kapı var mı acaba diye büyü yaptı, Derin'de uzaktaki sesleri anlamaya çalıştı. Şimdilik bir tehlike yok.

- Yani sadece bunları yaptınız iyi bari ama neden hepiniz pişmiş kelle gibi sırıtıyorsunuz.

- Yaa şapşik hani kafasına vurduğum esir vardı ya hala kendine gelemedi sanırım heyecanla biraz sert vurmuşum kafasına. Buna gülüyorduk Galdor benimle dalga geçiyordu.

- Öyle olsun bakalım hadi ufaktan sahile gidelim. Canım Derin'im sen şu esiri ayıltıp teknelerden çalışanın olup olmadığını sorar mısın? Buradan bir an önce çıkmak istiyorum. Naserious sende Derin'le git esir yanlış bir şey yapmaya kalkmasın.


Kylana konuştuktan sonra herkes farklı bir yöne dağıldı. İçeriden "Esir bey.. Esir bey hadi uyanın artık.. Esir bey kafanıza o kadar sert vurduğum için özür dilerim ama şu teknelerden çalışanı var mı acaba?" sesleri gelirken ben o üçünün aşağıda neler yaptığını merak ediyordum. Naserious kesinlikle bizi dinlemek için büyü yapmıştı, Derin ise bizi dinlemeye çalışmıştı. Galdor ise bizi görmeye çalışmıştı kesinlikle. Ne yapacağım ben onlarla? Bir ara hepsini sorguya çekmem gerekiyor anlaşılan belki onlara özel hayata saygı konusunda güzel bir ders veririm.



0/Post a Comment/Comments