Buluttaki şehir 62. bölüm yeni roman

 


Kylana kalp masajı yapmaya devam ettiği sırada Lucian Galdor'un üstündeki beton parçalarını atmayı bitirmişti. Galdor nefes almamaya devam ediyordu Kylana ise gözyaşları içerisinde kalp masajı yapıyordu. Naserious ise şaşkın bir şekilde olanları izliyordu.

Lucian ayağa kalkmaya çalıştı önce ama yapamayıp tekrar dizlerinin üzerine çöktü.. Kanama miktarına bakılırsa Galdor'un durumu gerekten kötüydü. Aslında kötü gördüğü durumu anlatmaya yeten bir eklime değildi. Eğer kötü durumda olmuş olsaydı nefes alabilirdi veya kalbi atmaya devam ederdi. Ancak o kanlar içinde hareketsiz bir şekilde yerde yatıyordu. Lucian Galdor'un yanına yaklaştığı zaman konuşmaya başladı sesi titrek bir şekilde çıkıyordu ve bir an kadar sonra gözlerinin ıslandığını fark etti. "Kalk Galdor, numara yapma lütfen. Daha yapacak çok şeyimiz var bizim hem daha pataklayacak bir sürü siyahlı adam seni bekliyor."

Kylana'nın yanakları sırılsıklam olmuştu artık. Zaman geçtikçe yaptığı kalp masajı anlamını kaybediyordu ve bu oradaki herkesin en çok korktuğu olasılıktı. Galdor onları bırakıp gidemezdi bu kolaya kaçmak olurdu. En zor zamanlalarında hep yanyanaydılar ve şimdi onsuz zorluklarla nasıl başa çıkabileceklerini bilemiyorlardı. "Yeteri kadar yattın Galdor hadi kalk. Numara yapma lütfen, yalvarırım ayağa kalk."

Naserious ise gözlerini kapatmış ve aklından geçen kelimeleri seçmeye çalışıyordu ancak her şey o kadar karışıktı ki sanki başlangıcı olan bir kelimenin sonu yoktu. Yarım kelimeleri bir araya getirmeye çalışıyordu.

"Lucian çok üzgünüm ama artık yapacak hiçbir şeyim kalmadı."

"Bu şekilde olmamalı Kylana. Ben devam edeyim." Lucian cümlesini bitirdiği zaman Galdor'unj yüzüne tokat atmaya başladı. "Kalk lan, artık kalk. Bizi böyle bırakamazsın."

Naserious ise etrafı ile olan tüm bağlarını koparmış bir şekildeydi. Daha sonra bir kelimeye tutundu ve oradan başka bir kelimenin üzerine zıpladı. Sanki her kelime parçalara ayrılıyordu ve eğer düşerse sonsuza kadar düşebilirdi ancak devam etmeliydi. Başka bir kelimeye atladı ve daha sonra başka bir kelimeye. Bu esnada her kelimeyi yüksek sesle söylediğinin farkına varmıyordu ancak asasından beyaz bir ışık yayılmaya başlamıştı ve beyaz ışık hepsini içine alıyordu.

Büyüsü bittiği zaman Naserious dizlerinin üzerine çöktü sanki tüm enerjisi bedeninden çekilmiş gibiydi. O yere düştüğü sırada Kylana gözyaşları içinde onun yanına koştu ve durumunu kontol etmeye başladı. Lucian ise iki elini birleştirip Galdor'un göğüs kafesine vurmaya başlamıştı. Gözlerinden akan yaşlar kanlı zemine çarpıyordu.

Birkaç an kadar sonra Galdor derin bir şekilde nefes aldı ve gözleri hafifçe aralandı. O an hepsi yerlerinden fırlayarak onun yanına geldiler. Hissettikleri mutluluk o kadar büyüktü ki Lucian Galdor'a sarıldığı sırada Kylana ise onun elini tutuyordu.

- Biraz açılın adam nefes alsın. Acil ambulans çağırmamız lazım. Nefes almaya başladı ama hala kendinde değil.
- Şu an nereden bulacağız ambulansı veya hastaneyi? Onu biz bir yere götürelim.
- Çok tehlikeli onu hareket ettirmemiz çok tehlikeli.
- Ne yapacağız peki Naserious? Biz en iyisi yaralarına bandaj yapalım kanaması durdu şimdilik ama önlem almalıyız. Birkaç kemiği kırılmış olmalı.
- Sakin ol Lucian şu an bizim yapabileceğimiz çok bir şey yok hele hiçbirimiz acil doktoru değiliz.

Onlar Galdor ile ilgilendikleri sırada arkalarından bir minibüs sesi duydular. Minibüs hızlı bir şekilde yanlarına kadar geldi ve minibüsün kapısı açılıp içinden birkaç kişi çıktı ve koşmaya başladılar.

- Yardım etmeye geldik. Siz burası ile ilgilenin başka yaralı var mı?
- Kimsiniz bilmiyorum ama onu kurtarmamız gerekiyor.
- Bizi sistem gönderdi size yardımcı olacağız ve arkadaşınızı kurtaracağız. Ne oldu burada böyle.
- Burası havaya uçtu ve duvarın altında kaldı başka yaşayan var mı bilmiyorum.
- Tamam endişelenmeyin. Sedyeyi getirin onu hastaneye götüreceğiz. Durumu çok kötü değil.
- Nasıl oldu bilmiyoruz ama nefes almıyordu kalp masajı yaptık, kurtarmaya çalıştık, bedeninin rengi değişmeye başlamıştı. Bir anda nefes almaya başladı.

Gelen adamlar Galdor'u bir sedyeye koyup binibüse bindirdiler. "Siz de bizi takip edin bir süre hastanede kalmanız oldukça iyi olacaktır. Hadi bizi takip edin."

Galdor'u minübüse bindirdikten sonra diğerleri kendi arabalarına bindiler ve minibüsü takip etmeye başladılar. 10 dakika kadar yol aldıktan sonra büyükçe bir depoya vardılar. Önce minibüs durdu ve hemen ardından diğerleri. Hızlı bir şekilde dışarıya çıktıkları zaman minibüsteki adamlardan birisi konuşmaya başladı "Şimdilik burası hastane. Malum diğer hastaler kötü durumda bizde yaralıları buraya taşıyoruz. Bizi takip edin içeride doktorlar size de yardımcı olacaktır."




0/Post a Comment/Comments