Kötü adam hafifçe gülümsedi. O geldiği zaman hepsi onun içindeki kötülüğü hissedebiliyordu. Gülümsemesi alaycıydı. Ses tonu birbirine sürten iki çeliğin sesi gibi keskindi. Onu normal şartlar altında gören olsaydı o an korkudan bayılabilirdi. Üstüne siyah bir takım elbise vardı. Takım elbisenin kalitesi çok rahat bir şekilde belli oluyordu ve kötü adam konuşmaya devam etti.
- Evet, evet ben oyum. Siz zavallıları görmek istedim. Sizinle konuşmadan ölümünüzü seyretmek hiç hoş olmazdı doğrusu.
- Sen kimsin ki bizimle böyle konuşuyorsun?
- Galdor'u galiba senin adın. Ne kadar tatlı bir ekip oldunuz siz böyle.
- Geyik muhabbetini bırakda bizden ne istediğini söyle.
- Bu çocuk hep böyle mi konuşur? Ben söyleyeyim ne istiyorsun bizden?
- Sizin en büyük sorununuz da bu işte hep aceleniz var. Bence ölmek için bu kadar acele etmeyin.
- Neden kurucuyu öldürdün? Adam dünya hükumeti başkanıydı.
- Önemsiz birisi o, yerine başkaları gelecek ve onlarda ölecek. Sonra dünya karışacak ve savaşlar çıkacak. Benim umurumda bile değil bunlar.
- Bizden ne istiyorsun peki?
- Sizden bir şey istemiyorum sadece tanışmak için geldiğimi söyledim zaten. Bir de bu zamana kadar attığınız her adımda bana hizmet ettiğinizi söylemek istedim.
- Ne biçim konuşuyorsun sen biz dünyayı kurtardık!
- Aslında öyle bir şey yapmadınız sadece yazdığınız yeni gelecek işime daha çok yarayacaktı. Siz bir romanı değiştirdiniz çünkü o romanın sonunu beğenmemiştim.
- Yani yaşadıklarımızın hepsi senin kurgundu. Onca acıyı sen istiyorsun diye mi çektik biz.
- Aslında istedim ama senin çektiğin acı tahminlerimin çok üstündeydi. Bence sana ödül falan verilmeli Lucian. Gerçekten hak ediyorsun bunları.
- Yani Melvenia'nın gitmesi de senin eserindi.
- Evet diyebilirim. Ne güzel acı çektin yıllarca çektin hatta. Bir insan nasıl bu kadar acı çekebilir diye düşündüm hep. Bir psikoloğa görünmüş olsaydın keşke.
- Neden bizimle uğraşıyorsun sen. Bizimle ne alıp veremediğin var senin.
- Anlatsam anlamayacaksınız zaten. O yüzden boşverin en iyisi.
- Madem o kadar güçlüsün zamanı istediğin gibi değiştirebiliyorsun bize bir açıklama yapabilirsin.
- Lucian gerçekten çok tatlısın sen. İnsan alıp evinde beslemek istiyor. Size bir açıklama borçluyum haklısınız bütün evreleri ele geçireceğim çok yakında ve bu sizin sayenizde olacak. İçinde olduğunuz her romanda benim istediklerimi yapıyorsunuz ve daha da güzeli bunu isteyerek yapıyorsunuz.
- Biz bir romanda mıyız ki bu şekilde konuşuyorsun?
- Evet, bir romandasınız ve yaşadığınız tüm evrenlerde bir roman. Ben roman evrenin ele geçireceğim ve daha sonra gerçek dünya benim olacak.
- Hadi oradan, anladık kötüsünde böyle saçma şey mi olur?
- Sende çok tatlısın Galdor ama seni evdr beslemem.seni bahçeye bağlamak gerekir. Sonra sağa sola saldırırsın sen.
Kötü adam cümlesini bitirdiği zaman kötü iri cüssesiyle kötü adama doğru koştu ve önce sağ yumruğunu savurdu ancak kötü adam hafifçe geriye doğru kaçarak yumruktam uzaklaştı. Galdor'un ikinci yumruğu da başarısızlığa uğradı ve kötü adam Galdor'un midesine hafifçe vurdu ve Galdor metrelerce uzağa sürüklendi.
- Başka denemek isteyen var mı? Hiç zevk vermiyorsunuz bana. Neyse buraya sizinle tanışmak istedim. Belki başka bir romanda zaferime tanıklık edebilirsiniz. Yok yok, sizi şimdi öldürmeyeceğim ben. Daha işiniz var sizin. Galdor seni son kez uyarıyorum eğer tekrar ayağa kalkarsan seni öldüreceğim.
- kimseyi öldürme ne yapmamız gerekiyor bizim.
- Canım Lucian bir şey yapmanıza gerek yok aynı salaklığınızla yaşamaya devam edebilirsiniz. Vazgeçtim ben sizi biraz zorlamak lazım hem sizi öldürmekle uğraştırmayın beni.
Kötü adam cümlesini bitirdiği zaman hemen arkasında bir boyut kapısı açıldı ve kapıya doğru inanılmaz bir çekim gücü vardı. Lucian ve diğerleri bu gücün karşısında ayakta durmakta zorlanıyordu. Her geçen saniyede ayakta durmaları daha da imkansız hale geliyordu. Kötü adam ise çek gücünden etkilenmemiş gibi ağır ağır yürüyerek boyut kapısından uzaklaştı.
Lucian ilk önce kapıdan geçti ardımdan yuvarlanarak Kylana. Sonra ise Naserious ve Galdor. Lucian kapıdan geçmeden hemen önce kötü adam "Silahlara ihtiyacınız olacak. Değerli silahlarını gittiğiniz yerde yanında bulacaksınız. Sonuçta hemen ölmenizi istemiyorum." dedi ve gözlerini açtıkları zaman kendilerini altın renkte eski bir şehrin yakınlarında buldular. Güneş ışığı altın renkli kubbelerden parlıyordu.