Kötü adamın açtığı kapıdan geçtik. Garip bir duygu kapılardan geçmek doğrusu bir an çekildiğimi hissediyorum. Bir an kadar sürüyor ve sonra fırlatıldığımı hissediyorum. Garip bir duygu ama romanlar arasında o kadar çok yolculuk yaptıktan sonra alışıyor insan. Gerçekçi olmak gerekirse insan her şeye alışıyor.
Kapının diger tarafına geçtiğim zaman kötü adam siyah takım elbisesi ile yanımda duruyordu. Yüzünde yarım bir gülümseme vardı.
- Sonunda başbaşa kaldık Lucian. Bu anı o kadar çok bekledim ki ben anlatamam sana.
- Eğer bu anı çok belediysen yazık olmuş. Hayatta benden daha çok beklemen gerekenler olması lazım.
- Bekleyen kimse yok. Sana bir gerçeği söyleyeyim mi kimse gerçekten seni beklemez. Herkesin bir çıkarı vardır senden.
- Buraya gevezelik yapmak için geldiğimizi hiç sanmıyorum. Çıkar ilişkilerinden bahsetmen garip doğrusu benden çıkarın ne senin?
- Lucian sen iyi bir adamsın. Hayatın boyunca hep yanlış yapsan da hala iyisin. Senin bana katılman için çok uğraştım ama sen hep arkadaşlarını tercih ettin ve heo kaybettin.
- Neden sana katılacağım ben? Seni takip eden kim varsa hepsini yarı yolda bıraktın. Sen sadece acı verirsin. Seni neden takip edecektim ben?
- Birlikte her şeyi ele geçirebilirdik biz. Düşünsene kitap dünyasından çıktığımızı ve gerçekliği ele geçirdiğimiz. Beraber bunu yapabilirdik. Çok kolay olurdu.
- Çok komiksin biliyor musun? Gerçekten bahsediyorsun ama sen bile gerçek değilsin. Başkalarına çektirdiğin acılar seni gerçek yapmaz. Sen sadece kötü bir kabussun ve hala gerçek dünyadan bahsediyorsun.
- Sende konuşmayı öğrenmişsin görüyorum. Bu kadarlık sohbet yeterli bence.
Kurduğum cümlelere hazırlıklı değildi bunun farkındayım. Konuşurken cümleleriyle beni güçsüz bırakmak istiyordu ve savunmamı indirmek ama onu cok iyi tanıyordum. İkimizde saldırı pozisyonuna geçtik. Garip bir biçimde onu çok iyi tanıyordum. Bir adım geriye attı ve saldırı pozisyonuna geçti. Daha sonra ileriye doğru hafifçe sıçradı ve kılıcını ileriye doğru sapladı.
Bu hareketi bekliyordum ondan kılıcımla onun kılıcının yönünü hafifçe değiştirdim. Metallerin birbirine çarpma sesi etrafta yankılandı bir süre. Gök gürültüsüne benzer bir ses duyuldu. O hamlesi yarım kalınca olduğu yerde dönerek kılıcını savurdu bu esnada hafifçe geriye doğru zıpladı.
Bu sefer kılıcımı onun silahının altina soktum ve yukarıya kaldırdım. Kılıcı başımın hemen üstünden geçti ve gülümseyerek "Bir şeyler öğrenmişsin Lucian." dedi amacı beni küçümsemek ve moralimi bozmaktı ama onun numaralarını biliyordum artık.
- İnsan düşe düşe ayakta kalmayı öğrenir derler. Bende öğrendim iyi bir öğretmensin.
- Teşekkür ederim Lucian çok iyi birisin sen. İnsan öğrenmesinin tek bir yolu vardır ve o yolda güçtür.
Birbirimizi tartıyorduk, neler yapabileceğimizi öğrenmeye çalışıyorduk. Bizim savaşımızda sözler de bir kılıçtı ve bunun farkındaydım. Sağ elimle kılıcımı savururken sol elimde kısa kılıcımı tutuyordum. O kılıcımı karşıladığı zaman kısa kılıcımla ona doğru bir saplama hamlesi yaptım. O ise yana doğru çekilerek kurtardı kendini.
O her ne kadar saldırı sırasının kendisinde olduğunu düşünse de onu şaşırtmak istedim ve önce kısa kılıcımla koluna saldırdım. O hamlemi karşılayınca bu sefer kılıcımı başı hizasında geniş bir daire biçiminde savurdum. O bu hamleden eğilerek kurtulsa da kısa kılıcımla aşağıya doğru bir hamle yaptım ve takım elbisesine ufak bir kesik attım.
- Beni şaşırtıyorsun Lucian ama bu takım kaç para haberin var mı?
- O kadar değerli olduğunu bilseydim daha büyük bir kesik atardım. Elbiselere bu kadar değer verdiğini bilmiyordum. Demek ki senin hayatında bir kaç parça bezden daha değerli hiçbir şey yok.
- Biliyor musun birkaç parça bez bütün insanlardan daha değerli. İnsanlar o birkaç parça bez için her şeyi yapabilir. İnsanlar iyi taklidi yapan kötülerdir ve onların en başında sen varsın.
- Kişi dünyaya nasıl bakarsa öyle görürmüş. Sen ne görmek istiyorsan onu görürsün. Emin ol sen bu evrendeki en büyük kötüsün.
- Çok teşekkür ederim Lucian sözlerin beni çok gururlandırdı. Senin bu hikayedeki rolün ne? Hep kaybeden olabilir ne dersin?
- Kaybetmek bazen kazanmaktır. Her kaybediş bir kazanımı doğurur. Sen hiç kaybetmediğine göre hiç kazanamadın.
Artık ikimizde daha sert bakıyorduk. Silahlarımızı daha sıkı tutuyorduk ve saldırılarımız çok daha sertti. İkimizde silahlarla ve kelimelerle saldırmaya devam ediyorduk ve o an kelimelerin daha çok can yakabileceğini anladım.