Geleceğin hatıraları 28. Bölüm yeni roman

 


Galdor'un baltasının bana doğru geldiğini görüyorum ve kendimi bir adım geriye doğru atıyorum. Kylana ise ortadan kayboluyor. Galdor'un öfkeden deliye döndüğünü fark ediyorum. Kendimi toparlamaya çalıştığım sırada Naserious'un asasından bana doğru bir yıldırımın geldiğini fark ediyorum ve kılıcım la yıldırımı ortadan ikiye bölüyorum. Bir an için renk gösterisi içinde buluyorum kendimi.


Kylana ise Naserious'u hedef alıyor ve hançerini onun karnının yan tarafına saplıyor. Naserious'un kalanından tam olarak içeriye girmesede ince zırhını kanladığını görebiliyorum. Galdor ile karşı karşıya kalıyorum ve onun silahı yok ve onu o kadar iyi tanıyorum ki silahsız bile çok tehlikeli. Baltasına ulaşaması lazım.


Galdor baltasına doğru hamle yaptığı sırada kılıcımı geniş bir biçimde savuruyorum. O kadar kolay olmadığını anlamasını istiyorum. Galdor kılıcımdan kaçtığı sırada tekrardan saldırıyorum. Bu sefer amacım onun dengesini bozmak. Ancak uzaktan dövüşmeyi tercih ediyorum eğer beni yakalanmasına izin verirsen ne olacağını çok iyi biliyorum. 


Galdor beni kavramaya çalışıyor eğer kollarını belime dolarsa bunun sevgi için olmayacağını çok iyi biliyorum. Sıkıca sarılıp beni nefessiz bırakmak isteyecek ve sonra işimi bitirecek. Bunun olmasına izin veremem ve yana doğru yuvarlanıyorum. Galdor'un beklemediği bir hamle bu ve yerden kalkıp hızlıca saldırıyorum. Koşarken yana doğru zıplayarak arkasına geçiyorum ve sağ diz kapağının arkasına tekme atıyorum. Amacım onun dengesini bozmak ve bir sonraki an kılıcımla boğazını kesmek. Eğer bir an arkamda bir şeyin olduğunu hissetmeseydim bunu yapacaktım ama Kylana'nın arkamda belirdiğini hissettim ve saldırmak yerine onun yüzüne doğru dirseğimi savurdum. Dirsegimin onun yüzüne çarptığını hissettiğimde bir anlığına dönüp baktım ve yerde kan izlerini gördüm. 


Naserious ise biz birbirimize saldırırken uzak bir yerde kendini büyüye hazırlıyordu. Bir an kadar sonra bana ve Galdor'a doğru büyükçe bir ateş topu gelmeye başladı. Ateş topundan kaçabilmek için ikimizde yüz üstü yere attık kendimizi. Ateş topu üzerimizden geçerken onun ısısını bedenimde hissettim. Galdor ise öfkeden deliye dönmüş gibi duruyordu. 


Ateş topu yok olduktan sonra Galdor baltasını almak için hamle yaptığını gördüm ancak ona engel olmaya çalışmadım. Naserious ile göz göze gelmiştik ve bu pek dostane bir bakışma değildi. İkimizde birbirimizden nefret ediyorduk ve gözlerimizi kan bürümüştü. Naserious'un bir büyü yaptığını fark ettiğimde kılıcımı ona doğru fırlattım. Galdor yapabiliyorsa benim neyim eksik diye düşündüm. 


Normalde Naserious kaçmasaydı kılıcım onun bedeninden içeriye doğru yolculuğa çıkacaktı ancak o hafifçe yana doğru eğildi ve kılıcım sol kolunun üstünu keserek ilerledi. Cübbesinin kesildiğini görebiliyorum ve kesiğinin altının kızardığını. 


Kylana bu fırsattan faydalanarak Naserious'un üstüne atladı. Aynı zamanda Galdor'un ayak seslerini duydum ve ona doğru döndüm. Baltasını almıştı ve bana doğru koşuyordu. Bir an için neler yapacağımı düşündüm onun saldırısı çok set olacaktı ve benim bütün savunmamı kırabilirdi. Bu yüzden bütün olasılıkları düşünmeye çalıştım sadece bir an için aklımdan yüzlerce hamle geçti ancak hiçbirisi onu durdurmaya yetmiyordu. 


Bu esnada Kylana'nın çığlığını duydum ve bir an için dönüp baktığımda Naserious'un alevlerle kaplı olduğunu fark ettim. Demek ki çok sinirlenmişti ve Kylana ortada yoktu. Galdor bana doğru gelmeye devam ediyordu. Eğer Kylana ona onun yanında belirip sağ bacağını hançeri ile kesmeseydi onun ölümcül baltası ile karşı karşıya kalacaktım. Kylana neden bunu yaptığını bilmiyorum belki de beni kendisi öldürmek istemiş olabilir. İnsan zaten hep öldürürdü sevdiğini. 


Galdor beni bırakıp Kylana'ya doğru döndü. Ancak Kylana ortalıkta yoktu ve Galdor her ihtimale karşı olduğu yerde baltasını savurmaya başladı. Benim için harika bir fırsattı ve o arkasını döndüğü zaman yaralı olan sol kolunun hemen altından kılıcımı soktum bedeninin yan tarafına derin bir kesik bıraktım. Onun kan kokusunu alabiliyordum ve bu daha fazla öfkelenmemi sağlamıştı. 


Kylana yanımda belirmeseydi eğer onun işini oracıkta bitirebilirim. Ancak onun yüzüme indirdiği bir yumruk bir an benim dengemi bozdu ve hançerinin omuzuma saplandığını hissettim. O an onunla göz göze geldim ve bana tekrar saldıracakken kılıcımın kabzası ile burnuna vurdum. O an o hafifçe geriye doğru giderken arka tarafta Naserious'un büyü yaptığını fark ettim. Bir taşla 3 kuşu birden vuracaktı. Onun bu kadar kurnaz olduğunu bilmezdim. 


Galdor bu fırsatı görmüş olmalı ki sekerek de olsa koşmaya başladı ve Naserious'un yanına geldiği zaman baltasını savurdu ve Naserious'un karnını boydan boya yardı. Yarın fazla derin değildi sanırım hala onun bağırsaklarının dışarıya çıktığını göremiyordum. 


Naserious yere düşerken bir anda Galdor'un kirtina doğru onlarca küçük hançer yola çıktı ve hepsi onun sırtına saplandı. Galdor acı içinde yere düştüğü sırada Kylana ortada yoktu ama bunun bir önemi yoktu onu tanıyordum. Onun nerede olduğunu çok iyi biliyordum ve kılıcımı sol koltuk altından geriye doğru sapladım ve kılıcımın onun bedeninden içeriye hiçbir zorlukla karşılaşmadan ilerlemesini hissettim. 


Ancak bu mükemmel planın içinde dikkate almadığım bir nokta vardı. O noktada Kylana'nın iki hançer taşımasıydı ve ikinci hançeri benim kaburgalarımın arasından içeriye girdi. Hissettiğim acı gerçekten inanılmazdı. Öyle bir yerden hançerlemişti ki benim biraz ilerleseydi kaburgalarımın arasından kalbime kadar gidebilirdi. 


Hızlı bir biçimde yere doğru düşüyorum ve Kylana'ya aynı şekilde. Naserious ve Galdor da benzer şekilde. Birimizin sağ kalması gerekirdi ancak hiçbirimiz bu savaşı kaldıramadı. Aslında hepimiz birbirimizin katiliyiz. Zaten öyle olmaz mı insan hep sevdiklerini öldürür. 


Kylana ile yanyana yatıyoruz son gücümle ona doğru dönüyorum. Ölmeden önce son kez onu görmek istiyorum. Hafifçe gülümsuyor bana. İkimizde birbirimizi öldürdük ben onu bu kadar seviyor muydum acaba? Neden böyle olduk biz? Ona baktığım zaman ne hissettiğimi hatırlıyorum. Gözlerinde gördüğüm evrenleri, bedeninin sıcaklığını. Ah o gözleri ben onlar olmadan yaşayamam. 


Hatırlamaya başlıyorum. 


"Durun.. Kendinize gelin. Bu biz değiliz. Buradan çıkmalıyız."


0/Post a Comment/Comments