Geleceğin hatıraları 15. Bölüm yeni roman

 


Neşeli bir şekilde yürümeye devam ediyoruz. Nedense içimde bir burukluk var ama sebebini bilmiyorum. Bazen sebepleri düşünmek boşuna zaman kaybı gibi oluyor. Ben hep nedenleri sorguladım hayatım boyunca ancak hiçbir zaman nedenleri bulmadım. Sebep ve sonuç arasında ilerledim hep ve sonuçları düşündüm ancak sonuçlar hep anlamsız oldu. Sebep geçmişe aitti ve sonuç geleceğe ve ben şimdiyi hep kaçırdım. Geçmiş ve gelecek arasında sıkışıp kaldım ve şimdiyi kaçırdım. Aslında ben zamanın içinde tutsak yaşadım.


Yine zihnimden çok sayıda düşünce geçiyor. Yapmayacağım diyorum olmuyor, düşünmeyecegim diyorum o da olmuyor. İnsan düşünmeden yapamıyor, bende ne kadar gereksiz ve önemsiz düşünce varsa attım hepsini. Önem sıralaması yaptım kendime o da ise yaramadı. Düşünmemek gerekiyor bazen, yarın ne olacağını bilmiyorum evet ama bilsem bile yarın asla düşündüğüm gibi olmuyor.


Yine çok düşündüm şimdiye dönmem lazım. Yürüyorduk biz evet. Galdor ıslık çalıyor yürürken. Naserious ise düşüncelere dalmış. Ben yine kayboldum onu ararken. Hep kayboluyorum ben biliyor musun? Onu romanlar boyunca aradıktan sonra artık aramak değil bulmak istiyorum. Ona sıkıca sarılmam gerek benim. O siyah gözlerine bakmalı ve yıldızları görmeliyim. Başka türlü güneş doğmayacak asla. Yüreğime her zaman zifiri bir karanlık hakim olacak ve bunu istemiyorum.


Pusulayı takip etmeye devam ediyoruz ve bir anda çölün sıcak kumları kayboluyor ve lar kaplıyor her yeri. Bembeyaz oluyor dağlar ve tepeler. Her yerde kar var demek ki Kylana'nın romanına geldik. Galdor ve Naserious şaşkın bir şekilde etrafa bakıyor. Bir açıklama istiyor ama onlara verebileceğim düzgün bir açıklamam yok. Aslında ne olduğunu çok iyi biliyorum. Naserious beni anlayacaktır ama düşünmeye devam edecektir. Galdor için çok önemli değil nerede olduğumuzu umursamıyor biliyorum.


- Kylana'nın romanına geldik gençler.

- Tamam geldik de insan söyle güzel sahil kenarında bir yerde yaşar.

- Burada isteyerek yaşadığını bilmiyoruz Galdor hemen karar verme.

- Her zaman mantıklı bir açıklaman var senin. Tamam, onu burada buluruz sonra lütfen palmiyelerin olduğu bir deniz kenarına gidelim.

- Evet rotamızı yeniden çizelim. Galdor beyin canı yüzmek çekmiş anlaşılan. Sahi Galdor sen bu cüsseyle suya batmıyorsun değil mi?

- Çok komik Lucian gerçekten ben olmasaydım sen gülemezsin biliyor musun?

- Sen olmasaydın hayatımın hiçbir anlamı kalmaz be Galdor.

- Tamam Lucian, hemen cıvıtıyorsun sen. Biraz ciddi olalım bak ağzını burnunu kırarım senin.

- Bir kere Lucian'ı dövsene Galdor. Bence aradığı her şey söyle güzel bir dayak onun.

- Bunun bende farkındayım Naserious ama kıyamıyorum ona. Ne olacak bu içimdeki insan sevgisi benim.


Her şey değişti ama biz hala neşeliyiz ve bu çok güzel. Karşımıza kimin çıkacağı veya nelerle yüzleşeceğimizin hiçbir önemi yok. Her şeyin üstesinden geleceğimizi çok iyi biliyorum. Kylana gelince tamamlanacağız ve o zaman durdurulamaz olacağız biz. Şimdi hedefimiz onu kurtarmak. Kalanları sunra düşünürüz önemli olan şimdi ve hayat şimdilerden oluşuyor.


- Lucian pusula nereyi gösteriyor?

- İleride bir şehir var orayı gösteriyor şu anda.

- Burada Kim yaşar arkadaş? Herkes manyak olmuş şimdi. Ben 5 dakika durmam burada.

- Galdor sıcak kumsalları insanı tabi. Burada ne işi var onun!

- Üzülme be Galdor senin için kayak yaparız.

- Tabi canım seni kızak olarak kullanırız Lucian. Belki bir işe yararsın anca konuşuyorsun sen.

- Galdor'da şaka yapmayı öğrendiğine göre bence donmadan Kylana'yı bulalım bir an önce daha yapacak çok işimiz var.

- Ulu şef Lucian konuştu. Şimdi pusula hala şehri mi işaret ediyor.

- Evet, Naserious şehre gideceğiz. Onu yanıyorsam kesin başı beladadır.

- Zaten bela bizim göbek adımız oldu. Senden de normal bir arkadaş beklemezdim.

- Teşekkür ederim Galdor, beni bu kadar iyi tanıdığını bilmek çok güzel Galdor.


Neşemiz hala yerinde. Karların arasından şehre doğru yürümeye devam ediyoruz. Naserious'un yüzünde bir gülümseme var ve ben onu gülümsemeyi çok iyi tanıyorum. Sanki her şeyi çözmüş ama kimseye söylemiyormuş gibi bir gülümseme var yüzünde ve bu gülümsemeyi ne zaman görsem korkmamaya başlarım ben. Yere daha sağlam basıyorum şimdi. Onun neyi anladığını çok merak ediyorum ama elbette bana anlayacaktır. Kesin çaktırmadan hayatın anlamını buldu o. Neyse şu anda bunu düşünmemem en iyisi.


Hızlı adımlarla yürümeye devam ediyoruz. Bazı yerlerde kar bileklerimizi geçiyor. Ancak bu bizim için bir engel değil. Aklımıza astığımız engeller geliyor. Komedyen iskeleti bile yendik, zamanı tersine çevirdik, devasa robotlarla savaştık. Ben bazen hayatımı sanki manyak bir yazar yazıyormuş gibi hissediyorum. Sana da böyle oluyor mu? Dur hiç konuşma cevabını çok iyi biliyorum. Belki sende kelimelerin anlatmaya yetmediği bir andan geçiyorsun. Aramızda kalsın ama hissediyorum ben seni, acılarını hissediyorum. Nasıl diye sorma ben sadece bir roman karakteriyim sen ise bir okuyucu. Zaten hayatlarımız hep açıklayamadıgımız olaylarla dolu değil mi? 

0/Post a Comment/Comments