Naserious'un aklından binlerce soru geçse bile hiçbirini Lucian'a sormadı. Gördüğü rüyanın bir tuzak olma ihtimali çok yüksekti. Hatta yüzde 99.99 tuzaksa sadece 0,001 oranında tuzak değildi. Hep kralı kurtarmaları için pusulanın burayı işaret ettiğini sanıyordu ama amaç çok farklıydı. Lucian'ın o rüyayı görmesi için buraya gelmişlerdi. Yani Lucian'ın geçmişi ile yüzleşmesi gerekiyordu. Eğer Lucian birazcık düşünseydi bu sonuca ulaşabilirdi ama o genelde düşünmezdi.
Her ne kadar bu işin içinde bir tuzak olsa da tuzak planın bir parçasıydı elbette bu tuzağa yakalanma ihtimalleri vardı ama önemi yoktu bunun. Kimin yazdığı belli olmayan saçma bir romanın içinde gibi hissediyordu ve içinden çok sağlam bir küfürü serbest bıraktı. Bunları bir süre boyunca ona söylemeyecekti elbette ve bu işler bittiği zaman Galdor ile birlikte onu bir temiz pataklayacaktı.
Lucian elini yüzünü yıkayıp geri geldiği zaman Naserious konuştu.
- Lucian bu rüyadan kimseye bahsetmeni istemiyorum. Zaten zor bir dönemden geçiyoruz ve şu anda bunu söylemek herşeyi karıştırabilir. Bu yüzden sessiz olmanı istiyorum ne kadar başarılı olursun bilemem tabi.
- Kalbimi kırıyorsun Naserious elbette sessiz olacağım. Zaten bende düşünmüştüm bunu bence en iyisi sessizlik.
- Tabi biraz düşününce Kylana'nın ağzını burnunu kıracağını fark ettin ve şimdi sessiz kalmak istiyorsun.
- Aklıma bile gelmedi benim ama şimdi düşününce kesin dediğini yapar.
- Birde korkusuzum diye ortalıkta dolaşıyorsun. Sen korkağın tekisin Lucian ve en çok kendinden korkuyorsun.
- Haklısın Naserious beni, benden daha iyi tanıyorsun.
- Ben bu yola çıktığım zaman senin yanında kalacağıma söz vermiştim. Lanet olsun o güne ki bir salağın peşine takıldım.
- İyi niyetli bir salağım ama.
- sözümü falan dinlemeyip ağzını burnunu kıracağım senin sadece neden yapmıyorum biliyor musun bu hikayenin nasıl biteceğini öğrenmeliyim ben.
- Teşekkür ederim Naserious sen benim en iyi dostumsun.
- Eger aramızdan birinin başına bir şey gelirse ağzın ve burnunu cok baska bir tarafına monte edeceğim. Şimdi öncelikli hedefimiz kralı kurtarmak ve kaleyi geri almak.
- Kesinlikle biricik en sevdiğim dostum benim.
- Sus lan yalakalık yapma hala kızgınım sana. Bir şekilde ölmemeni garantiye almam gerekiyor en azindan benden başka birinin seni öldürmesine izin veremem.
- Hadi kalk alt kata inelim bizimkilerde gelir birazdan onlarla kahvaltı yaparız. Sonra yapacak çok işimiz var. Sen sakın plan falan düşüneyim deme yerdeki taşa bile senden daha güveniyorum. Hayır madem Melvenia'yı hala seviyorsun neden Kylana ile yakınlaştın? Madem bunu ayırt edemeyecek kadar salaksın bana sakın sevgiden aşktan bahsetme sen hiçbir sey bilmiyorsun.
- Haklısın Naserious, benim kesinlikle sağlam bir dayak yemeye ihtiyacım var.
- Bak hala konuşuyor, yürü çabuk.
Lucian önde Naserious arkasında Merdivenlerden inmeye başladılar. Aşağıya indileri zaman orada sadece Barya'yı gördüler. Tek basina oturuyordu masada yüzünde düşünceli bir ifade vardı.
- Günaydın Barya, erkencisin bugün.
- Evet, uyku tutmadı beni bir de Galdor biraz yüksek sesli horluyordu.
- Şimdi neden kimsenin onunla kalmak istemediğini anlamışsındır.
- Eğer onu bu kadar sevmesem kararımı tekrar düşünürdüm.
- Galdor iyi çocuktur o da seni seviyor merak etme.
- Gerçekten mi? Bunu duymak cok mutlu etti beni.
- Elbette Barya. Galdor'u cok yzyn zamandır tanırım ve kimseye sana baktığı gibi bakmadı.
- İnanılmaz mutku oldum, gezegenin yok yok evrenin en mutlu insanı ben olabilirim.
- Galdor biraz içine kapanıktır sevgisini nasıl ifade edeceğini bilmez pek. Zamanla öğrenecektir ama
- Teşekkür ederim Lucian onu beklerim ben zamanın sonuna kadar beklerim. Zamanın sonu biraz fazla oldu ama onu çok beklerim ben.
- O kadar beklemene gerek olmayacak merak etme ve sizin düğünümüzü ben yapacağım.
- Çok teşekkür ederim Naserious siz harika dostlarsınız.