Buluttaki şehir 86. Bölüm yeni roman

 


Hızlı adımlarla ikinci şehre doğru ilerliyorlardı. Her ne kadar belli etmeseler de tetikte bekliyorlardı. Elleri silahların kabzasına hep yakın duruyordu. Hiç belli etmelerde karşılaşabilecekleri bir sonraki savaşın planlarını yapıyorlardı. Onlar düşüncelere daldıkları sırada Maril'in ürkek sesi duyuldu.


- İkinizde muhteşemdiniz ama Galdor biraz fazla vahşi değil miydin?

- Onlara iyi davransaydık ne olurdu biliyor musun Maril? Bizi oracıkta öldürürlerdi ki bunu yaptıklarını biliyoruz.

- Galdor'u bakma kedi gibi adamdır ama içinde bir yerlerde devasa bir ejderha yatıyor onun. Bazı yollar vardır ve Bo yollar en zorudur. Aramızda kalsın ama biz hep en zorunu seçeriz.

- Evet, evet bende biliyorum neler yapabileceklerini sadece bir ara gözlerimi kapatmak zorunda kaldım. Midemdeki sıvılar dışarıya çıkmak istedi.

- Rengin bembeyaz oldu zaten Maril. Sessiz olun yerlerde ayak izleri var buralarda bir yerlerde olmalılar. Aramızda kal Maril.


Onlar saldırı hazırlığına geçtikleri sırada tok bir erkek sesi duydular "Sonunda tanışabildik sizinle. Adamlarımı biraz hırpalamışsınız galiba."


- Galdor ızninle ben cevap vereyim. Adamların bizi engellemeye çalıştı dahası büyük bir terbiyesizlik içine girdiler ve bizi öldürmeye çalıştılar.

- Biz yapmayın etmeyin dedik ama dinlemediler bizi ki bu kusurlu hareketler listesinde ilk üçe giriyor.

- Neler olduğundan haberdarım adamlarının yarım bıraktığı işi tamamlayacağız. Sadece burada ne işiniz olduğunu merak ettim. Belli ki siz buralı değilsiniz ama yanınızdaki çocuk buradan.

- Arkadaşlarımızı arıyoruz eğer yerlerini biliyorsanız onları bize verin ve yaşamamıza izin verelim.

- Arkadaşlarınızı tanımıyorum aslında. Etrafınız sarılmış durumda. Teslim olursanız sizi biraz sorguladiktan sonra hemen öldürürüm.

- Galdor bu teklif için ne düşünüyorsun?

- Valla Lucian teklif yeterince güzel değil bence hepsini öldürelim ve bu kendini beğenmişi sona saklayalım.


Galdor son sözünü söyledikten sonra bir anda etraflarında ondan fazla siyahlı belirdi hepsi kılıç kullanıyordu. Galdor daha siyahlılar saldırmadan önce ona doğru koşan siyahlılardan birisini tutup arkasına doğru fırlattı. Daha sonra baltasını geniş bir biçimde savurarak önündeki 3 kişiyi yaraladı.


Lucian konuştuğu adama gülümsedikten sonra belinde taşıdığı hançerlerden birisini ileriye doğru fırlattı. Hançer havada dönerek ilerlerken kılıcını havaya kaldırdı ve hemen karşısında duran adamın suratına bir yumruk attı. Siyahlı bir anlık gardını düşürdüğü sırada Lucian kılıcını adamın midesine soktu.


Siyahlılarla savaşmak onlar için çocuk oyuncağıydı. Galdor rakiplerini farklı yerlerden yaralıyor ve farklı biçimde öldürüyordu. Lucian ise kılıcını dans etmesini seyrediyordu. Soğuk çelik dolunayı ışığında parıldıyordu.


Maril ise bu hengamede olduğu yerde kalkalmıştı. Nereye bakacağını şaşırıyordu. Yerde yatan siyahlı sayısı arttığı zaman konuştukları siyahlının da kılıcını çektiğini gördü.


Lucian peşpeşe iki kılıç hamlesi daha yaptıktan sonra Galdor'u baktı ve "Bu zevki bana bırakabilir misin kardeşim?" dedi.


- Elbette Lucian ama hemen öldürme biraz konuşmamız gerekebilir.


Lucian siyahlı adamın karşısına geçti ve boşta olan eliyle gel işareti yaptı. Korkudan gözleri açılmış olan siyahlı kılıcını savurdu. Ancak Lucian geriye doğru yarım adım atarak bu saldırıdan uzaklaştı. Hemen ardından kılıcını yukarıya doğru savurdu ve adamın sol koluna boyukce bir kesik attı.


Siyahlı adam iyice öfkelenmişti ve tekrardan saldırdı ancak kılıcı Lucian'ın kılıcın sertçe çarptı ve Lucian önce adamın yüzüne sertçe bir yumruk attı daha sonra ise siyahlının diğer kolunda daha büyük bir yara izi bıraktı.


- Lucian öldürme dedikte adamı resmen süründürüyorsun sen.

- Tadını çıkartıyorum belki teslim olur diye umuyorum.


Lucian ona doğru gelen bir diğer hamleyi durdurmakla uğramadı bile hafifçe yana çekildi ve siyahlının boşta olan kolunu yerinden kopardı. Çığlıklar içinde kalan siyahlı dizlerinin üzerine çöktü ve Lucian kılıcını onun boğazına yasladı. "Sanırım şimdi konuşmak için hazırsın. Sorduğumuz sorulara cevap ver."


- Adamı yavaşça öldür dedik sen gittin kolunu kopardın.

- Bence böyle birisine iki kol fazla. Hem ihtiyacı olan birisine veriririz.

- Anlat bakalım siz kimsiniz ve neden insanları öldürüyorsunuz?

- Ahh.. Biz burayı koruyoruz ve onlar kaçmaya çalıştı.

- burası neresi ve neden kaçmaya çalıştılar. Hapishane mi burası?

- Hayır.. Burası akıl hastanesi ve kaçmak yasak buradan.

- Hadi oradan sanatla falan uğraşıyorlar ama deli değiller.

- Bize verilen görev bu. Nedenini bilmiyoruz.

- Bir yerdeki herkes mi aptal olur. Size görevi kim verdi?

- Bilmiyoruz, bizim görevimiz 3. Şehirden kimsenin kaçmamasını sağlamak.

- Üzgünüm ama sizi kandırıyorlar burası bir akıl hastanesi değil ve siz salaklar boşuna uğraşıyorlar. Adam öldü lan. Ne kadar çabuk ölüyor bunlar.

- Sende adamın kolunu kesmeseydin belki daha geç ölürdü. Neyse demek ki ilerideki şehirlerde de peşinizde olacaklar.

- Gelsinler bakalım ufak ufak öğreneceğiz her şeyi. Bizimkileri de bulduk mu tamamdır.

- amacımız onları bulmak zaten gelmişken burayı da kurtarırız. 

0/Post a Comment/Comments