Buluttaki şehir 74. Bölüm yeni roman

 


Naserious zaman makinesinin ayarlarını yaptı daha sonra bir düğmeye basarak makineyi çalıştırdı. Önce uzadıklarını hissettiler. Daha sonra döndüklerini. O kadar uzadılar ki Lucian bir an boyunca sonsuza kadar uzadığını düşündü. Naserious ise zamanın nasıl göründüğünü merak etti. Galdor ayaklarını yere sıkıca basmıştı ve her karşılarına çıkacak bir yaratıkla savaşmak için hazırda bekliyordu. Ona göre zaman solucanları var olabilirdi daha kötüsü zaman ejderhaları da olabilirdi. En kötüsü ise komedyen iskeleti tekrardan görmekti. Kylana ellerini sıkıca bağlamıştı ve etkilenmemiş gibi duruyordu.


Zaman makinesi durduğu zaman kapı yavaşça açıldı. Bir an için herkes nerede olduklarını anlamakta zorlandı. Daha sonra Galdor sabırsız bir şekilde konuşmaya başladı.


- Bu nedir arkadaş? Lüks, rahat bir zaman makinesi yapamıyorlar mı?

- Özür dileriz bey efendi sizi hiç düşünemedik. Söz bir dahaki sefere sizin için içine havuz yaptıracağız.

- Zamanı allak bullak ettik Kylana sen hala benimle dalga geçiyorsun.

- Buna dalga geçmek demeyelim biz takılmak diyelim en iyisi. Havuz değil de deri koltuk koyabiliriz.

- Lucian sen ne meraklısın ağzını burnunu kırdırmaya.

- İki dakika geyik yapmayın. Şimdi nasıl bir gelecekte olduğumuzu öğrenmemiz gerekiyor. Zamanı değiştirmede başarılı mı olduk yoksa dünya daha beter bir hale mi geldi.

- O değilde Naserious şimdi biz bu zaman diliminde olmayabilir miyiz?

- Eğer annenle baban dünyaya bir Galdor getirmek istememişse veya hiç tanışmamışlarsa başka bir sen olmayacaktır.

- Ne sıkıcı bir hayat böyle. Ben olmazsam ne anlamı kalırdı yaşamanın.

- Hadi dışarıya çıkalım ve etrafı inceleyelim.


Dışarıya çıktıkları zaman şehirde hiç savaş olmamış gibiydi. Başka binalar yapılmıştı, sokakta gördükleri insanlar biraz daha farklı gibiydi ve hepsinin yüzü gülüyordu. Güneş batarken gökyüzü kırmızı bir tona bürünüyordu ve onları hayran bırakıyordu. İnsanların bir çoğu bu manzaranın çekmek için telefonlarını kullanıyordu.


- Sanırım büyük bir şey başardık. İşin kötü tarafı bunu kimse bilemeyecek ve bize ödül vermeyecekler.

- Tuh be Galdor, Nobel alma şansını kaybettin.

- Nobeli ben alırım merak etme Galdor.

- ödülü falan bırakın insanlara bakın ne kadar da mutluluklar bence bir gazeteye falan bakalım neler olup bittiğini öğrenmemiz gerekiyor.

- Naserious siz burada durun ben şu köşeden gazeteyi alırım.

- Tamam Galdor seni bekliyoruz. Bu arada zaman makinesinin telefon kulübesine benzediğini fark eden oldu mu?

- Fark ettim Lucian ama niye bir insan zaman makinesini bu hale sokar anlayamadım.

- Galdor koşar adımlarla gazeteyi getiriyor ve oldukça mutlu.

- Ne gördün Galdor bu kadar mutlusun?

- Çok güzel ya dünya barışı sağlanmış. Bak burada yazıyor "Dünya barışı sağlanalı 7 yıl oluyor." Bak burada detayları da yazıyor "7 yıldır hiç masum kanı dökulmedi."

- Harbiden mi ver bir de bakayım şuna.. Evet, Galdor doğru söylüyor çok güzel bir şey başarmışız.

- Diğer haberlerde neler var?

- Karbon emisyonu sıfıra inmiş. Geçen yıl 63 milyon ağaç dikilmiş. Vatandaşlar arasında mutluluk endeksi %98 olmuş. Biz neler başarmışız böyle. Demek ki bütün kötülükler o şerefsizler yüzünden olmuş.

- Öyle görünüyor ama mantıklı olmayan bir şeyler var. Biz sadece iki kişiyi öldürdük ama hala kötü insanlar olması gerekiyor. Birkaç on yıl içinde herşeyin temizlenmesi normal değil.

- Biraz şu anın tadını çıkar Naserious. Yeminle siz acıdan besleniyorsunuz.

- Öyle deme Galdor bence de Naserious haklı olabilir. İlk önce her şeyi öğrenmemiz gerekiyor.

- Lucian ve Naserious'a katılıyorum ben. Bence evimize gidelim ve biraz dinlenelim Lucian bize kahve yapacakmış öyle duydum.

- Valla ben bira alıp keyif yapacağım. Merak etmeyin sadece bir kerelik olacak bu.

- Galdor bence 15 damacana bira alacak. Bu ona biraz yeter bence.

- Lucian bak ağzın burnun diyorum sende diyorsun ki kır. Benden günah gitti valla.

- Gazetede başka haber var mı Galdor?

- Valla Naserious herkes gayet güzel. Döviz düşmüş, bir şey olmuş, vizeler kalkmış her şey günlük gülistanlık valla. Tam istediğim gibi bir hayat.

- Sen şu Galdor'a bak hareket adamıyım diyerek bizi kandırıyormuş meğerse içinde yaşlı bir dede varmış onun.

- Siz bekleyin ben birazdan geliyorum sonra biraz dinlenelim. Çaktırmayın ama bayağı yorulduk. 

0/Post a Comment/Comments