Buluttaki şehir 64. Bölüm yeni roman

 


Yollar çok karanlık, geçmişimden bile gidiyorum şimdi. Beni tutacak hiçbir şey yok artık. Hayallerim bile bu hayata ait değil gibi. Benim çok uzaklara gitmem gerek. Bu diyara ait değilim ben.


Hangi yol sana gidiyor bilmiyorum. Nasıl yanına gelebilirim bilmiyorum ama bir yol olmalı. Bir yol olmalı ve o yol bin yıl sürmemeli. Dayanamıyorum ben sensizliğe dayanamıyorum artık. Sen diye kendini tanıtanlara artık inanmıyorum. Kendi romanında bir yabancı gibi yaşıyorum.


Bir kapıdan daha geçiyorum. Sana ulaşmak için geçtiğim kaçıncı kapı bu bilmiyorum. Bu yol sana çıkacak sadece bunu biliyorum. Zaman en büyük düşmanım şimdi bir tek onu yenemiyorum. Bende geçmişimde her satıra senin adını yazıyorum. Benim hayatım, benim romanım sana uzanan bir yol ve ben yolunda yürüyorum. Yol çok güzel, acı dolu, tüm duvarlar yalnızlıkla örülü. Neredesin bilmiyorum. Bir kapı daha var önümde belki bu sefer bulurum seni. Belki şimdi belki şimdiden hemen sonra. 


... 


Kapıdan geçiyorum. Bir masa var ve masa da sen oturuyorsun. Yanına geliyorum ve gözlerimin içine bakıyorsun. O an nasıl yaratıldığını anlıyorum yıldızların. Gülümsüyorsun ve içimde çiçekler büyüyor. Elini tutuyorum senin, ben o an yaşadığımı anlıyorum. Yüzünde biraz hüzün var, anlat diyorum ama sen susuyorsun. Bana her şeyi anlat diyorum ama sen susmaya devam ediyorsun. 


Daha sıkı tutuyorsun elimi. Derin bir nefes alıyorsun ve o gün gelecek diyorsun. Gözlerinden bir damla düşüyor ve bir okyanus beliriyor hemen yanımızda. Seni bulacağımı söylüyorum. Gülümsüyorsun ve içime büyük bir enerji doluyor. 


Anlat diyorum bana gülümsemen kayboluyor ve bir anda buz kesiyor heryer. Bana seni nasıl bulacağımı anlat diyorum. Evrenin sonunda olsan bile bulacağım seni. Aşk diyorsun bana, aşka giden yol açılardan örülmüş. Acılar diyorum, sonunda sen varsan acı hissetmez yüreğim. Yollar sana ulaşmak için var. 


Bana yolun çok zor olacağını söylüyorsun duymuyorum. Başka bir diyarda, esir olduğunu söylüyorsun. Seni mutlaka bulacağımı söylüyorum gülümsüyorsun ve ben yaşadığımı hissediyorum. Sana ulaşmama kimse engel olamayacak diyorum ve elimi daha sıkı tutuyorsun. Buzlar eriyor o anda ve güneş açıyor, kocaman bir gül bahçesine gidiyoruz. Sarılıyorum sana, nefesini hissediyorum bedeninden yayılan sıcaklıkta alevlerin içinde kalıyorum. Tekrar görüşeceğiz diyorum. 


... 


- Lucian beyde sonunda uyandı. 

- Neredeyim Kylana? 

- Hastanedesin. Ameliyata alındın, birkaç dikiş attılar sana. Doktorlar iyi olacağını söyledi. 

- Galdor nerede? Durumu nasıl? 

- Onun durumu iyi. Şimdi dinleniyor Naserious onun yanında şimdi. 

- Çok sevindim onun iyi olmasına. Ne oldu bana? 

- buraya geldiğimiz zaman bayıldın. Ciddi bir şekilde yaralanmışsın seni ameliyata aldılar. 11 saattir baygınsın. Serumları çıkarma şimdi önce bir kendine gel. 

- Şapkalı'dan haber var mı? 

- Hayır ona ne olduğunu bilmiyoruz. Sistemin adamları fabrika enkazını araştırıyor ondan biz iz bulabilmek için ama şimdilik hiçbir iz bulamadık. 

- O iyidir, ona bir şey olmuş olamaz yoksa biz ne yaparız? 

- Şimdi düşünme bunları sen elbet bir yolunu bulacağız. Sadece dinlen sen, başka hiçbir şeyi düşünme. Uyanmadan hemen önce bayağı bir mutluydun ne gördün rüyanda? 

- Hatırlamıyorum ne gördüğümü sanırım güzel bir rüyaydı. 

- Yüzün kızardığına göre anlatmak istemiyorsun. Önemli değil ben beklerim sana daha önce de söyledim seni romanlar boyunca bile beklerim. 

- Hep serumlar yüzünden olmuştur o. Malum kan veriyorlar bana demek ki çok vitaminli kanmış. 

- Hadi sen dinlen şimdi düşünme hiç. 

- Teşekkür ederim Kylana, sen çok iyi bir arkadaşsın. 

- Rica ederim Lucian, evet ben sadece arkadaşım. Hadi biraz daha uyu sen. 




0/Post a Comment/Comments