Melvenia, Naserious'un ona uzattığı suyu hızlıca içti ve daha sonra teşekkür ettiğini söyledi. "Kendimi faha iyi hissediyorum" dedikten sonra hızlı bir şekilde ayağa kalkmayı denese de dengesini kaybetti ve Naserious'a doğru düştü. Şanslıydı ki Naserious Melvenia'yı havada yakaladı ve ona sarılarak düşmesini engelledi.
- Daha iyi hissediyorsun bu belli ama lütfen ani hareketler yapma. Henüz tam olarak hazır değilsin.
- Bir an kendimi hazır hissetmiştim. Bu lanet yerden bir an önce çıkmak istiyorum. Etrafa her baktığım zaman kötü şeyler hatırlıyorum.
- Merak etme yakında çıkacağız buradan. Neler hatırlıyorsun?
- Parça parça görüntüler geliyor aklıma ve hepsinde o kötü gülümsemeli adam var. Hatırlamak istemiyorum ama aklımdan çıkmıyor.
- Çok zor şeyler yaşadın ama artık hepsi bitti yanında biz varız. Sana zarar vermelerine izin vermeyeceğiz.
- Çok teşekkür ederim Kylana. Siz harika arkadaşlarsınız. Sizi tam olarak hatırlayamıyorum, beraber geçirdiğimiz zamanları da. Size güvenebileceğimi hatırlıyorum sadece.
- Tabi ki bize güveneceksin. Senin kılına zarar veren olursa onu doğduğuna pişman eder, ağzını burnunu kırarım.
- Biraz seni hatırlıyorum Galdor bir keresinde birilerini dövmüştün biranı dökmüşlerdi galiba. Bana çok iyi geldiniz.
- Melvenia benim bazı kırmızı çizgilerim vardır. İlki arkadaşlarımdır ve elbette ikincisi biram.
- Güzel hafızan ufak ufak geri geliyor. Bu sevindirici bir gelişme. Şimdi yaralarınla ilgilenelim.
Naserious, Melvenia'yı Kylana'nın yanına oturttu ve asasını tekrardan havaya kaldırdı ve bazı büyü sözleri söylemeye başladı. Asadan mavi renkli bir duman çıktı ve Melvenia'nın etrafında dönmeye başladı. Kylana bir parça geri çekildi ve duman Melvenia'ya yaklaşarak dönmeye devam etti. Duman Melvenia'ya değdiği zaman Melvenia hafif bir biçimde parlamaya başladı.
- Teşekkür ederim Naserious. Çok daha iyi hissediyorum şimdi.
- Dur hemen hareket etme. Kylana sen bir elini tut ben ise diğerini yavaşça ayağa kalkmayı dene.
Melvenia yavasca ayağa kalkarken bir anda bedeninizi titretecek kadar soğuk bir rüzgar esti. Biz ne olduğunu anlamaya çalışırken rüzgardan daha soğuk, dondurucu bir ses duyduk "Ne kadar da duygusal gözlerim doldu resmen." Ses konuşmaya başladığı zaman ise Melvenia acı dolu bir çığlık attı "kötü gülümsemeli adam"
Sonunda gelmişti ve hepimiz silahlarımızı çekip saldırı pozisyonuna geçtik. "Hala ne yüzle karşımıza çıkıyorsun bize çektirdiğin bunca acı yetmedi mi sana?" diye bağırdım ve kılıcımı ona doğru uzattım.