Geleceğin hatıraları 57. Bölüm yeni roman

 


Pusula kuzeyi göstermeye devam ediyordu. Ben bir taraftan Kylana'yı düşünüyorum, bir taraftan Barya'yı ve başımıza açabileceği belaları düşünüyorum, bir diğer taraftan da bu yolculuğun nasıl biteceğini düşünüyorum ve sevdiğim insanları kaybetmeye dair bir korku kaplıyor içimi. Nedense o saçma handa o sesi duyduğum zamandan beri Melvenia'yı düşünüyorum. Bunların bir anlamı olmalı yoksa boşu boşuna yaşıyoruz.


Şu kısa hayatımda bir şeyi öğrendim ben insan istediği kadar düşünürse düşünsün beyni patlamıyormuş. Beynimin düşünmekten patlayacağını düşündüğüm oldu evet ama bu çok şiirsel bir düşünce eminim ki bir şiire çok yakışırdı düşünsene sevmekten kalbinin patladığını. Ben kimseyi bu kadar sevmedim doğrudur ben kendimi bile bu kadar sevmiyorum.


Yine çok konuştum kimse de beni susturuyor eğer beni susturmazsan sonsuza kadar konuşurum ben. Yolculuğa devam ediyoruz biz Galdor ve onun yapışık ikizi Barya önden ilerliyor. Onların hemen arkalarında Melvenia ve ben ve en arkamızda ise Naserious var. Melvenia hala çok güzel hala çok guzel bakıyor bana. Onu seviyor muyum bilmiyorum veya ona aşık mıyım hiçbir fikrim yok. Bildiğim tek şey onun saçının teli kırılmasın doye bu gezegeni yakarım ben. Bunun adı sevgi mi bilmiyorum belki de isimlerin hiçbir önemi yoktur.


Beynimin patlamasına yaklaştım sanırım biraz sakinleşmem lazım. Nedense içimde bazı şeylerin yanlış gittiğini söyleyen bir ses var ve o ses bana yanlış giden şeyin ne olduğunu söylemiyor. Küçük bir dereden geçerken Galdor ayakları ıslanmasın diye Barya'yı kucağına alıyor. Ne kadar da muhteşem bir davranış böyle, Galdor'un ne kadar romantik birisi olduğunu anlıyorum. Kylana derenin diger tarafına ışınlanıyor Naserious ise bir uçma büyüsü yapıyor ve bizde dereye girmeden kendimizi karşı kıyıda buluyoruz. 


- Barya sen silah kullanmayı biliyor musun? Bilirsen işimize çok yararsın. 

- evet kahramanım kılıç kullanmayı biliyorum biraz ben çocukken kralımızın ordusunda öğrenmiştim. 

- İşte bunu çok sevdim bende fazladan bir tane balta var onu sana vereyim. 

- Kahramanım ben senin baltanı nasıl kullanayım ben onu havaya bile kaldıramam. Hem şimdilik gerek yok yanımda sen varsın. 

- Tamam ilk fırsatta sana bir silah bulalım kılıç mı istersin ok mu? 

- İkisini de kullanabilirim kahramanım. 

- Barya sana bir soru sormak istiyorum seni ilk gördüğümüz zamandan beni sormsk istiyordum. Sende bir enerji var benim alışık olmadığım bir enerji bu. 

- Naserious, ben bazı şeyler yapabiliyorum nasıl olduğunu bilmiyorum ama sadece yapıyorum. Ateşi veya rüzgarı kontrol edebiliyorum. Su ve toprağı da biraz sanırım annemde de benzer yetenekler vardı ama ben hiç onu kullanırken görmedim. 

- Şimdi taşlar yerine oturdu yeteneklerini kullanma konusunda çok gelişmediğin için tam olarak anlayamadım ben. Bildiğim kadarıyla sende bu doğuştan geliyor sadece onu kullandıkça, aşina oldukça yeteneklerin güçleniyor. Ben kendini geliştirmen için yardımcı olurum sana. 

- Galdor sen neden handan çıkarken birkac fıçı almadın yanına? 

- Lucian sorduğun soruya bak belki zehirlidi onlar nereden bileceğim zehirli olup olmadıklarını. 

- Galdor seni ilk kez dikkatli görüyorum acaba bu tavır değişikliğinin Barya ile alakası var mı! 

- Lucian yemin ediyorum önce senin o boş konusan çeneni kürekle kıracağım sonra düzelsin diye ters bir şekilde vurmaya devam edeceğim ve ters olan kürek olmayacak. 


Herkes tekrardan gülmeye başlıyor. Kylana sessiz bir şekilde gülerken Barya gürültülü bir şekilde kıkırdıyor. Naserious'un bazen gülmeyi unuttuğunu düşünüyorum acaba kağıda yazıp versem hatırlar mı? Bu arada konuşurken bile düşünebildiğimi fark ettim hatta savaşırken bile düşünebiliyorum. Yürümeye devam edelim en iyisi biz. 


Bir kaç saat daha yürüdükten sonra büyükçe bir meşe ağacının yanında durduk. Aslında kendimi yorgun hissetmiyordum ben ama biraz dinlenmek iyi gelirdi bize. Hiç tatil yapmadığımızı fark ettim bu esnada belki de Galdor ile birlikte deniz kenarına kesinlikle gitmemiz gerekliydi. 





0/Post a Comment/Comments