Zamanın dengesi 36. Bölüm

 


Kylanaya sarıldığımız sırada onun teninin bembeyaz olduğunu fark ettim. Elleri titriyordu sanki yorgunluktan tükenmiş gibi duruyordu. Demek ki çok fazla çaba sarf etti diye düşündüm ve onun bütün o yorgunluğuna rağmen yüzündeki gülümsemesi görülmeye değerdi gerçekten. Onun yüzündeki o gülümsemeyi görmek bana devam etmem için yeterli sebepleri veriyordu.


- Çocuklar lütfen hava almam gerekiyor benim. Aşırı yorgun hissediyorum kendimi.

- Lucian ve Komutan Galdor siz biraz uzaklaşın. Senin için yapabileceğim bir şey var mı canım Kylana'm

- Teşekkür ederim Derin, aslında biraz kahve içsem kendime gelebilirim belki ama pek mümkün değil.

- Sana sözüm olsun şuradan çıkalım sana bir damacana kahve ısmarlayacağım hatta kendi ellerimle yapacağım sana.

- Derin gerçekten muhteşem kahve yapar Kylana bence güzel bir teklif.

- Hepinize çok teşekkür ederim. Bena destek olmanız gerçekten çok özel benim için.

- Tabiki senin yanında olacağız Kylana sen az önce hepimizi kurtardın. Hatta bunun için kendini çok zorladın.

- Lucian sende böyle konuşmaya devam edersen önce Galdor'un ağzını burnunu kıracağım sonra da senin. Derin ayağa kalkmama yardımcı olur musun daha çok yolumuz var.


Ben ve Galdor geriye doğru bir adım attığımız sırada Derin onun yanına doğru eğildi ve kolunun altına girdi. "Kylana biraz sonra denesek olmaz mı? Hazır değilsin bence."


- Derin ben iyiyim ve daha iyi olacağım. İlerlememiz gerekiyor zaman kaybetmek istemiyorum.


Derin Kylana'yı ayağa kaldırmaya çalışıyordu. Kylana'nın ne kadar yorgun olduğunu görebiliyordum. Biraz yukarıya doğru kalktığı zaman tekrardan yere düştü ve hemen onun yanına koştuk. Kızgın olduğunu görebiliyordum o an kendine kızgındı. Onun hissettiği duyguları tahmin etmeye çalışıyordum içinde bulunduğu durumu, yaşadıklarını, hissettiklerini. Onun için çok zor bir dönem olmalıydı herşey üst üste geliyordu ve bize yeni gelişmelere alışma zamanı verilmiyordu.


- Kaylana lütfen sakin ol biraz bu kadar öfkelenme.

- Galdor bedenim dinlemiyor beni ve bedenime çok kızgınım. Ağzını burnunu kırasım var onun.

- Canım Kylana'm bedenin sana dinlenmeni söylüyor şu anda biraz dinlendikten sonra iyi olacaksın.

- Derin çok teşekkür ederim. Zaten mecburen dinleneceğim bu arada neden bu kadar yorgunum ben? Ayağa bile kalkamıyorum.

- Kylana sen az önce sıradışı şeyler yaptın farkında mısın. Nasıl yaptığına dair hiçbir fikrim yok ama hepimizi kurtardın. Bence biraz yorulman normal.

- Ben çözdüm hepsi Galdor'un yüzünden.

- İnsaf Kylana ne yaptım ben?

- Galdor ne olur biraz zayıfla lütfen. Seni zor taşıdım ben. Hepsi senin yüzünden oldu.


Kylana konuşmayı bitirdiği zaman hepimiz gülmeye başladık. Tekrardan eski Kylana geri dönmüştü ve ona gülmek gerçekten çok yakışıyordu ve onun gülümsemesi için elimden gelen herşeyi yapabileceğimi fark ettim. Sanki hala onun kokusunu hissediyordum ve o koku beni büyülüyordu. İyi olacaktı, hepimiz iyi olacaktık, her şey iyi olacaktı. Evet içimde oldukça büyük bir umut vardı. O an hepimizin gülmeye ihtiyacı vardı ve güldük. Gülmeye devam ettik.


Hepimiz yere oturmuştuk. Hepimiz Kylana ile aynı durumdaydık ve o kendini iyi hissettiği zaman hepimiz ayağa kalkıp devam edecektik. Sonrasında neler olacağını bilmiyorduk ama bu umurumuzda bile değildi. Sadece Derin'de bir farklılık hissediyordum. Sanki bir şey biliyor ve bana söylemiyor gibiydi. Yüzündeki o hınzır gülümseme kaçamak bakışları, benimle göz göze gelmekten kaçınması bir şeyler sakladığının göstergesiydi. Şu anda o konuyu açmak istemedim zamanı geldiği zaman bana herşeyi anlatacaktı.


0/Post a Comment/Comments