Galdor büyük bjr şaşkınlık ve pişmanlık içindeydi. Bir an kendini kaybetmişti ve içinde büyük bir kendini sorgulama vardı.
- Galdor iyi misin?
- Bilmiyorum Lucian, bir an kendimi kaybettim sanki.
- Galdor çok zor zamanlardan geçiyoruz demek ki çok fazla şeyi içine atmışsın.
- Beni çok korkuttun komutan Galdor.
- Özür dilerim Derin, hepinizden özür dilerim. Niye böyle oldum ki ben.
- Hepimiz bazen kendimizi kaybederiz Galdor olan tekrar normale dönebilmek. Çok zor zamanlardan geçiyoruz bunları hissetmen çok normal.
- Kendimi çok kötü hissediyorum Kylana.
- Yaaa ponçik komutan sen böyle hissetme kıyamam sana.
- Sanırım hepimizin bu yolculukta öğreneceği şeyler olacak. Şimdi ne yapıyoruz Galdor.
- Hiçbir fikrim yok şu dallamaların aralarından birisini alalım ve yola çıkalım. Burada durmak güvenli değil bence.
- Gidelim ama şapkalı adam geri geleceğini söylemişti.
- Evet dedi ama burada kalmak hiç mantıklı değil. Şansımız varsa onunla yolda karşılaşırız.
- Ben Galdor'a katılıyorum. Şapkalıyı görmezsek bile kendi yolumuzu çizebiliriz. Burada kalmak hiç mantıklı değil.
Bir tane siyah renkli cipin yanına gittiler. Aracın kapıları açıktı ve Galdor "Önce kontrol etmemiz gerekiyor tuzak olabilir" dedi ve eğilip aracın alt tarafına baktık bomba var mı diye. Ancak bomba olmadığını anladığımız zaman cipe bindik. Galdor şoför koltuğuna geçti ben ise yanına oturdum. Kylana ve Derin ise arkaya geçti. Oldukça yeni bir araçtı ve arabayı Galdor cipi çalıştırdı ve yola çıktık.
- Hepiniz etrafi iyice araştırın ne olup bittiğine dair ip uçları bulabiliriz.
- Emredersiniz komutan Galdor.
Ben torpidoyu incelemeye başladığım sırada Derin ve Kylana kapılardaki cepleri araştırmaya başladı. Acaba şimdi nereye gidecektik ve neler öğrenecektik. Kafamın içinde çok fazla soru vardı ve herkesin benzer soruları olduğundan emindim. Kendimi iyi hissediyordum aslında ben kollarımda hala bandajlar olsa da bandajlar kırmızı renge dönüşse de iyiydim ve bu kadar iyi hissetmek düşündürüyordu beni.
- Galdor bir harita buldum nereyi gösteriyor acaba.
- Ver bakayım Lucian başka ne var orada?
- Bir harita daha var burada. Sanırım farklı bir yeri gösteriyor.
- Haritalarda bir yazı var mı Lucian?
- Bilmiyorum Galdor başka bir dilde yazılar var. Derin sen bu lisanı biliyor musun?
Lucian haritalardan bir tanesini Derin'e uzattı ve Derin haritayı incelemeye başladı. "Ben hiç bir şey anlamadım yazılardan ama haritayı incelediğim zaman onun eski bir mağarayı işaret ettiğini düşündüm. Ver diğerine de bakayım."
Lucian diger haritayı da Derin'e uzattı ve Derin diğer haritayı incelmeye başladı. "bu harita bir depoyu gösteriyor. Buradan biraz uzak diğer yer daha yakın. Depoda ne var bilmiyorum veya o mağara gibi yerde. Mağarayı gösteren haritada daha fazla yazı var."
- Daha fazla yazının olması oranın daha önemli olduğunu gösterebilir.
- Lucian bu harika bir fikir ama daha önemliyse daha büyük bir tehlike vardır orada. Galdor sen ne düşünüyorsun.
- Düşünmüyorum ben Kylana. Düşünmek hiç işime yaramadı şimdiye kadar.
- Komutan Galdor düşünmek çok önemlidir ve o ponçik beyninin hep en iyisini düşüneceğini biliyorum.
- Teşekkür ederim Derin güzel sözlerin için.
- Belki bu iki yerde birer tuzak. Daha fazla bilgiye ihtiyacımız var bizim.
Bir an için kısa bir sessizlik oldu bu herkesin aynı anda düşündüğünün bir işaretiydi. Düşündüğümüz konu ise belliydi konuşmasak da gündem haritalardı ve karşımıza çıkabilecek zorluklardı. Cip ile yola devam ettiğimiz sırada önce Galdor'a baktım gergindi. Dikiz aynasından Kylana'ya baktığım sırada onun düşünceli olduğunu fark ettim. Derin ise hafifçe gülümsüyordu belki durumumun iyi olmasıydı bunun sebebi belki de onun aklında başka bir şey vardı. Mesela tontişi düşünüyor olabilirdi.
- Lucian iyi olmana çok sevindim ama bir daha asla kendini o duruma düşürmeyeceğine dair söz ver.
- Söz veriyorum Galdor.
- Lan bizi çok korkuttun. Bir daha sakın böyle bir şey yapma.
- Galdor çok haklı Lucian senin başına bir şey gelmiş olsaydı harap olurduk biz.
- Teşekkür ederim Kylana beni düşündüğünüz için.
- Şapşik bir daha böyle yaparsan çok fena yaparım seni. Hem bu işten kurtulup dondurma yemeye gideceğiz hep beraber sonra siz kahve içersiniz bende çay. Biliyorsunuz kahve bende çarpıntı yapıyor.
- Tamam Derin dondurma yicez hep beraber sana söz veriyorum.
Herkes bir an için içindekileri anlatmıştı ve hepsinin rahatladığını görebiliyordum. Ben ise nasıl hissettiğimi bilmiyordum. Çok fazla soru vardı ve ben genelde sorular çok fazla olunca hep kaçardım ama şimdi kaçacak bir yer bilmiyordum.
Arabayla yola devam ediyorduk ve Kavacık köprüsüne geldiğimiz sırada tekrardan haritalara baktım. Birisine gidebilmek için Beykoz'un iç taraflarına gitmemiz gerekiyordu. Diğer harita ise Şile tarafını gösteriyordu. Aslında o an için sadece ilerliyorduk. Nereye gideceğimiz belli değildi.
Viyadükten tekrardan geriye döndük ve Galdor hangi haritayı takip etmemiz konusunda oylama yapalım önerisini sundu ve sonuç 2'ye 2'ydi. Galiba biz hep olduğumuz yerde dönecektik.
Derin ve Kylana kazananı belirlemek için taş kağıt makas oynamaya karar verdi. Kylana oyunun kurallarını Derin'e anlattığı sırada bize doğru yaklaşan bir motor sesini duyduk. Ses yanımıza yaklaştığı zaman aracın içindekinin şapkalı adam olduğunu gördük ve yavaşlayıp aracı yolun kenarına çektik. Şapkalı adam'da biraz ileriden dönerek yanımıza park etti.
- Şapkalı bizimle oyun mu oynuyorsun sen? Dalgamı geçiyorsun yoksa?
- Galdor ben oyun oynamıyorum. Siz neden aynı yerde değilsiniz?
- Çünkü Lucian yaralı bir şekilde yatarken oraya saldırı oldu. En az 30 kişi saldırdı bize Lucian kendine gelince bize katıldı vr onları atlattık.
- Bunu duyduğuma çok üzüldüm işte bu takip edildiğinizi gösterir.
- Telefon bile çalışmıyor bizi nasıl takip edecekler?
- Demek ki uydular hala çalışıyor ve onlarda uydu telefonu var.
- Harika o zaman şapkalı adam. Sana çok önemli bir soru iki tane harita bulduk birisinde bir mağara var diğerinde bir depo.
- Hmm.. Bu konuda hiçbir fikrim yok şu an sadece sesli düşünüyorum. Mağaranın içinde sizi geçmişe götürecek bir şeyler olabilir. Depo ise onlar için önemli bir yer olabilir belki orada birisini esir tutuyorlardır.
- Sence önce hangisine gitmeliyiz şapkalı?
- Gerçeği söylüyorum ben hangisi olacağını bilmiyorum. İkisi de farklı bkr yolculuk olacak sizin için ve kararı siz vermeniz gerek. Benim sadece bir kılavuz olduğumu düşünün.
- Bütün bunlar neden oluyor peki neden bu haldeyiz?
- Kylana bir çok sebebi olabilir hala tam olarak bilmiyorum ama öğrenmek için her şeyi yapıyorum şu anda. Devlet üstü güçler, tek dünya devleti kurma planı, insanları köeleştirmek bunlardan bir kaçı.
- Şapkalı neden Derin'in peşindeler? Onu zor kurtardık.
- Cevap çok basit değil mi Lucian? Derin çok özel onun kodları onu özel kılıyor ve düşman bu yüzden onu ele geçirmek istiyor. Kendini çok belli ettin her yere Derin'i götürdün.
- Ben hiçbir şey yapmadım ki sadece biraz dolaştık.
- Lucian sen bir şey yapmadın belki ama onların her yerde casusu var. Bu çok büyük bir oyun hayal edebileceğinizden bile daha büyük.
Şapkalı adam cümlesini bitirdiği zaman hepimiz şaşırmıştık. Galdor yumrukları sıkıyordu. Kylana ise silahını tutuyor ve herhangi bir duruma karşı hazırlıklı oluyordu. Derin ise hafifçe gülümsüyordu ve ben ne hissettiğimi bilmiyordum.
Kısa süren sensizliğin ardından hepimiz aynı anda "Mağaraya gidiyoruz" dedi. Bakalım geçmişimizde bizi neler bekliyordu.