Geleceğin hatıraları 43. Bölüm yeni roman



Komedyen iskelet boze doğru yürüdüğü sırada onun siyahlıları neden aşağıya attığını düşünüyordum. Hele bir kac tane siyahıyı havaya kaldırıp ortadan ikiye bölmesini görmek bizim için bile oldukca şaşırtıcıydı. Bizi korkutmaya çalıştığını düşündüm bu esnada. Belki sadece gösterişli bir giriş yapmaya çalışıyordu.


- Selam çocuklar beni özlediniz mi?

- Hemde nasıl özledik seni anlatamam. Hatta sana birkaç tane şiir yazdım.

- Hala duygularımla oynuyorsun Galdor. Bana şiir yazmadığını çok iyi biliyorum. Yoksa gerçekten yazdın mı? Oturup ağlarım bak.

- Senin ağlamaman için yazmadı zaten. Sen neden ikide bir karşımıza çıkıyorsun?

- Biliyorum zaten yazmadığını Lucian. Senin unutkanlık sorunun var galiba bol balık yemelisin iyi gelir sana. Size eknek parası için dedim ya neyini anlamadınız? 

- Hayır kaç para alıyorsan söyle biz verelim. Bence bizi sen özledin ve karşılaşmak için ikide bir karşımıza çıkıyorsun. Bence aralarda kahve falan içelim sohbet ederiz. Hem senin icin daha iyi olur boşuna dayak yememiş olursun.

- Galdor beni düşünmen duygulandırdı beni. Kahveyi nasıl içeyim ben içtiğim dökülür ya hemen. Sizin paranız yetmez boşuna beni ikna etmeye çalışmayın.

- Komedyen iskelet ne olur yolumuzdan çekil canını yakmak istemiyoruz. Söz veriyorum sana tekrar görüşürüz seninle.

- Bunu yapamayacağımı biliyorsun Lucian. Gerçekten çok tatlı insanlarsınız ama elimden bir şey gelmiyor benim. Hem elimden gelmiyorsa ayağımdan belki gelir. 

- Offf bu ne kadar iğrenç bir espri böyle sırf bunun için öldürebilirim seni.


Galdor ve ben komedyen iskeletin karsisinda duruyorduk. Biraz arkamızda Kylana ve en arkada Naserious vardı. Bu aslında bizim savas dizilimimizdi. Naserious fiziksel olarak en güçsüz olduğu için en arkada duruyordu. Eğer arkasından bir tehlike gelecek olursa Galdor diğer tarafa geçerdi. 


Bu esnada komedyen iskelet yakınımıza kadar geldi ve kılıcını geniş bir yay çizerek bel hizamızda savurdu. Ben yerde takla atarak kılıçtan kaçındım. Galdor ise baltasıyla kılıcı karşıladı ve onu havaya doğru kaldırdı. Yerde iki kere takla attiktan sonra ayağa kalktım ve iskeletin sağ bacağına kılıcımı savurdum. Galdor ise kılıç tutan elini hedef aldı bu esnada. Ancak sanki duvara saldırıyormuşuz gibi silahlarımız geri sekti. 


Kylana onun omuzlarındaydı ve hançerini iskeletin boynuna saplıyordu. Iskelet onu sırtından atmak için elini uzattığı sırada Kylana ortadan kayboldu. İskeletin dikkatini dağıtıyordu ve bu bize hamle planlamak için zaman tanıyordu. Naserious'un asasından cikan mavi renkli bir yıldırım onun bedenine isabet ettiği sırada iskelet konuşmaya başladı. 


- Sinek gibi niye tepemde dolaşıyorsun Kylana. Sinirimi bozuyorsun, ben sinekleri hiç sevmezdim biliyor musun bunu? Hep onları ezerdim eskiden. 

- Bu sefer bu sinek seni ezecek haberin olsun. 

- O değilde mersk ettiğim bir şey var senin kemiklerin bu kadar sert değildi eskiden. Kaportacıya falan mı gittin sen. 

- Bak bu sözün hiç hoşuma gitmedi Lucian. Kemiklerimi adamantiyum ile kapattım diyelim. Hem sana ne arkadaş ne yaptıysam yaptım. İşinize baksanıza siz. 

- İşimize bakalım da ekmek parası deyip bütün paranı boşa harcamışsın. Bak söyleyeyim seni fena kazıklamışlar. 


Galdor cümlesini kahkahalarla bitirdi ve iskelet buna çok sinirlendi. Kılıcını Galdor'a doğru sapladı ama Galdor sola doğru zıplayarak bu hamleden kurtuldu. O baltasını tekrardan savurmak için hazırlandığı sırada ben kılıcımı onun kucuk ayal parmağının başladığı yere sokup onu koparmaya çalışıyordum. 


- Lucian bir dur lütfen acaip gıdıklanıyorum. 


Naserious'un asasından siyah bor duman çıktı ve duman iskeletin kafasının etrafını kapladı. Cok zekice bir hamleydi ve ona bakıp göz kırptım. 


- Lan ne yaptınız bana hiçbir şey göremiyorum. 

0/Post a Comment/Comments