Buluttaki şehir 61. Bölüm Yeni roman

 


Karanlığın içinde, sessiz yolculukları devam ediyordu. Şehirden oldukça uzaklaşmışlardı. Kimsenin dikkatini çekmemek için mükemmel bir yer diye düşündü Lucian hele onca hengamenin arasında muhteşem bir yer seçimiydi orası. Neredeyse şehrin dışına çıktıkları sırada siyahlı askerler ana yoldan saptı ve bir süre daha devam edip öndeki siyah minibüsleri yolun kenarına park etmeye başladılar. Bütün araçlar aynı yerde durduktan sonra hepsi araçlardan indiler ve siyahlı askerlerden birisi Lucian'ın yanına gelip "Komutan Lucian, dikkat çekmemek için buradan sonrasını yürüyerek devam edeceğiz."

"Tamam asker, siyahlı asker her neysen artık. Unutmayın sakın bizim komutlarımıza göre hareket edeceksiniz. Söyleyin nedir durum?"

"Elbette komutan Lucian. Durum aynı şekilde ve planladığınız gibi önce kuleri temizleyeceğiz ve sis bombalarıyla içeriye gireceğiz. Planda hiçbir değişiklik yok. Aynı şekilde devam edeceğiz."

Yan yoldan da sapıp içeriye doğru yürümeye başladılar. Yaklaşık 10 dakika kadar yürüdükten sonra etrafı koruma kuleleri ile çevrilmiş fabrikayı gördüler. Küçük bir tepenin üzerinde duruyorlardı ve o tepeden fabrika çok rahat bir şekilde görülebiliyordu. Her kulede 2 terorist nöbet tutuyordu ve geri kalan teröristler etrafa dağılmış bir şekilde duruyordu. Lucian arkadaşlarına baktı bir an için durdu derin bir nefes aldı.

Lucian elini yatak bir şekilde hareket ettirdiği sırada kulede duran teröristler yere düştü. Ardından Lucian eliyle ileriyi işaret etti ve etrafa dağılmış olan siyahlı askerler sessiz adımlarla ilerlemeye başladı. Lucian ve diğerleri de onları arkalarından takip ediyordu. Her ne kadar ateş sesi duymasalar bile yere düşen terörist sayısından siyahlı askerlerin ateş ettiğini anlayabiliyorlardı.

Binanın etrafına yaklaştıkları zaman ilk ateş eden Galdor olmuştu ve diğerleri de onlara katılmıştı. Naserious asasını havaya kaldırarak bir şeyler söyledi ve binanın etrafını bir sis kaplamaya başladı. İçerideki teröristler sise doğru ateş ederken onlar hepsini çok net bir şekilde görebiliyordu ve karşılarına çıkan her terörist yere serildi. Artık kurşun sesleri durulabiliyordu ve savaş sesleri sessizliğin içinde yankılanıyordu.

Birkaç an kadar sonra etrafta görebildikleri tüm teröristler yerde yatıyordu. Lucian bir gurup siyahlı askere bekleyin emrini verdi. Galdor ise aynı anda bir grup siyahlı askeri daha durdurdu. Elektrik silahlı olan siyahlı askerlerin bir kısmını dışarıda tutup karşılaşacakları robotlara saldırtacaklardı. Her şey planlara göre ilerliyordu.

İlk robotlar binanın büyük giriş kapısından çıktığı zaman Lucian elini aşağıya doğru indirdi ve elektik silahları ateşlenmeye başladı. Elektiriğin çarptığı her robot birkaç saniye içinde yere düşüyordu. Lucian ve diğerleri ise binanın içine doğru ilerlemeye başladı. Naserious bazı sözler söyledi ve bütün silahlarda elektirik dolaşmaya başladı. Bütün silahların metalleri mavi bir ışıkla parıldıyordu ve Galdor karşısına çıkan ilk robota doğru baltasını savurdu.

Kylana ise ortadan kayboldu taki onu bir robotun üzerinde görene kadar. Kylana hançerini bir robotun boynuna sapladıktan hemen sonra robot aşağıya doğru düşerken ortadan kayboldu ve bir başka robotun omuzlarında görüldü. İkinci robotun boynuna hançeri sapladığı sırada tekrar ortadan kayboldu.

Lucian ise Galdor gibi karşısına çıkan her robota saldırıyor ve elektrik saçan kılıçları ile onları teker teker yere indiriyordu. Bir an için Lucian her şeyin neden bu kadar kolay olduğunu düşündü. Bu için içinde bir şey olmalıydı hatta izlediği bir filmde görmüştü bu sahneyi bu bir tuzak diye bağırdı ve koşmaya başladı.

Arkadaşları ne olup bittiğini anlamamıştı ancak Lucian önce Galdor'un omuzundan tuttu ve "Kaçın!" diye bağırdı. Sonra onu beraberinde götürdüğü sırada Naserious'u şaşkın bakışları arasında onu da tuttu ve "Kaçın!" diye bağırıp onun da uzaklaşmasını sağladı. "Duvarın arkasına saklanın. Tuzağa düştük. Bu kadar kolay olmamalıydı."

Hepsi bütün güçleri ile koşup duvarın arkasına saklandıkları sırada bina büyük bir gürültü ile patladı. Patlama o kadar şiddetliydi ki arkasında saklandıkları duvar çökmeye başladı. Üzerlerine doğru beton parçaları ve toz yayılırken hepsi kendilerini korumaya çalışıyordu.

Bir an kadar sonra duvar büyük oranda yıkılmıştı ve Galdor enkazın altında kalmıştı. Lucian onun üzerindeki beton parçaların kaldırmaya çalışıyordu. Naserious ise daha geride olduğu için patlamadan fazla etkilenmemişti ancak bir an için sadece kulaklarındaki şiddetli çınlama yüzünden ne yapacağını bilemedi. Kylana arkalarından onlara doğru koşuyordu.

Lucian Galdor'un üzerindeki beton parçalarını kaldırıp başka bir tarafa doğru savurduğu sırada Kylana onların yanına gelmişti ve beton parçalarını atmaya yardım etmeye başlamıştı. Bu esnada Galdor'un bedenindeki kanamayı gördüler ve bütün güçlerini onu altında kaldığı betin parçasından çıkarmaya yönlendirdiler.

Naserious ise bazı kelimeler söyledi, bu sözler duvar parçasını hafifletmeye yardımcı olmalıydı. O beton bloğunu kaldırmaya onların gücü yetmezdi. Zeminin altındaki kırmızılık Galdor'un kan kaybının şiddetlendiğini gösteriyordu.

Lucian bütün gücünü vererek beton bloğunu bir parça olsun havaya kaldırdı ve Kylana Galdor'u omuzlarından tutarak çekmeye başladı. Galdor baygın bir şekilde beton bloğunun altından çıktığı sırada fabrikadan yayılan alevler gökyüzünü kaplamıştı. Naserious ise şaşkınlığını gizleyemiyordu çok büyük bir tuzağa düşmüşlerdi ve o an içeride bulunan siyahlı askerlerin tamamı ölmüş olmalıydı. Bu tuzağı kimin kurduğunu bulmaları gerekiyordu. Sistem de yapmış olabilirdi veya gelecekten gelen robotlar veya gelecekten kim geldiyse. Ancak önce Galdor'un kanamasını durdurmalı ve onu iyileştirmeliydiler yoksa çok geç olabilirdi.

Lucian Galdor'un boynuna tutuyor ve nabzını ölmeye çalıştığı sırada Kyalana kalp masajı yapmaya başlamıştı. Zaman sanki çok yavaşlamıştı Galdor hareketsiz bir şekilde yerde yatıyordu ve yer onun kanıyla kaplanmıştı. Öyle bir andaydılar ki kimse ne kadar yaralandığına bakmadan Galdor'u kurtarmaya çalışıyordu. Lucian'ın yüzü kanlar içindeydi ve Kylana'da patlamadan nasibini almıştı. Naserious ayakta durabildiğini düşündüğü sırada bir an bacakların bağı çözüldü ve dizlerinin üzerine çöktü.

0/Post a Comment/Comments