Bir anda hepimiz Melvenia'nın yanına koşmuştuk. İki bileğinden ve ayaklarından bağlanmıştı. Dizlerinin üzerine çökmüş ve bize doğru bakıyordu. Gözlerinin zorlukla açabildiği belliydi. Yüzünde, kollarında ve boynunda kurumuş kanlar vardı. O an hiçbir şey söylemese de konuşabildiği için çok mutluydum. Galdor'a döndüm ve "Anahtarlar buralarda bir yerde olmalı gel onu arayalım. Naserious sende Melvenia ile ilgilen biraz." dedim ve koşarak dışarıya çıktık.
Galdor "Kesin o komutan bozuntusunda olmalı anahtar." dedi ve adamın cesedine doğru koştuk. Yanına geldiğimiz zaman nefes almıyordu ve ikimiz birden ceplerini araştırmaya başladık. Anahtarı bulmamız fazla uzun sürmedi ve bulduğumuz zaman Melvenia'nın yanına döndük.
Odaya girdiğimiz zaman Naserious Melvenia'ya yeşil renkli bir sıvı içiriyordu. Hiçbir şey söylemeden Melvenia'nın eklem yerlerindeki kelepçeleri çözdük ve Melvenia kendini Naserious'un kucağına bıraktı.
- Durumu çok kötü değil ama hafızasının bir kısmını kaybetmiş gibi gözüküyor.
- Şerefsiz herifler hem fiziksel hemde psikolojik iskence yapmış olmalı. En azından bizi tanıdığını söyledi Naserious.
- Ona verdiğim iksir birazdan etkisini göstermeye başlar. Sonrasında kendini biraz daha toplaması için iyileştirme büyüsü yapacağım.
Melvenia kafasını hafifçe yukarıya kaldırdı. Önce Naserious'a sonra da baktı ve hafifçe gülümsedi. "Sizi tanıyorum, Naserious, Galdor, Kylana ve Lucian ama sizi nasıl tanıdığımı hatırlamıyorum sanki zihnimin büyük bölümü alınmış gibi. Çok hissediyorum."
- Merak etme Melvenia iyileşeceksin en kısa zamanda. Birazdan kendini daha iyi hissedeceksin. Şimdi sakin ol sana kimsenin zarar vermesine izin vermeyiz.
- Çok teşekkür ederim Naserious biraz daha iyi hissediyorum kendimi. Ben sizi nereden tanıyorum.
- Melvenia biz seninle beraber büyüdük evlerimiz birbirine çok yakındı ve hep birlikteydik.
Ona geçmişte yaşananlar hakkında bir şey söyleyemezdim. Hele Naserious'un ona nasıl baktığını gördüğüm zaman bu kadar kör olduğum için kendime çok kızdım. En başından beri ona aşıktı ve ben sadece kendimi düşündüğüm için göremedim. Neden bu konuda hiçbir şey söylemediğini de çok iyi anlıyordum ve ona dediğim gibi her zaman, her konuda onu destekleyecektim.
Kylana Melvenia'nın yanına gitti ve onu tuttu. Bunu Naserious'a büyü yapma fırsatı vermek için yapmıştı ve Naserious asasını havaya kaldırarak bazı sözler mırıldandı. Asasından açık yeşil bir duman çıktı ve Melvenia'nın nefesi ile birlikte onun ciğerlerine doldu. Hemen anında solmuş teni eski rengine dönmeye başladı. Birkaç an sonra artık daha iyi görünüyordu.
- Daha iyi misin Melvenia?
- Çok daha iyiyim Naserious. Neden geçmişi hatırlamıyorum?
- Bilmiyorum ama hatırlayacaksın. Burada sana neler yaptıklarını hatırlıyor musun?
- Sadece çok fazla acı çektiğimi hatırlıyorum. Acı bitmiyordu sanki, iskence yaptıklarını hatırlıyorum. Bir tane de kötü gülüşlü adam vardı. Ondan nefret ediyordum.
- Merak etme Melvenia hepsi öldü. Şimdi bizimle birliktesin ve bir daha asla yalnız Kalmayacaksın.
- Teşekkür ederim Kylana, hepinize çok teşekkür ederim. Burada olmanız bana iyi hissettiriyor ve size güvenebileceğime eminim.
Galdor ve ben de onun yanına çömeldik Naserious ise büyü yapmaya devam ediyordu. Olanların hepsinin benim suçum olduğunu düşünüyordum bir taraftan. En başında Melvenia'ya karşı daha uzak dursaydım bunların hiçbirisi olmayacaktı. O ve Naserious mutlu bir ilişki içinde olabilirdi aynı şekilde ben ve Kylana'da. Hepsi benim suçumu belki de kötü adam yüzünden bunları yaşamıştık biz.
Naserious başka bir büyü yapıyordu ve Kylana, Melvenia'nın iki elini birden sevgiyle tutuyordu. "Biz seninle çok güzel zamanlar geçirdik. Çok iyi arkadaştık hepimiz. Hatırlıyorum da neredeyse her gece sohbet ederdik seninle."
- Hiçbirini hatırlamıyorum ama biliyor musun kendimi çok daha iyi hissediyorum. Teşekkür ederim sizlere.
- Elbette senin yanında olacağız arkadaş arkadaşa bu yüzden teşekkür etmemeli Melvenia. Kendini toparlada yine güzel günlerimiz olsun.
- Galdor senin sesin hep iyi hissetmemi sağlıyor muydu benim. İyi ki yanımdasınız.
Onlar kendi aralarında konuşurken Naserious'un yanına gittim ve "Bu kadar kör olduğum için çok üzgünüm kardeşim. Sen benim için onca şey yaparken ben kendimden başkasını düşünmedim. Çok bencil birisiyim ben."
- Lucian ben sadece mutlu olmanızı istedim. Ben önemli değildim hem sen duygularını kaybetmiştin. Belki de daha öncesinde de büyülenmiştin. Geçmiş yaşandı ve bitti sana hep anlatmaya çalıştım ama hiç dinlemedin. Bem bile geçmişi değiştiremiyorum.
- Sen harika bir arkadaşsın emin ol bundan sonra asla aramıza girmeyeceğim ve her zaman senin yanında olacağım. Her kararında arkandayım kardeşim.
- Hadi çok konuşma şu anda ağlamak istemiyorum. Melvenia'nın yanına gidelim yardımımıza ihtiyacı olabilir.
Naserious'la birlikte Melvenia'ya doğru ilerledik. Onun tekrardan gülümsediğini görmek beni çok mutlu etmişti. Naserious matarasını çıkarıp Melvenia'ya uzattı "biraz su iç, iyi gelecektir sana."