Geleceğin hatıraları 8. Bölüm yeni roman

 - Ben anlamıyorum Lucian insanlar nasıl böyle yapabiliyorlar? Aslında güvenecek hiçbir şeyleri yok ama kendilerini dünyanın efendisi zannediyorlar.

- Çok doğru bir söz söyledin Galdor. Aslında insanlar kendilerinin hiç olduğunu bilirler ancak kabul etmek istemezler. Sonuçta da sağa sola saldırırlar hiç olmadıklarını kanıtlamak için.

- Biliyor musun Lucian çok üzülüyorum onlara. Boşa yaşıyorlar ve ölüyorlar.

- Biliyorum Galdor, en kötüsü de şu aptla dünyayı daha güzel hale getirmek dururken daha kötü hale getirenler.

- İşte onların ağzını burnunu kırmak istiyorum işte. Neyse boş ver ya bir yerden bira bulalım. Öfkemi kontrol edememeye başlıyorum.

- Galdor kendini kandırma lütfen sen her zaman aynısın.

- Öyle olabilirim ama sende her zaman doğruyu söyleme. Hem dostlar birbirini onaylamak zorundadır. Bu yazılı olmayan bir kuraldır.

- Zaten ne söylersen o en doğrudur Galdor ama izin ver biraz neşelenelim. Hayat zaten yeteri kadar yorucu.

- Tamam affettim seni ağzını burnunu daha sonra kırarım ben.


Pusulayı takip etmeye başlıyoruz. Hızlı adımlarla yürüyoruz, Galdor her zamanki gibi. Melek gibi bir kalbi var ama hayat ona savaşmayı öğretmiş. Taşı sıkıp suyunu çıkaran birisi o eğer bu şekilde davranmazsa yaşayamaz. O benim en iyi dostlarımdan birisi ve hep öyle kalacak. O kadar iyi tanıyorum ki onu en ufak bir sıkıntısını hissedebiliyorum. Canı sıkıldı aklında bir sürü düşünce var ve konuşmak istiyor.


- Hey Galdor biz neden kaliteli bir düşman bulamıyoruz?

- Bende onu çok istiyorum Lucian ama bunların hepsi aynı. Söyle güzel ve kaliteli bir savaş olmasını isterdim.

- Onu da buluruz be Galdor. Merak etme bizi büyük zorluklar bekliyor.

- İşte bana böyle güzel haberler ver Lucian. Çok sıkıldım ben çapulcularla uğraşmaktan.


Ben Galdor'la niye bu kadar iyi anlaştığımızı biliyorum. İkimizde birbirimizi anlayabiliyoruz. Malesef insanlar birbirini anlamıyor artık bu da çok büyük bir boşluk. Seni de anlamıyorlar biliyorum, belki de asla anlamayacaklar çünkü onlar kendilerini bile anlamıyor. Kendini anlamadan başka birisini asla anlayamazsın.


Sanki dışarıda geçen zamanla zihnimin içinde geçen zaman farklı veya ben zamandan hızlı düşünüyorum. Çok sık olur bu bana sana da olmuştur eminim. Sende herkes gibi değilsin, sen farklısın ve herkes gibi olmaya çalışıyorsun ama yapma bunu. Sen farklısın hepsinden ve böyle çok güzelsin. Sen bu hayatın en güzel renklerinden birisin ve sakın vaz geçme. Yolun yürüdükçe zorlaşacak, daha fazla düşeceksin belki ama yolun sonu senin için çok daha güzel olacak.


Zihnimde binlerce düşünce geçiyor ama sadece bir kaç adım attık. Zaman gerçekten göreceli mesela Hayal'i gördüğüm zamanın sonsuza kadar sürmesini istiyorum. Onun elini bir kere tutsam başka bir şey istemem. Neden bu kadar uzakta benden? Bilmiyorum ve bu bilinmezlik canımı yakıyor. Saçma bir hayat bu, sevenlerin yanyana gelmesi gerekir.


Şimdi benim konuşmam gerekiyor yoksa kafayı yiyeceğim. Sende görüyorsundur deliliğe ne kadar yaklaştığımı. Konuşmam gerekiyor bir süreliğine içimdeki sesleri susturma lazım.


- Galdor benimle geldiğin için teşekkür ederim.

- Lafı mı olur Lucian. Bende bu taraflara gelecektim zaten. Çok fazla kötü adam varmış buralarda hem gelmişken onları da döveriz.

- Elbette Galdor hiç merak etme sen. Karşımıza kim çıkarsa çıksın onları da döveriz.

- İşte en sevdiğim düşünme biçimi. Lucian arkadaşlarını bulduktan sonra me yapacağız?

- Bir tane kolye bulmamız lazım. O kolyedeki güç bize dünyayı bu kadar kötü yapan kişiyi dovmemize yardımcı olacak. Kolyeyi bulduktan sonra benim hep beklediğim bir kız var onu bulacağız. Sonra hep beraber kötü adamı döveceğiz.

- Ben biliyordum zaten bu işinde bir kız olduğunu. Kız olmazsa olmuyor değil mi?

- Bu işin içinde aşk var Galdor ve aşk evrendeki en kutsal şey.

- Ben aşk nedir bilmem Lucian. Anlamam o işlerden. Ancak güzel dövüşürüm.

- Sende hayata aşıksın Galdor, baltana da aşık olabilirsin. Aşk dediğin uğruna yaşadığın şeydir aslında. Ben o kızı bulmak için yaşıyorum mesela.

- O zaman ben baltama aşığım oluyor mu böyle bir şey. O kızı bulduğun zaman ne olacak peki.

- Bilmem ki hiç bulmadım onu. Mutlu oluruz sanırım onunla, tabi siz de yanımızda olacaksınız ve hepiniz hayallerinize ulaşacaksınız.

- Bunu düşünmek bile çok güzel Lucian. Ağzından bal damlıyor valla senin. Demek ki mutluluğun gerçek olduğu bir yer varmış. Hadi oraya gidelim ve mutlu olalım. Bir de bira alalım valla çok canım çekti.

- Mutluluğu bulmadan önce sana bira alacağız Galdor merak etme. Istersen fıçı ile alalım sana rahat edersin.

- Valla çok güzel olur hem uzun süre dayanır  ama çok içmeme izin verme.

- Neden fazla içersen çarpıyor mu yoksa?

- Tabi ki de öyle bir şey olmuyor sadece çok çabuk bitiyor bende bitmesini istemiyorum.


Bu cevabı vereceğini o kadar iyi biliyorum ki onun. Aslında bira falan hep gerçek duygularını saklamak için var. Galdor çok içine kapanık ve şu dünyada onu kimse tam anlamıyla anlamıyor aynı benim gibi aynı senin gibi. Kimse başka birisini anlamak istemiyor aslında aslında aradıkları her şey başka insanlarda ama kimse aramıyor bile. Hayat tek başına yaşamak için çok kısa, uzun olması için başka insanları hayatımıza almamız gerekiyor.


- Hey Lucian mutlu olunca ne oluyor biliyor musun? Ben hiç mutlu olmadım sanırım.

- Bende bilmiyorum Galdor ama hep beraber öğreneceğiz.

- Onu da öğrenelim bakalım, hayat bu kadar kötü olamaz elbet karanlık olmayan bir yer vardır mutlaka.

- Yoksa biz yaparız be Galdor. Şu kötü adam ne kadar kötü?

- Gördüğün tüm kötülükler onun eseri Galdor.

- O zaman onu öldürünce bütün kötülükler son bulacak ve herkes mutlu olacak. Bunu çok sevdim ben çok fena döveceğim onu.

- Evet Galdor, bütün zamanları ve bütün romanları kurtaracağız. Bak pusula yön değiştirdi şu taraftan gidelim.

- Gidelim, mutlu olacağıma hiç inanmamıştım ben. Ben huzur içinde bir bahçıvan olmak istiyorum.


Pusulayı takip ederek ormanın içine giriyoruz. İçerisi çok karanlık ama umurumuzda değil. İkimizde oldukça keyifliyiz aslında Galdor'un bu kadar umutlu olduğunu çok nadir gördüm. Sanki karşımızda kimse duramayacak gibi geliyor bana. Önce Naserious'u ve Kylana'yı bulalım  sonra her şey hızlanacak biliyorum. Naserious kesin bir yerlerde kitap okuyordur, Kylana ise bir yerlerde saklanıyordur. Ne biçim bir romandaysak yazarı hep acı çekmemizi istiyor sanki. 

0/Post a Comment/Comments