Buluttaki şehir 91. Bölüm



...

Lucian şiddetli bir sallanmayla uyandı. Gözlerini açtığı zaman ilk gördüğü şey iri cücesiyle Galdor'du. Galdor yaramazlık yapmış bir çocuk gibi hunharca gülümsüyordu. Gördüğü kadarıyla neşesi oldukça yerindeydi. Etrafa kış bir göz gezdirdikten sonra diğerlerini de gördü hepsi hınzırca gülümsüyordu.


- Sonunda prensimiz de uyandı. Size üstüne su atalım dedim ben ama dinleyenim yok.

- Yuh be Galdor bence sen beni baltanla uyandırsaydın daha iyi olurdu.

- O da aklıma geldi aslında. Yuh arkadaş iki saatir seni uyandırmaya çalışıyorum en sonunda kesin zehirli elma yedi dedim.

- Sadece biraz derin uyudum abartmasak mı acaba?

- Tabi canım kesin rüyanda güzel kızlar vardı sende uyanıp beni görmek istemedin.

- Tabi tabi ben aralarında tam seçim yapıyordum sonra uyandım ilk seni gördüm. Ne büyük bir kabustu benim için.

- İyi iyi gerçeğe hoş geldin. Zaten rüyalar çok saçma olur. Gerçekte güzel bir kız sana neden baksın?

- Sende haklısın be Galdor. Şimdi planımız nedir?

- Plan falan yok buradan çıkacağız sonra hepsinin kafalarına vura vura Kylana'yı kurtaracağız. Daha sonra tatile falan gideriz.

- tam da senden beklenecek bir plan yapmışsın Galdor. Hadi gidelim biraz gürültü yapalım.


Lucian ayağa kalktı ve kılıcını aldı. Aynı şekilde hepsi silahlarını kuşanıp dışarıya çıktılar. İlk gördükleri şey nöbet tutan 3 siyahlı askerdi. Onları yere indirmek fazla zamanlarını almadı. Çıkan gürültüyu duyan başka askerler onlara doğru koşmaya başladı. Ancak onları da yere sermek sadece birkaç saniyelerini aldı.


Bu esnada başka siyahlı askerlerin onlara doğru yaklaştığını fark ettiler. Lucian kılıcı ile yapılan bir hamleyle engel olduğu sırada Galdor baltasını savurarak onun işini bitirdi. Sonrasında başka birisini daha indirdiler ve bir başkasını.


- Bunlar da tam çerezlik. Hemen pes ediyorlar şuraya bak yerde yatan kaç tane var daha yorulmaya başlamadım bile.

- Kesin öyledir Galdor biraz sabret ileride kırmızı ejderha varmış o biraz zorlar belki seni.

- Umarım öyle olur böyle çok sıkıcı oluyor. Al bunlar da öldü. Bence ufaktan ilerleyelim böyle keyifli olmuyor.


Hepsi birlikte ilerlemeye başladılar. Ilerlerken onlara saldıran siyahlı askerleri hızlıca öldürüyorlardı. Birinci şehirdeki meydana geldikleri zaman etraflarında onları çevreleyen çok sayıda siyahlı asker gördüler. Hepsi savunma pozisyonuna geçmişti.


- Bakim çocuklar buraya kavga etmeye gelmedik bir arkadaşımız sizin elinizdeymiş onu serbest bırakın sessizce gidelim.

- Sessizce gitmek mi onlarca iyi eğitilmiş adamımı öldürdünüz. Bu adamların ağaçta mi yetiştiğini sanıyorsunuz.

- Ağaçta yetişmiş olsaydı daha fazla mücadele edebilirlerdi. Size zarar vermek istemiyoruz arkadaşımızı bize verin sessizce gidelim.

- Buraya gelene kadar neler yaptığınızı biliyorum ayrıca kanun kaçakları ile iş birliği yapıyorsunuz. Onları teslim edin sonra sizi acısız bir şekilde öldürelim. Bence çok güzel bir anlaşma.

- Güzel bir teklif ama kanun kaçağı dedikleriniz bizim arkadaşlarımız. Böyle devam ederseniz anlaşamayız ama. Tekrar söylüyorum arkadaşımızı bize verin.

- Üzgünüm ama bunu yapamayız. Saldırın!


Bir anda her taraftan siyahlı askerler onlara saldırmaya başladı. İlk olarak Galdor ona doğru gelen bir kılıç hamlesinden kaçındı ve baltası ile kılıç tutan kolu kopardı daha sonra baltasını geniş bir yay çizerek savurdu ve iki siyahlı askerin göğüs bölgesini parçaladı.


Lucian ise gelen hamleleri kılıcı ile durduruyor ve hemen ardından kılıcını siyahlı askerlere saplıyordu. Diğerleri ise bu savaşı sadece izliyordu. Galdor baltasını ileriye doğru fırlattı ve hemen ardından yanındaki siyahlı askeri yakalayıp havaya kaldırdı. Hemen ardından siyahlı askeri ileriye doğru fırlattı ve başka bir siyahlının kafasına saplanan baltasını aldı.


Hamleler arkası kesilmeden devam ediyordu. Kılıç ve balta ölümcül bir dansın içindeydi sanki. Yerde yatan cesetlerin sayısı her an artıyordu ve onlara saldırmak için fırsat kollayan yüzlerce siyahlı asker vardı.


- Lucian ben sıkılmaya başladım.

- Sıkılma Galdor şunun şurasında birkaç yüz askeri daha temizledikten sonra Kylana'yı kurtarırız.

- Tamam biliyorum da neden uğraştıyorlar bizi. Zaten ölecekler kendiliğinden ölseler ya.

- O zaman daha çok sıkılırsın Galdor. Dikkat et.

- Ne dikkat edeceğim öküz az kalsın saçımın telini kesecekti.

- Hey Naserious orada durumlar nasıl?

- Oldukça güzel sizi izliyoruz ama keşke patlamış mısır olsaydı ve kahve.

- Hey çocuklar arkadaşlarıma patlamış mısır ve kahve getirebilir misiniz canları sıkılmaya başladı.

- Ne kadar kaba insanlar bunlar böyle. Hizmet sıfır resmen.


Galdor cümlesini bitirdiği sırada baltasını siyahlı askerlerden birisinin kafasına sapladı ve boşta olan yumruğunu bir başkasının burnuna indirdi. Burnu kırılan siyahlı asker geriye doğru savrulduğu sırada bir ses duydular. " Yeterrr!" 


Duydukları Kylana'nın sesiydi. Hemen karşılarında duruyordu o ve Lucian'ın gözlerinin içine bakıyordu. Yüzünde öfkeli bir ifade vardı. 


- Yeter Lucian gittiğin her yeri mahfettiğin yetmedi mi? Senin yüzünden nice insanlar öldü. 

- Ne diyorsun Kylana biz seni kurtarmaya çalışıyoruz. 

- Beni kendinden nasıl kurtaracaksın? Gittiğin her yerde ölüm seni takip ediyor. Her şeyi öğrendim burada. Yaşadığımız her şeyin sorumlusu sensin başka kimse değil. Hep başka suçlular aradık ama gerçek suçlu yani başımızdaydı. Her şeyi biliyorum artık ve seni öldürmeden dünyanın düzelmeyeceğini de biliyorum. 

- Kylana olur mu öyle şey? Lucian en başından beri yanımızdaydı. 

- Bende senin gibi düşünüyordum Galdor ama düşünsene kötü adam onu tanıyor, sohbet ediyor çok da iyi anlaşıyorlar. Hiçbirimiz onun umurunda bile değiliz hayali bir sevgilinin peşinden koşuyor ona giden yolda hepimizi yok edecek. Evreni bile yok edecek. Farkında değilsiniz ama o her an daha da güçleniyor. 

- Aslında doğru söylüyor her zaman içinde bir şerefsiz vardı onun. Bazen güvenmekte zorlanıyordum ona. Demek bütün evreni yok edecek. 

- Saçmalamayın Lucian benim kaç yıllık dostum. 

- Sen öyle san o hep kullandı seni ben geleceği gördüm ve hepimizi kendi elleriyle öldürmesini izledim. Tek sebebi de hayali sevgilisine ulaşmasında engel olmamızdı. Sonra o evreni yok ediyor salak bir kız uğruna. 

- Sana ne oldu bilmiyorum ama senin canın benimle kavga etmek istiyor. 

- Dur bakalım Lucian ona zarar veremezsin karşında bizi bulursun. 

- Demek öyle Galdor Kylana bana saçma sapan ithamlarda bulunuyor ve sizde onun tarafındasınız. 

- Üzgünüm ama Kylana doğru söylüyor şimdiye kadar hiç dikkat etmedim ama Lucian'ın içinde devasa bir kötülük var ve kötülük her geçen an büyüyor. 

- Sende mi Naserious hepinizi dost sanmıştım ben. Şimdi hepiniz karşıma geçtiniz ve beni öldürmek istiyorsunuz. 

- Lucian sen gücünün farkında değilsin ve Kylana haklı evreni yok edeceksin. Hepimizi öldüreceksin sen. Lütfen dur.

- Sacmalama Naserious hepsini anlarım ama sen nasıl olur da karşıma geçersin. Beni en iyi tanıyan sensin sende böyle yapıyorsan ne anlamı var yapabiliyorsanız öldürün şimdi beni. 

- Naserious haklı senin ölmen gerek Lucian o kızı bile o öldürmüş bir an bile acımadan. 

- Sacmalama Kylana ben niye sevdiğim insanı öldüreyim. 

- Çünkü o senin içindeki kötülüğü hepimizden önce gördü ve sende onu öldürdün. Senin haberin bile yok çünkü kötülük seni ele geçiriyor. Sen şeytansın Lucian. 


Kylana cümlesini bitirdiği zaman ortadan kaybolduktan sonra  Lucian'ın arkasında belirdi. Lucian ise ona doğru gelen hançerden kaçmak için eğildi ve Kylana'yı tutup ileriye doğru fırlattı. Tekrar ayağa kalktı he hepsini karşısına aldı. "Benim yanımda durmayacaksanız karşımda olmanıza gerek yok" 


0/Post a Comment/Comments