Buluttaki şehir 68. Bölüm yeni roman

 


Yaklaşık olarak tarım saat kadar yolculuk taptular

Başlarda yol oldukça ıssız ve kimsesizdi ancak köprüye yaklastıkları zaman yola çekmiş çok sayıda araç gördüler. Bir çok aracın yolcuları kaçmıştı. Araçların her tarafında kurşun izleri vardı. Kısa bir süre sonra artık ilerleyemediklerini fark ettiler.


- Hadi gençler buradan sonrasında koşacağız.


Hep beraber hızlı bir şekilde ilerlemeye başladılar. İleride yoğun bir şekilde silah sesleri duyuluyordu. Havada barut kokusu asılı kalmıştı.


Yola park etmis araçların yanından ilerlerken herkes yarı çömelmiş bir şekilde ilerliyordu. Lucian "Bunu da bir filmde izlemiştim." diye düşündü ancak hiçbir şey söylemedi. Konuşmanın yeri ve zamanı değil diye düşündü Lucian. Zaten bazen konuşmak tamamen zaman kaybıydı. İçinde biriktirdiği cümlelere bir yesinisi daha eklediği sırada acaba o biriken cümleleri bir gün söyleyebileceğini merak etti.


Köprünün ortalarından patlama sesleri geldiği sırada Galdor neşeli bir şekilde haykırdı "Patlangaç çoktan gelmiş.


Herkes otomatik silahlarını kuşanıp ateş etmeye başladılar. Karşılarındaki teröristler teker teker azalıyordu. Naserious en arkada durmuştu ve asasından bir alev topu çıktığı sırada Kylana ortadan kayboldu. Lucian ve Galdor ise aralıksız bir şekilde ateş ediyordu.


Siyahlı askerler ise teröristlere ateş etmelerine rağmen çok başarılı oldukları söylenemezdi. Teröristler çok sayıdalardı ve hepsi çok iyi eğitilmişti. Lucian bir an için bu şekilde çok uzun süre savaşmaya devam edeceklerini düşündü.


Naserious'un asasından bir başka ateş topu çıktığı sırada Kylana askeri araçlardan birisini ele geçirmiş ve aracın makineli tüfeğini kullanmaya başlamıştı. Lucian ve Galdor ise ateş etmeye devam ediyordu. Eğer bir terörist öldürme yarışına girselerdi kazanan kesinlikle Kylana olurdu.


Bir an için bu savaşta bir eksik olduğunu düşündü ve yüksek sesle bağırdı "Robotlar yok bu bir oyalama taktiği. Burayı temizleyip onları bulmamız lazım."


Siyahlı askerlerden birisi Lucian'ın siper aldığı arabanın yanına gelerek konuştu "Teşekkür ederiz komutan Lucian. Emirleriniz nedir?“


- Şimdilik yerinizi koruyun eğer burayı kaybedersek şehri tamamen kaybederiz ve benden saldırı emri bekleyin. Durum nedir?

- Efendim yoğun bir şekilde savaşıyoruz. Kayıplarımız var ama tüm gücümüzle devam ediyoruz. 

- Cephane durumu nedir? 

- Birkaç saat daha yeterli efendim. 

- Güzel! Öldürdüğünüz teröristlerin silahlarını kullanın gerekirse. 


Bir başka ateş topu karşılarına düştüğü sırada yanık et kokusu etrafı kapladı. Yavaş da olsa ilerliyebiliyorlardı. Lucian bir an için zamanın yavaş ilermesi gerektiğini düşündü. O an için tek istediği şey zamanı durdurmaktı ve bir anda kurşunlar havada asılı kaldı. 


Bir anlık şaşkınlığın ardından Lucian ayağa kalktı ve gördüğü her teröriste ateş etmeye başladı. Once ikinci şarjörünü taktı daha sonra ise üçüncüsünü. Silahından çıkan kurşunların havada asılı kaldığını ve çok yavaş bir şekilde ilerlediğini görebiliyordu. 


Onun için birkaç dakika gerçekte ise bir an geçtikten sonra Lucian'ın ateş ettiği tüm teröristler yere düşmüştü. Bir anlık boşluk onlara ilerleme fırsatı tanımıştı ve Naserious'un asasından bir elektrik dalgası yayıldı ve çarptığı herkes bir an içinde can verdi. 


Karşı taraftan çok fazla terörist geliyordu. Sanki bitmeyen bir terörist yağmuru içindeydiler. Lucian, Galdor'un baltasını eline aldığını gördüğü sırada bir eliyle kılıcını tuttu ve diğer eliyle tabancasını. 


Galdor bir teröristin başını gövdesinden ayırdığı sırada Lucian önce hemen karşısında duran bir teröriste ateş etti daha sonra kılıcını başka bir teröristin midesine soktu hemen üstünden bir başka elektirik dalgası geçtiği sırada. 


Artık yakın dövüşe başlamışlardı. Naserious uzektan attığı büyülerle teröristleri öldürürken Lucian, Galdor yakın dövüşteydi. Siyahlı askerler ise onları koruyor ve teröristlere ateş ediyordu. Galdor ve Lucian mükemmel bir uyum içerisinde savaşıyordu. Kylana ise bir kayboluyor, bir görünüyor ve birkaç teröristi öldürüyordu. 


Onların desteğiyle teröristlere karşı ilerleme hızlanmıştı. Lucian'a göre bir karınca hızından bir kaplumbağa hızına yükselmişlerdi ancak bu yeterli değildi. Köprüyü havaya uçurmadan onları bitirmek oldukça zordu ve köprüyü havaya uçurmak demek şehre çok büyük bir zarar vermek demekti. 


Bir kaç tane daha bomba patladı demek ki patlangaç hala görev başındaydı. Ancak hala çok yavaş ilerliyordu. Naserious birkaç alev topu daha attı. Galdor baltası ile başka bit teröristin karnını yaradığı sırada Lucian başka birinin kafasına bir el ateş edip kılıcı ile karnında büyük bir kesik açtı. Devasa bir kan gölünün içindeydiler sanki. 


0/Post a Comment/Comments