Buluttaki şehir 70. Bölüm yeni roman


Arkalarından gelen kalabalık o kadar yüksek bir sesle bağırıyordu ki diğer tüm sesleri bastırmışlardı. Silahların sesi bir anlığına susmuş ve yerini yüksek sesle söylenen kelimeler almıştı. Söylenen sözler anlaşılmıyordu ancak bunun hiçbir önemi yoktu. Gelenlerin silahlarının olmaması da önemli değildi.


Kimsenin beklemediği bir olay gerçekleşiyordu ve halk savaşmak için geliyordu. Bir çoğu ölmeyi göze almıştı. Bu savaşan herkese büyük bir cesaret vermişti.  Gelen kalabalık yerde buldukları silahları alıyordu ve ateş etmeye başlıyordu. Bir diğer kesim ise eline geçen her şeyi karşı tarafa fırlatıyordu. İsabet edip etmemeleri de önemli değildi. O an arkalarındaki büyük gücü hissettiler.


Naserious yüksek sesle büyü sözlerini haykırdığı zaman bir anda kara bulutlar gökyüzünü kapladı. Bir anın ardından gökten yıldırımlar düşmeye başladı. Kalabalığın sesi yıldırımların sesi ile bastırılmıştı. Bir süre boyunca yıldırım ışığından önünü göremedi. Bir çokları sesten dolayı sağır olduklarını düşündü. Düşen her yıldırım düşmanlarının merkezini hedef alıyordu.


Herkes yere kapandığı sırada yıdırım yağmuru sona erdi ve Lucian ayağa kalkarak karşısına baktı. Neredeyse karşılarında duran herkes yerde yatıyordu. Robotlar parçalanmış ve kızarmış haldeydi. Kalan teröristler için tekrar ateş etmeye başladılar.


Kısa bir süre sonra köprü teröristlerden temizlenmişti. Bir arabanın üzerine çıktılar ve Lucian bağırmaya başladı "Hepinizle gurur duyuyorum. Bu akşam imkansızı başardınız ve son sözü her zaman sizin söyleyeceğinizi kanıtladınız. Geleceğimizi yeniden inşa etme zamanı yaklaşıyor." Lucian'ın konuşması sıklıkla bağırışlarla kesilse de o konuşmaya devam etti.


Lucian cümlelerine devam ettiği sırada karşılarından gelen kalabalığı fark ettiler. Bunun anlamı köprünün ve diğer yerlerin temizlendiğiydi. Lucian sağ elini kılıcı ile birlikte havaya kaldırdı ve halk haykırmaya devam etti. Sıra dışı bir kutlama yapıyorlardı.


Kylana Lucian'ın kulağına eğildi ve "başkan bizi bekliyor. Oraya gitmemiz lazım" dedi. "Daha büyük bir tehlike gelecek çok yakında."


Kylana'nın sözleri üzerine Lucian tekrardan bağırdı "Bir savaşı kazandık ama daha büyük tehlikeler gelecek. Şimdi yapabiliyorsanız uzaklaşın şehirden. Her zaman yanımızda olduğunuzu biliyoruz. Şimdi gitme zamanı geldi."


Lucian cümlesini bitirdiği zaman kalabalığın yüzü asıldı. Bazıları gitmeyi reddetse de siyahlı askerler onlara gitmelerini söyledi. Elinde silah olanların bir bölümü gitmeyeceklerini ve sonuna kadar savacaklarını söylediler. Lucian ise onları büyük bir mutlulukla kabul etti. Bu son savaştı ve kaybetmek gibi bir seçenekleri yoktu.


Kalabalık yavaş yavas uzaklaştığı sırada Lucian tekrardan bağırdı "Köprü girişlerini kontrol altına alın. Bu esnada diğer ekiplere de iletişime geçin ve bana hemen durumu bildirin."


- Efendim savaş olan her yer kontrol altına alındı. Çok kaybımız var ama savaşı ülke genelinde kazandık.

- Siz teyakkuzda olun ve hepinizde ateş yetkisi var ilk uyarı sonrası öldürebilirsiniz.


Siyah askerler iki yana doğru dağılırken Lucian Kylana'ya dönüp seslendi "Başkan bizi nerede bekliyor."


- Köprünün girişine gelmiş bizimle konuşmak istiyormuş.

- Tamam oraya gidelim.

- Ne gitmesi ya çok güzel savaşıyorduk. Hele sen Naserious 5 milyar adamı bir anda öldürdün. Kör olacağımı sandım bir an.

- Önemli değil Galdor. Şu işten bir kurtulalım sonra detaylı olarak konuşuruz hatta zaferimizin romanını bile yazarlar.

- Filmini bile çekerler sonra ama roman hep daha güzel olur.

- Yani Lucian şu geyiği yapmasaydın olmazdı değil mi? Bir kere bence filmler daha güzel olur o kadar kitabı kim okuyacak

- Sen zaten hareket insanısın be Galdor bilmez miyim.

- O zaman genelleme yapmayacaksın Lucian.

- Gerçekten mi devasa bir savaşın ardından bu muhabeeti mi yapacaksınız. Lütfen insana keşke savaş bitmeseydi dedirtmeyin.

- Tamam Kylana sen yeter ki sinirlenme. Hadi bizde ufaktan yola çıkalım. Başkan bizi bekliyordur. 


0/Post a Comment/Comments