Buluttaki şehir 60. Bölüm yeni roman

 


Lucian ve Galdor her ihtimale karşılık hazırda beklemeye devam ediyorlardı. Kylana ise Naserious'un hemen yanında duruyordu İstatistikçi ise onlardan biraz daha uzaktaydı. Yakında etraflarında bol miktarda siyahlı asker bulunacaktı ve bu durum onları daha da dikkatli olmaya itiyordu. Her duruma karşılık bir plan yapmaları gerektiğini düşündü Lucian ancak diğerleri bu planı umursamıyor gibi görünüyordu.


Galdor her zaman olduğu gibi fazla umursamaz duruyordu. Ona kalırsa karşılaşabileceği her şeyin ağzını burnunu kırabilirdi. Naserious derim düşünceler içindeydi ve onun başka bir konuyu düşündüğünü çok iyi biliyordu. İstatistikçi ise içinden hesap yapmakla meşguldü. Kylana ise Lucian'a bakıp gülümsuyordu. Onun gülümsemesini görmek Lucian'ın rahatlatıyordu. Ancak yaşadıkları bunca kötülük varken tek düşünen Lucian olamazdı. Yine tüm dünyanın yükünü omuzlamış gibi hissediyordu Lucian. Neden hep böyle oluyordu ki?


Kendinden kaçabilmek için bir yolculuğa çıkmıştı o ve o kadar kaçmıştı ki kendinden artık nerede olduğunu bile bilmiyordu. Demek ki böyle oluyor diye düşündü, insan kendini kaybettiği zaman kalan her şey anlamını yitiriyordu. Bir diğer taraftan sanki içindeki boşluk giderek büyümüştü. Artık o boşluğun hiçbir zaman dolamayacağını düşündü. Sanki içindeki boşluğa evrenler sığabilirdi ama yine de boşluk kalırdı.


Siyahlı askerlerde bir garipti. Onların hiçbir duyguyu hissetmediğini düşündü. Belki de birçoğu ölecekti ama hiçbirisinde korku yoktu. Sıradışı bir maceraya çıkacaklardı ama heyecan da yoktu. Sanki tüm insanlıkları alınmıştı onlardan. Eğer böyleyse onların robotlardan bir farkları yoktu. Onlar insan değildi insan olmak duygularla alakalıydı. Sevmek, korkmak, üzülmek gibi duygular yaşamanın temeliydi ona göre. Duygusuz bir insan oku gibiydi ona göre. Kendinden kaçmak da bir duygu olmalıydı. Eğer kendinden kaçmak bir duygu olsaydı adının ne olacağını düşündü bir süre boyunca ve hafifçe gülümsedi.


O gülümsediği zaman bir anda Kylana ile göz göze geldi. Onun gözleri sürekli üzerindeydi sanki ve bu durum farklı hissetmesini sağlıyordu. Galdor baltasını elinde çevirmeye devam ediyordu, değişen bir şey yok herkes bıraktığı gibi duruyordu.


Birkaç an sonra simsiyah büyükçe bir minibüs geldi ve hemen sonrasında başka bir tanesi. Gelen ilk minibüs durduğu zaman içinden 5 tane siyahlı asker indi ve diğerlerinden de aynı şekilde. Toplamda 6 tane minibüs geldiği zaman karşılarında 30 tame siyahlı asker vardı ve hepsi oldukça iyi hazırlanmıştı. Otomatik silahlar, el bombaları, üç tane roketatar ve o an için önemsiz gözüken başka silahları vardı.


Daha önceden konuştukları siyahlı asker ileriye bir adım atıp asker selamı verdi 

- Emrinizdeyiz komutan Lucian. Muhimmatlarınızı getirdik. Bol miktarda kurşun ve el bombası yanında birkaç tane elektrik silahı. Her ihtimale karşılık gece görüş gözlükleri ve sis bombaları. Hadi silahları getirin.


Siyahli asker konuşmayı bitirdiği zaman 3 tane siyahlı asker minibüslerden birisinin arka kapağını açıp büyükçe bir sandık çıkardılar. Sandığı Lucian'ın hen önüne bırakıp geriye çekildiler. Lucian ve Galdor sandığı açtıkları zaman içinin silahla dolu olduğunu gördüler. Gelen silahlar onların silahlarından çok daha iyiydi ve kendi silahlarını arabalarına bırakıp yeni gelen silahları aldılar. Tüm muhimmatları aldıktan sonra Lucian asker selamı verdi ve "Teşekkür ederim asker."


- Lucian çaktırmadan komutan oldun ama askere teşekkür edilmez. Hiçbir şey bildiğin yok senin.


- Bundan sonra dikkat ederim Galdor. Sende komutan yardımcısın benim merak etme.


- Şöyle akıllı ol. Asker bizi neler bekliyor.


- Yaklaşık 40 tane terörist var. Binanın içinde 20 tane daha olduğunu tahmin ediyoruz. En az 20 tane de robot olduğunu düşünüyor sistem. Binanın etrafında gözetleme kuleleri var. Her köşede birer tane ve giriş kapısının iki yanında da birer tane komutan Galdor.


- Siste görmemizi sağlayan gözlüklerden var mı elimizde? Bölgeyi sisle kaplayacağız ve sessiz bizimde teröristleri indireceğiz. Sonra elektrik silahlarıyla robotları indireceğiz. Binanın etrafını çevreleyeğiz ve hep birlikte saldiracagiz. Her köşede 3 erli 4 ekip olacak ve kalanlar önden saldıracak.


- emredersiniz komutan Lucian.


- Bu kadar oyalandiğımız yeterli. Şapkalı adamı kurtarma operasyonu başlasın. Onun kılına zarar gelirse bunu canınıza ödersiniz unutmayın.

- Emredersiniz komutan Lucian. 

- Doğru araçlara yola çıkıyoruz şimdi. 


Galdor'un konuşması bittiği zaman siyahlı askerler minibüslerde bindiler. Lucian ve diğerleri de kendi araçlarına bindiler ve yola çıktılar. Onların önünde 3 tane siyahlı minibüs vardı ve 3 tane siyahlı minibüs arkalarındaydı. Issız sokaklarda ilerlerken şehrin yıkılan bölümlerini seyrediyorlardı. 


- Birisi bir gün siyahlılarla beraber çalışacağımı söylese asla inanmazdım. Üstüne bir de ağzını burnunu kırardım. 

- Bunu yapacağından eminiz Galdor. Belki çok fazla ön yargılı olmaman gerekiyordur senin. 

- Bırak Kylana psikolog sohbetlerini. İşimiz bitsin onları da döveceğim. 

- Senin acilen öfke kontrolü öğrenmen gerek Galdor. 

- Önce seni bir pataklayayım sonra öğrenirim Lucian. 

- herkes ne yapacağını biliyor hızlı bir şekilde gireceğiz ve şapkalıyı alıp çıkacağız. Sonra hep beraber geri geleceğiz ve plan yapmaya başlayacağız. Bakalım şapkalı neler söyleyecek bize. 


0/Post a Comment/Comments