Geleceğin hatıraları 14. Bölüm yeni roman

 


Birbirimize saldırmadan önce bir an boyunca bakışıyoruz. Bu esnada ilk başta gördüğümüzden daha fazla kişi etrafımızı sarıyor. Tahminime göre en az 15 kişi var. Biz ise hafiften gülümsüyoruz. Çete lideri durumundan son derece memnun bir şekilde bakıyor bize. Sayılarının çok olması ona büyük bir güç veriyor ancak hiçbir şeyden haberi yok. Cahilliğinin verdiği özgüven var onda ve bu ona acımam için yeterli bir neden.


Galdor bakışma merasiminden sıkılmış olmalı ki bir anda baltasını ileriye doğru fırlatıyor. Biz dahil kimsenin beklemediği bir hamle bu. Balta çete liderinin kafa tasına saplandigi zaman herkes ne yapacağını bilemez halde etrafına bakıyor. O an korku dalgasının yayıldığını hissediyorum. Galdor ise kollarını iki yana açarak "Şimdi teslim olun ve hayatlarınızı bağışlayalım."


Acak kimse teslim olmuyor verdikleri söze bağlı olduklarını gösteriyor bu veya yeni çete lideri olmak için yaşayacaklardır. Bizim umurumuzda bile değil bu. Galdor ve ben iki yana geçiyoruz ve Naserious'u ortamıza alıyoruz. Ona ulaşmak isteyen önce bizi geçmek zorunda.


Bana doğru gelen bir kılıç hamlesinden kolayca kurtuluyorum. Hafifçe yana çekilip kılıcımı adamın karnına saplıyorum. Arka tarafımdan bana doğru gelecek bir kılıcın daha olduğunu biliyorum ve olduğum yerde dönüp havada asılı kalan kılıcı durduruyorum. Yatay bir şekilde savuruyorum kılıcımı. Kılıcım başka birisinin karnını parçalayarak ilerliyor. 


Naserious ise hiçbir şey yapmadan duruyor. Sadece ellerinin hareket ettiğini görebiliyorum. Bu onun büyü yapmaya hazırlandığını gösteriyor ve neler yapacağını çok merak ediyorum. 


Galdor ise çılgına dönmüş durumda. Acaba birisi birasını mi döktü diye merak ediyorum. Onu bu kadar sinirli çok nadir görürüm ben. Belki de bu romanda daha sinirli bir yapıdadır bilemiyorum. Ona doğru gelen kılıç tutan bir kolu havada yakalıyor sonra adamın kolunu havada yakalayarak kendine doğru çekiyor. Bu hareket rakibinin bütün dengesini altüst ediyor. Sonrasında Galdor hava atıyor ve kırılan bir kemik sesi. Boynunu kırdığı zaman ikinci kırılan kemik sesini duyuyorum. 


Bana doğru bir kılıç yaklaşıyor. Ondan kaçmak çok kolay ama birkaç an kadar bekliyorum. Alternatif planlarımı yapıyorum bu süre içinde. Sonra bana doğru gelen kılıcın yolunu kendi kılıcım ile kesiyorum. Onun arkasına doğru geçtiğim sırada kılıcım onun karnına ince bir kesik atıyor. Arkasına geçtiğim zaman diz kapaklarının arkasına tekme atıyorum ve o yere düşüyor. Saçlarından tutup kafasını geriye doğru çekiyorum ve kılıcım onun boynunu kesip damarlarındaki tüm kan toprak zemine akıyor. 


Naserious asasını havaya kaldırıyor ve asasından bir elektrik dalgası yayılıyor. Küçük captaki yıldırımın çarptığı 3 kişi yere yığılıyor o anda yüzünde yarım bir gülümseme var onun. Bu romanda onun daha soğuk kanlı olduğunu görüyorum ve biraz daha acımasız. 


Galdor hala silahsız dövüşüyor. O kadar güçlü ki karşısında kimse duramıyor. Yine çılgına dönmüş olmalı bunu söylediği sözden anlayabiliyorum "Saygısız adamlar bir izin verinde baltamı alayım. Siz önce biraz insan olun sonra yine savaşırız." Az önce boynunu kırdığı adamın bedenini havaya kaldırıp ona doğru koşmakta olan birisinin üzerine atıyor. Adam sendelediği sırada yerden baltasını alıyor ve olduğu yer dönerek adamın kafasını kopartıyor. 


Benim yanıma 3 kişi gelmiş durumda. İkisj hemen yanımda ve üçüncüsü onların birkaç adım arkasında duruyor. Ben ilk hamlenin onlardan gelmesini bekliyorum. Silahı kullanma biçiminden ne kadar deneyimli olduklarını yapıyorum ve bir anlık zaman içerisinde kendi hamlelerini planlayabiliyorum. Bana doğru gelen ilk kılıcı havada karşılıyorum. Aynı işlemi ikinciye de yaptıktan sonra en arkadaki e hızlı bir şekilde saldırıp kılıcımı boğazının içine sokuyorum. 


Naserious ise başka bir büyü yapıyor ve asasının ucundan mor renkli küreler çıkıyor. Toplamda 3 tane küre çıkıyor ve her küre farklı birisine doğru ilerliyor. Çete üyelerine çarpan küre o an büyük bir gürültü ile patlıyor. 


Galdor ise yakaladığı iki kişinin kafalarını birbirine vuruyor o esnada. Kafa tasları parçalanana kadar devam ediyor. Galdor hangi ara bu kadar vahşi oldu diye düşünüyorum sonra onun hep aynı olduğunu hatırlıyorum. Bir insan nasıl romanlar boyunca aynı kalabilir, hiç değişmez. 


Benim karşımda bir kişi var hamlesinden kaçınıp kılıcımı bedenine saplama çok zor olmuyor. Geriye sadece iki kişi kalıyor ve onlarda silahlarını yere bırakıyor ve ellerini havaya kaldırıyorlar. Galdor onlara dönüp "ey gibi aptallar en başında teslim olsaydınız hiçbiriniz ölmeyecekti. Şimdi ne oldu hepsi öldü. Size bir ceza vermem gerekirdi belki bacaklarınızı keserdim ama bu gün iyi günümdeyim. Şimdi koşabildiğiniz kadar hızlı koşun ve bir daha sakın karşımıza çıkmayın."


O iki kişi koşarak uzaklaştığı sırada biz birbirimize bakıp gülümsüyorum. Galdor ise" Ama bunlar hiç keyif vermedi. Daha ısınamadım bile. Böyle olmaz arkadaş hayatın hiç tadı kalmadı resmen." diyor ve kısa bir kahkaha atıyor. 


0/Post a Comment/Comments