Geleceğin hatıraları 7. Bölüm yeni roman

 


Yürümeye devam ediyoruz. İkimizde o kadar kararlıyız ki bastığımız toprak titriyor diyebilirim. Garip bir duygu bu. Bize hep kimseye güvenmemeyi anlattılar. Ancak arkadaşlarıma o kadar inanıyorum ki anlatamam sana. Kendime bile hiç bu kadar inanmadım ben. Kendime her an ihanet edebilirim ama Galdor bunu asla yapmaz.


Biraz daha ilerledikten sonra uzaktan bazı sesleri duyuyoruz. Çete bizi bekliyor belli ki hazırlık da yapmışlardır. Güzel bir pusu kurmuşlardır, sonra bizi savunmasız avlamak isteyeceklerdir. Ne kadar boş işler böyle. Zaten insanın hırsı aslında dünyayı mahvediyor. Daha fazlasına sahip olmak isterken aslında sahip olduklarını da kaybediyorlar ama bunun farkında bile değiller. Dünya bu yüzden bu kadar kötü oldu zaten. Beni anlıyorsun biliyorum, sende derinliklerinde hissediyorsun ama yüzleşmeye korkuyorsun. Daha önce hiç tanışmamış olabiliriz ama ben seni çok iyi tanıyorum.


Galdor ile bir saldırı planı yapmıyoruz ihtiyacımız yok. Önce konuşmayı deneriz baktık konuşmak hiçbir işe yaramıyor savaşırız. Kaç kişi olduklarının da bir önemi yok, bizim karşımızda durmazlar. Önce çete liderini öldürürüz sonra diğerleri ne yapacağını bilemezler ve sonuç ortada. Galdor'la biz devasa ordulara karşı savaştık ve onlar bile bizi durduramadı. Üç beş tane çapulcudan korkacak halimiz yok.


Çevremizde, ağaçların arasında sakladıklarını biliyoruz. Okları bize dönük bunu da biliyoruz ama önemli değil. İkimizde sürekli olarak hesap yapıyoruz ve her an nasıl saldırsak diye düşünüyoruz. Tabi çok rahatız, ben sanırım korkmayı unuttum. Zafere giden yolda sadece bir kaç çakıl taşı hepsi ve engel olamayacaklar.


Küçük bir meydana geliyoruz. Etrafımızda bir tane büyükçe bir ev var ve birkaç tane daha küçük ev. Büyük evde patronları oturuyordur. Zaten çete lideri bizi bekliyor onu egosunda boğmak istiyorum. Amacım boş yere savaşmak değil sanırım ben bunu hiçbir zaman istemedim.


Meydanın ortasına doğru ilerliyoruz. Etrafımız daire biçiminde çete üyeleri ile çevrili. Bir kısmı ellerinde kılıçlarını tutuyor ve sallıyor, bir kısmı ise oklarıyla bizi hedef almış durumundalar. Koyun tam merkezinde ise yüzünde koca bir sırıtış ile çete lideri duruyor. Amaçları bizi korkutmak ama bunun hiç bir etkisi olmuyor.


Çete liderine yaklaştığımız zaman neşeli bir tonda "Hoş geldin Galdor. Uzun zamandır seni bekliyordum. Bana bayağı bir zarar verdin." diyor. Ben konuşmayı Galdor'la devrediyorum.


- Hoş buldum teşekkür ederim. Evet, adamların çok kaba ve çok gaddarlar. Tabi güzel köyümüze yaptıklarınız var var.


Galdor çok etkili ve tehditvari konuşuyor. Onun bu kadar kararlı olması ve korkmaması çete üyelerini biraz şaşırtıyor. Herkes patronlarının vereceği cevabı bekliyor aslında. Biz ise savaşmak için bir işaret bekliyoruz.


- Evet, biraz kaba bu çocuklar.

- Ayrıca çok beceriksizler. Ben yerinde olsam bu işleri bırakıp bahçe ile uğraşırım. En azından daha uzun süre yaşarsın.


İşte Galdor'dan beklediğim çıkış. O kadar kendinden emin konuşuyor ki bir anlığına herkes ne diyeceğini unutuyor. Savaş yaklaşıyor hissediyorum. Bu adamlar kendilerini dünyanın efendisi zannediyor ama aslında içleri boş. Korkuluk gibiler, kargaları korkutabilirler ama başka bir işe yaramazlar.


- Ne kadar da büyük sözlerin var Galdor. Biz burada kaç kişiyiz siz ise sadece iki kişisiniz. Mantıklı davranmanın beklerdim ama boşuna beklemişim. Bir işaretimle sizi eleğe çevirebilirim.

- En kötüsü ne biliyor musun kendini dünyanın en zekisi olarak düşünüp aslında zerre kadar beynin olmaması. Ben karşımda durabilecek kimseyi göremiyorum.

- Bende bize katılmak için geldiğini düşünmüştüm. Okçular işaretimi bekleyin. Bir son sözümüz var mı?


Galdor hızlı bir hareketle elini beline doğru uzatıyor ve fırlatmalık balataları eline alıyor ve yine aynı hızla onları çete liderine fırlatıyor. Zavallı adam baltalardan birisi göğsüne saplanıyor ve o ne olduğunu anlamadan diğer balta kafasına saplanıyor ve çete lideri kısa bir anın sonunda yere yığılıyor.


Etrafta büyük bir sessizlik var. Tanrı gibi gördükleri adam gözleri önünde can verdi ve hepsinin iliklerine kadar korktuğunu hissediyorum. Bir an kadar sonra hepsi bize saldıracak ancak bunu yaparken öleceklerini bilecekler. İnsanda aptal cesareti vardır ve karşımızdakiler olabilecek en aptalları.


Adamlardan birisi saldırın diye bağırıyor ve bize doğru harekete geçiyorlar. Fırlattıkları oklar etrafımızdan geçiyor. Bize doğru koşan elini silahlı adamlar yaklaşıyor. Galdor baltası ile birisini savuruyor ve baltasını bir diğerine doğru sallıyor. Birisi silahını düşürdü ve diğeri cansız bir şekilde yerde yatıyor.


Ben ise kiliclardan birisini kendi kılıcım ile durduruyorum. Sonra kılıcımı o adamın karnına sokup çıkarıyorum ve diğerine de saplıyorum. Oklar yağmaya devam ediyor ancak ölen her kişi onların korkularını arttırıyor. Korku insanın başına gelebilecek en kötü ve en iyi şeydir eğer onu yönetmesini bilirlerse. Korku insanı yaşatabilir veya aynı korku insanı öldürebilir. Çok yazık buradakilerim hepsi ölecek.


Galdor baltasını birisinin göğsüne saplıyor ve baltasını o adamı fırlatmak için kullanıyor. Ne kadar da muazzam bir güç böyle. Fırlattığı adam arkasındaki iki kişiye çarpıyor ve dengelerini bozuyor. Galdor ise baltası ise iki kısa hamlede işlerini bitiriyor.


Ben yerde yatan adamın kılıcını alıyorum. Artık daha ölümcülüm. Bir kılıç bana doğru gelen hamleleri durdurmak için diğer kılıç ise onların bedenlerinin icine girmek için. Ne kadar yazık karşımızda hiçbir şansları yok ama hepsinde aptal cesareti var. Çünkü onlar güçlerini sayılarından alıyor. İçleri tamamen boş onların. Hiçbir amaçları ve hedefleri yok. Tek amaçları kolay yoldan para kazanmak. Fakat kazandıkları para aslında hiçbir işe yaramıyor.


Galdor ile birlikte kılıçlı adamların işlerini kısa bir sürede bitiriyoruz. Okçuların bir kısmı kaçmaya başlıyor. Akıllıca bir hareket çünkü kaçanların peşinden gitmeyeceğiz. Umarım onlar akıllanır ve pis işlere bulaşmazlar belki böyle yaparlarsa daha uzun süre yaşayabilirler.


Kaçmayan okçuları ise Galdor ve ben sıra ile ortadan kaldırıyoruz. Biz bu romanın ana karakterleriyiz ve bize bir şey olursa roman devam edemez. Ancak bunu bilmiyorlar. Belki de biz de bu romanda figüranızdır tabi bunu bende bilmiyorum. Belki sen biliyorsundur. Önemli değil aslında bunlar. Ben yine duygusal moda giriyorum ve bu hiç iyi değil. Onun gözlerini görmek istiyorum, ben onsuz yaşamak istemiyorum biliyor musun? O kadar seviyorum ki onu yolunu şiirlerle kaplamak istiyorum. Gözlerimin ıslandığını hissediyorum. Kendime gelmem gerek, duygusal olmanın hiç zamanı değil.


Kendime gelemiyorum bir türlü Galdor'la da açıklayamam eğer şimdi ağlamaya başlarsam. Sonra benim de ağzımı burnumu kırar hem Galdor'un hiçbir şeyden haberi yok. Sana bir şey söyleyeyim mi onun yolu ne kadar uzun olsa da dünyanın en güzel yolu. Onun yolu ne kadar zor olsa da en güzel olan yol ve o aşkın ta kendisi. Çiçeklerin bu kadar güzel olması da onun eseri ve ben içimde bir şair barındırıyorum. Bu yol Hayal'ime çıkacak biliyorum çok az kaldı. 

0/Post a Comment/Comments