Geleceğin hatıraları 48. bölüm

 


Hepimiz büyük bir iştahla yemeğimizi yiyoruz. Hepimiz gerçekten çok açız ve isin garip tarafı en son yemeği ne zaman yediğimi hatırlamıyorum bile. Sanki yıllardır bu yolculuk devam ediyor ve biz bu sürede ne yedik ne de uyuduk.


Biz yemeğimizi yerken kapı sert bir sekikde açılıyor. Hepimiz o yöne bakıyoruz ve birkac tane iri yarı adamın içeriye girdiğini görüyoruz. İlk dikkatimi çeken şey hepsinin silahlı olması oluyor ve heosinin üstünde deri bir zırh var. Bakışlarından içlerindeki kötülüğü görebiliyorum sanki. Cok güzel giden bir masalı bozmaya çalışan kötü karakterler olduklarını düşünüyorum.


İçeriye girenlerin saçları ve sakalları darmadağın olmuş, hepsinin yüzünde derin savaş yaraları var. Bizim yanımızdan yüksek sesli kahkahalar atarak geçiyorlar ve biraz ilerideki masaya oturuyorlar. Onlar içeriye girdiği zaman herkesin yüzündeki huzursuzluğu görebiliyorum ve elimi kaldırıp Galdor'a sakin olması gerektiğini söylüyorum. En azından bir süre boyunca huzur içinde kalmak istiyoruz.


Dükkanın sahibi olan yaşlı amca onların yanına gidiyor ve kısık sesle bir seyler söylüyor. Ne dediğini anlamasak da adamların verdiği tepki herşeyi özetliyor aslında "istediğimizi yaparız sen kimsin ki bize karışıyorsun. Bize yemek gönder ve o garsonu da gönder yemek siparişini vereceğiz. Bir de bize bolca bira getir yaşlı adam."


Galdor'un öfkeden deliye döndüğünü görüyorum ve yemeği isaret edip yemeğini yemesini söylüyorum. Bir anda hepimizin öfke kat sayısı artıyor. Hepimiz harekete geçmek için bir işaret bekliyoruz. Belki olay çıkartmadan dağılırlar ve o an için en çok bunu istiyorum. Biraz dinlenmek istiyoruz sadece. Galiba biz bütün kötülükleri üstümüze çekiyoruz veya hayat gerçekten kötülerle dolu. Belki de bizim gücümüz kötülüğü durdurmaya yetmeyecek.


Garson kız onların yanına gittiği zaman adamlardan birisinin onu belinden yakalamaya çalıştığını görüyoruz. Bir digeri ise o pis ellerini kızın bedeninin üzerinde gezdiriyor. Kız ise ustaca ona uzanan ellerden kurtuluyor. Demek ki alışkın bu yaratık kılıklılarla mucadele etmeye. Galdor yerinden fırlamak icin benim bir işaretimi bekliyor ama ben olayın nereye gideceğini görmek için o işareti vermiyorum.


Garson kız masaya geliyor ve yemekleri bırakıyor. O kadar yüksek sesle gülüyorlar ki handaki herkesin rahatsız oluyor. Garson kız biraları getirmek için geri geldiği sırada adamlardan birisi onu belinden kavrıyor ve çekmeye başlıyor. Zavallı kız kurtulmak icin çırpınırken adam onu kucağına oturuyor. Tam bu anda Galdor yerinden fırlayarak baltasını ileriye dogru atıyor. Havada dönerek ilerleyen balta kızın hemen yanindan geçerek adamın kafasının tam ortasına çarpıyor. Bir anlık bir sessizliğin ardından hepimiz ayağa kalkıyoruz ve silahlarımızı çekiyoruz. İnsanlıktan nasibini alamamış kaba insanlara hiç tahammülümüz olmadığını söylemiş miydim?


Kız korkudan gözleri fal taşı gibi açılmış bir şekilde kafasına balta saplanan adama baktığı sırada kylana oraya doğru birkaç tane hançer fırlatıyor ve biz koşmaya başlıyoruz. O adamların lideri olduğunu düşündüğüm kişi yüksek sesle bağırıyor "Hepsini öldürün."


Naserious bir büyü yapma hazırlığında olduğu sürede ben ve Galdor hızlı adımlarla adamların masasının yanına gidiyoruz. Galdor güçlü yumruğu ile birisinin kafasının yan tarafina vuruyor. Ben ise kılıcını bana dogru savuran bir adamın hamlesini havada durdurup hızlı bir kılıç darbesi ile onun boğazını kesiyorum.


İçeride kavga çıktıktan bir süre sonra dışarıdan sesler gelmeye başlıyor. Donuo bakmıyorum bile. Galdor baltasını adamın kafa tasından çıkartırken Kylana bir kişinin boğazını kesiyor ve ben onların lideri olduğunu düşündüğüm adama dönüyorum ve göz göze geliyoruz. Herşey çok hızlı oluyor. Garson kızın yüzündeki korkuyu ve şaşkınlığı görüyorum ve yüzündeki belli belirsiz gülümsemeyi. 


Liderlerinin bana karşı yaptığı hamleyi savuşturuyorum. Onu hızlı bor şekilde öldürmek istemiyorum. Kylana ve Naserious kapıdan giren adamlara yöneliyor kılıcım adamin sol tarafını yaradığı sırada. Naserious'un asasından renkli onların fırladığını görüyorum. Kylana ise ortadan kayboluyor. Onlar için endişe etmiyorum bile. 


Karşımdaki adam kılıcını geniş bir yay çizerek savuruyor ve ben onun hamlesini durdurup kılıcını havaya doğru kaldırıyorum. Galdor ise bu fırsattan yararlanıp baltasını adamın karnına doğru saplıyor. Karnının derinliklerine kadar giriyor baltası ve yana doğru çekiyor. Adamın bağırsaklarının dışarıya dökülmesini izliyorum adamın cansız bedeni yere düşerken. 


Herkes şaşkınlık içinde bizi izliyor. Kapıdan içeriye giren adamlarda öldüğü zaman etrafa hızlıca bakıyorum. Herkes korku ve şaşkınlık içinde bizi izliyor. Garson kızın yüzünde gülümsemeyi gördüğüm zaman onu üzen bu hayatı paramparça etmek istiyorum. Etraf biraz kirlenmiş olabilir ama fazla zarar yok ve oranın sahibinin yüksek sesli haykırışını duyuyoruz "Herkese benden bira bu akşam kimse hesap ödemeyecek. Tabi önce şu cesetlerden kurtulalım." Yaşlı adamın sesindeki mutluluk ne kadar doğru bir is yaptığımızı gösteriyor. Tabi handaki insanlardan gelen sevinç nidaları. 


 

0/Post a Comment/Comments