Geleceğin hatıraları 27. Bölüm yeni roman

 


Ne yapmamız gerektiğini bilmiyoruz. Aynı zamanda tam rahat edeceğimiz sırada tekrar başka bir tuzağın içine çekildik. Belki de biz yanlış yolu tercih ettik, belki diğer yol daha kolaydı, bunu hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz belki de diğer yol çok daha zordu. Hangi seçimi yaparsak yapalım o seçim farklı olasılıkları doğuruyor. Farklı olasılıklar ise farklı sonuçları. Hayatta bu şekilde çalışıyor aslında seçimleriniz yolumuzu belirliyor ve yollar karşılaşacağımız zorlukları.


Bir an için sessizlik içinde birbirimize bakıyoruz ve hepimiz her duruma karşı hazırlıklıyız. Komedyen iskeletten sonra karşımıza ne çıkacağını merak ediyoruz. Kylana ile göz göze geliyoruz ve gülümsüyor bana. O gülümsediği zaman kendimi yenilmez hissediyorum. Sanki tüm dünyayı karşıma alabilirim onun için. Peki ben neden böyle hissediyorum. Sanki o güldüğü zaman içinde bir çiçek bahçesi büyüyor. Bu duygunun adını hala bilmiyorum, belki bir gün öğrenebilirim.


Hep beraber kapıya doğru ilerliyoruz. Orada yapacak başka bir şey yok, oda tuzaklara dolu. Herkeste endişeli bir bekleyiş var. Kapının kolunu çeviriyorum ve kapı açılmıyor.


- Kapı açılmıyor gençler.

- Bırakın kırayım o kapıyı ben.

- Kapıyı kırarızda ne gibi bir şey olacağını bilmiyoruz. Ani karar vermemek gerekir Galdor.

- Naserious çok haklı hep anı kararlar verdik. Düşünmeden yolculuk yaptık hep. Artık beynimizi boşuna taşımadığımızı göstermemiz gerekiyor.

- Arkadaş ben durmak istemiyorum. Valla hızlıca karar vermezseniz gider o birayı içerim. Şimdiye kadar hep düşündünüz de ne oldu? Ne değişti hayatınızda?


Beynimden bir çok düşünce geçiyor. Düşünceler Kylana ile alakalı evet o beynimde büyük bir yer kaplıyor. Gelecekte ne olacağını merak ediyorum. Olasılıklar beynimde dolaşıyor, nedenini bilmiyorum ama içimde bir sızı hissediyorum. Ben düşünmek istemiyorum artık, hareket etme zamanı.


Havada garip bir koku hissediyorum. Aslında güzel bir koku, sanki beni kendi içine çekiyor. Diğerlerine baktığım zaman onlarında aynı kokuyu aldıklarını görüyorum. Hepsi kokunun nereden geldiğini anlamaya çalışıyor.


Galdor baltası ile kapıya vuruyor ve kapıyı kırmaya çalışıyor. Odada duyulan tek ses baltanın kapıya çarpma sesi ama kapıda çizik bile oluşmuyor. Naserious'un büyü yapmaya çalıştığını görüyorum. Yüzü asık, başarılı olamadığını anlıyorum. Hiçbirimiz nefes almıyor, dayanmaya çalışıyoruz. Burada bir şeyler dönüyor ve ne olacağını bilmiyoruz.


Aradan biraz daha zaman geçiyor ve biz nefesimizi daha fazla tutamayıp nefes almaya başlıyoruz. Başka bir çaremiz yok. Galdor konuşana kadar kimse bir şey söylemiyor. Ne ile karşı karşıya olduğumuzu bilmiyoruz.


- Lanet olsun hangi manyak bir kapıyı bu kadar sağlam yapar.

- Olmadı kafanı kullanırız Galdor. Eminim ki o baltadan daha serttir.

- Gerçekten çok komiksin Lucian. Gülmekten öleceğim şimdi.

- Amma çok konuşuyorsunuz siz. Buradan çıkmanın yolunu düşünmeniz gerekirken anca boş boş konuşun.

- Biz en azından çaba gösteriyoruz sen ne yapıyorsun Kylana?

- Nefes almayın aptallar belli ki bir tuzak var. Niye sizin gibilerle yolculuk yapıyorum ben. Sizin yüzünden öleceğiz bir gün.

- Bizimle gelmek zorunda değildin. Rahatsızsan eğer istediğin zaman gidebilirsin Naserious?

- Nasıl gitsin salak Lucian. İmkanım olsa bir an bile durmazdım burada. Hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum hele şu büyücünün.

- Galdor benimle doğru konuş! Kaç zamandır susuyorum ama artık yeter.

- Ne yapacaksın büyücü?

- Çok güzel planlarım var aslında. Bence hepiniz gereksizsiniz. Tek başıma daha iyi olurum ben.

- Yeter artık. Her zaman siz haklısınız zaten. Burada beni umursayan kimse yok. Ne yapacaksanız yapın ama ben kazanacağım. Sende kapa çeneni Galdor bebek gibi ağlaman yetti artık.

- Madem ölmeyi bu kadar istiyorsun Kylana seve seve yardımcı olurum sana.


Galdor baltasını geniş bir daire çizerek savuruyor aynı anda Kylana bir anlığına ortadan kaybolup Galdor'un sırtında beliriyor. Hançerini Galdor'un boğazına saplamak üzereyken Galdor onu sırtından ileriye doğru fırlatıyor. Naserious asasını kaldırıp bazı sözler söylüyor ve bana doğru bir ateş topu geliyor. Yerde yuvarlanarak kaçıyorum ondan ve ayağa kalkıp saldırıyorum ona.


Öyle bir andayım ki hepsini öldürmek istiyorum. Hepsinden nefret ediyorum ve onların da aynı şeyi hissettiğinde eminim. Galdor baltasını Naserious'a doğru fırlatıyor ancak balta görünmez bir kalkana çarpıp yere düşüyor. Kylana ise benim arkamda beliriyor ve bana hançerini saplamak için harekete geçiyor. Beklediğim bir hamle bu benim ve kendi etrafımda dönerek kılıcımı ona doğru savuruyorum. 


- Kaçmasana sürtük! 

- Senin neyinden kaçacağım aşağılık yalancı. 

- Seni bir sıçan gibi ezeceğim büyücü. 

- O kadar uzun yaşamayacasın merak etme. Hepinizi kendi ellerimle gömeceğim. 


Naserious Galdor'a elektrik dalgası gönderiyor Galdor ise elektriği baltası ile karşılıyor. Baltası elektigik dalgasını tam ortasından ikiye böldüğü sırada Galdor acı içerisinde çığlık atıyor ve Naserious'a doğru yürümeye devam ediyor. Galdor'un bedenin kabardığını görüyorum çok acı çekiyor olmalı. 


Bu esnada Kylana ile ben kendi savaşımızı yapıyoruz. Yaptığım bütün saldırılar onun kaçması ile sonlanıyor ve hemen ardından bana doğru yaptığı hamleleri savuşturuyorum. Silahlarımız birbirimizin tenine çok az bir mesafe kalıyor. Hepsinden nefret ediyorum. Hepsini teker teker öldürmek istiyorum. 


Galdor Naserious'a yaklaştığı zaman daha fazla dayanamayarak yere düşüyor ve Naserious'un yüzünde vahşi bir ifade beliriyor. Bir büyü daha yapıyor ve bir anda havada beliren mavi renkli kılıçlar Galdor'a doğru ilerlemeye başlıyor. Galdor dizlerinin üzerine ona doğru gelen kılıçları uzaklaştırmaya çalışırken Kylana ve ben birbirimizin açığını aramaya devam ediyoruz. Her hamlenin bir karşı hamlesi oluyor. Beni bu kadar iyi tanımasını istemiyorum zaten insana en çok acıyı ona en yakın olanlar hissettirirmiş.


0/Post a Comment/Comments