Geleceğin hatıraları 89. Bölüm

 


Merdivenlerin alt kısmına indiğimiz zaman Kylana'yı 3 kişi ike savaşırken gördük. Galdor tam bu anda baltasını ileriye doğru fırlattı ve bende kısa kılıçlarımı ileriye doğru fırlattım. Amacımız zarar vermek değildi sadece dikkat dağıtmak ve Kylana'nın etrafındaki tehlikeyi azaltmak istiyorduk. Galdor'un fırlattığı balta siyahlı askerlerden birisinin omuzuna saplandı ve benim fırlattığım hançere başka bir askerin sol gövdesine saplandı. Bu esnada Kylana hançerini saldırdığı askerin boğazına sapladı.


Birkaç an sonra Galdor yumruklarıyla baltasını sapladığı adama saldırdı. Ben ise kılıcımı geniş bir yay çizerek salladım. Amacım rakibin dengesini bozup Kylana'ya saldırması için bir fırsat yaratmaktı ve öyle Kylana hançerini siyahlı askerin boğazına sapladı. Galdor ise rakibinin yüzünü dağıttıktan sonra boynunu çevirerek kırdı ve cansız bedeni yere düşerken baltasını aldı. 


Çıkan gürültü 4 tane daha askeri bize çekti. Plandığımız sessizlik artık bozulmuştu ve bizde savunma pozisyonuna geçtik. İlk hamleyi rakibimiz yapması bizim için önemliydi. Bize saldıran askerin hamlesini kılıcımla engelledim ve Galdor baltasını yana doğru savurarak aynı askerin karnını ikiye ayırdı. 


Kylana ise ortadan kayboldu ve askerlerin arkasında belirdi. Hançerlerini önce bir askerin boynuna sapladı ve ardından olduğu yerde dönerek diğer askere sapladı. Bu esnada bana öyle bir baktı ki ona bir daha aşık oldum ve kılıcımı ileriye doğru sapladım. Kılıcım siyahlı askerin göğüs kafesini yararak ilerledi. Kalbinin son atımlarını kılıcımda hissettim. Gözleri o kadar güzeldi ki ona baktığım her an bildiğim her şeyi unutuyordum ben. 


Önümüzde uzun bir koridor vardı. Koridor biraz önümüzde sağa ve sola doğru ilerliyordu. Daha ileride bir yol ayrımı daha vardı ve daha ileride bir tane daha. O an her tarafta esirlerin tutulduğu odalar olduğunu düşündüm ve sol tarafı işaret ettim. 


- Daha ısınamadım bile. Niye bunlar beni hiç yormuyor? 

- Galdor bir dahaki sefere biz karışmayalım sen savaşırken kahve falan içeriz olur mu? 

- Kylana sen beni hiç tanımadın galiba savaş o kadar uzun sürmez. 

- Tabi canım bence bütün askerleri buraya toplayalım sonra Galdor'u salalım. Bizde uzaktan izleriz. 

- Kesinlikle haklısın Lucian sonra Galdor'a 3 saniyeden daha fazla dayanana ödül verelim. 

- Siz ne kadar konuşmayı seven insanlarsınız böyle. Hadi şu işi bitirelim sonra bolca sohbet ederiz. 


Galdor'un bu halini çok seviyordum. Onunla uğraşmayı da çok seviyorum bu bir gerçek. Konuşmayı bitirdikten sonra 4 tane zindanla karşılaştık ve hepsi boştu. Biz boş odaları incelerken arkamızdan ayak seslerinin geldiğini duyduk. Birkaç an sonra Galdor baltasını savurdu, ben kılıcımla bir hamle yaptım. Daha sonra Galdor baltasını dikey bir biçimde savurdu ve hızlı iki hamle yaptım. İki asker kanlar içinde yere düştü. 


Sol tarafta hiçbir şey bulamayınca sag tarafa gitmeye karsr verdik ve sağ tarafta terk edilmiş 6 oda vardı. 


- Sadece Melvenia'yı hapsetmek için bu kadar büyük bir zindan kullanmış olamazlar. 

- Ayrıca bir kişiyi zindanda tutmak için bunca asker. Galdor bunlar Melvenia'dan gerçekten korkuyor galiba. 

- Onlara korkunun ne demek olduğunu ben öğreteceğim Lucian. 

- Tabi Galdor'a dayanabilirlerse öğretir. 

- Gerçekten çok komik Naserious. 

- Bence bir tanesini öldürmeyelim Galdor en azından Melvenia'nın nerede olduğunu sorarız ona. 

- Kylana niye hep zor şeyler istiyorsun benden. Tamam bir askeri yarım öldürürüm olur mu? 

- Bize doğru koşan şu askerlerin en arkasındakini sag bırakalım. Kylana bu iş sende biraz yaralasan yeterli. 


Bize doğru 6 tane asker koşuyordu. Koridorun dar olmasından dolayı ikişer kişi anca yan yana yürüyordu. Havadaki kah kokusu ortamın o eski rutubetli kokusunu bastırmaya başlamıştı. Galdor onun üstüne atlamaya çalışan siyahlı askere baltasıyla engel oldu ve geriye doğru fırlattı. Siyahlı askerler dengesini kaybedince ben öndeki askerin karnının derinliklerine kılıcımı sapladım. Kılıcımın ucunun arkasındaki askerin bedenine girdiğini hissettim ve kılıcı hızlı bir biçimde geri çektim.


- Ben çok sıkıldım ama

- Sende bir şeyler yap Naserious.

- Galdor'u izlemek daha eğlenceli Lucian. 


Naserious ellerini biraz hareket ettirdi ve sessiz birkaç sözcük mırıldandı. Daha sonra asasını havaya kaldırdı. Mavi renkli oklar bizim hemen yanımızdan geçerek öndeki askerlere saplandı. Mavi oklar o kadar yakınımızdan geçti ki oklarını ısısını hissettim. Okların çarptığı askerler ise çığlık atmaya başladı. Sonra Galdor ile birlikte iki askerin cansız bir şekilde yere düşmesini sağladık.


Bu esnada kalan iki askerin korkudan titrediğini gördük. Onlar için bir anlığına üzüldüm. Kylana ile göz göze geldik. Gözleri çok güzeldi belki de onun gözlerinden bir kere öpsem dünya yemyeşil olabilirdi. Kylana ortadan kayboldu ve birkaç an sonra iki askerin arkasında belirdi. Birinin koluna vurarak silahını yere düşürmesini sağladı ve yere doğru itti. Daha sonra hançerini yanındaki askere sapladı. "Beyler bu pek yarı ölü sayılmaz ama onu konusturabilirsiniz bence."


- Lucian bunu bana bırak. Sen sakın hareket edeyim deme yoksa ölümün gerçekten çok acılı olur.


Galdor yerde yatan askerin yanına gitti ve eğilerek onun sırt üstü bir şekilde uzamasını sağladı. Daha sonra baltasını siyahlı askerin sağ bileğine indirdi ve askerin sağ eli koptu ve oradan kan akmaya başladı. "Konuş çabuk Melvenia nerede?


Galdor'un ikinci hamlesi sağ bileğinin biraz üstündeydi "eğer konuşmazsan seni lime lime doğrayabililirim." dedi ancak siyahlı asker hala konuşmuyordu. Galdor üçüncü kez baltasını indirecekken "Dur." diye bağırdım. "Galdor adamın dili yok konuşamaz."


Gerçekten de adamın dili kesilmişti. Ne biçim bir yere gelmiştik biz. Naserious ve Kylana ile bile birlikte ölü askerlere baktığımızda hepsinin dilinin kesilmiş olduğunu gördük. "Galdor bunların dilini kesmişler hep. Burada başka bir şeyler var."


Galdor "Bunu da gördüm ya bir insan neden askerlerinin dilini keser? Bize işaret et Melvenia nerede? Yoksa me olacağını çok iyi biliyorsun."dediği sırada asker diğer eliyle ileriyi işaret etti ve sonra aşağıyı. Galdor ise baltasını bir kere daha aşağıya indirdi. Askerin kafası bedeninden ayrıldığı sırada biz yürümeye devam ettik.

0/Post a Comment/Comments