Buluttaki şehir 55. Bölüm yeni roman

 


Galdor kahve yaptığı sırada Lucian ve Kylana gülümsuyordu. İkisi de birbirine bakıyor ve gülümsuyordu. O an onlara sorsalardı her şeyin yolunda olduğunu söylerlerdi sanki hiçbir şey yaşanmamış birçok savaşa katılmamışlardı. Lucian o an hep aradığı mutluluğu bulmuş gibi hissediyordu. Mutluluk sadece bir an diye düşündü kendi içinde. Sevdiğin insanların yanında olduğun bir an, her şeyi unutup gülümsediğin. Mutluluk bu kadar basitti aslında sadece bir andı. Mutluluk bir devrimdi ve herkesin mutluluğu öğrendiği zaman geldiğinde tüm sistemler yok edilecekti.


- Kylana şimdi anlıyorum ben. Bunca yıl bir hiç uğruna yaşamışım resmen.

- Neyi anladın Lucian?.

- mutluluğu hep uzaklarda aradım ben şimdiye kadar ancak mutluluk sadece bir anlıktır. Bir an boyunca mutlu oluyorsun ve sonraki anlarda onun hayalleriyle yaşıyorsun.

- Evet, doğru mutluluk sadece bir andır ama o anların sayısı sana bağlı. Onları arttırabilir veya sonsuza kadar bekleyebilirsin.

- Haklısın Kylana aslında benim söylemek istediğim şey şuydu insan anlarda mutlu olursa hayatının sonuna kadar mutlu olabilir. Uzun zaman sonra mutlu olduğumu hissediyorum ve bu senin sayende.

- Ben hiçbir şey yapmadım Lucian. İnan bana bu senin yolculuğun ve her anından sen sorumlusun.

- Hayır bu benim yolculuğum değil bu bizim yolculuğumuz. Sizler yanımda olduğunuz için kendimi çok şanslı hissettim. Yaşadıklarımız gözümün önünden geçti ve mutlu olduğumu anladım. Mutluluk uzaklarda bir yerlerde değil hen burada, hemen şimdi. Ayrıca senin sayende çünkü sen bu kadar güzel gülümserken bir insanın mutsuz olma ihtimali yok.

- Sözümün hala arkasındayım Lucian bu senin yolculuğun. Bizim yollarımız kesişti ama birleşmedi henüz. Birleşecek mi bilmiyorum ama bildiğim bir şey var bu yolculuk çok güzel, yanında olmak çok güzel.

- Bilmiyorum Kylana, bundan sonra me olacak bilmiyorum tek bildiğim şey bana iyi geliyorsun.

- Sende bana iyi geliyorsun Lucian.


Kylana ve Lucian'ın yüzlerinde gülücükler açtığı sırada Galdor elinde kahvelerin olduğu bir tepsi ile geldi.


- Ne konuşuyorsunuz bakalım? Sizi de iki dakika yalnız bırakmaya gelmiyor.

- Senin ne kadar güzel kahve yaptığından bahsediyorduk Galdor.

- Benimle dalga geçin siz. Buyrun kahvelerinizi. Bu arada şapkalı adam nerede kaldı şimdiye kadar gelmiş olması lazımdı onun.

- Birazdan gelir herhalde belki geldiğimizi bilmiyordur belki önemli bir işi çıkmıştır.

- O telefonumu takip edebiliyor. Yani evde olduğumuzu biliyor olması lazımdı.

- Oha neden takip ediyor o seni?

- Birkaç kere kaybolduktan sonra böyle bir önlem aldı o. O zamanlar biraz fazla içiyordum ben.

- Ne kadar saçma birisin sen Galdor. Bir de hava atıyorsun sen bebek gibisin sen valla bebeksin.

- Bir keresinde çok yanlış bir otobüse binmisim sonra kendime geldiğim zaman çok başka bir şehirdeyim. Sonrası malum da boşverin şimdi beni şapkalı nerede kaldı?

- Gelmiş olması lazımdı. Hep zamanında gelirdi o.

- Bu işte bir terslik var onu bulmamız gerekiyor Lucian.

- Bulalım da Galdor nasıl bulacağız onu?

- Bende siz bilirsiniz diye sordum ama siz ne bilirsiniz.

- Tamam, Galdor sakin olalım şimdi biraz daha bekleyelim olmadı onu aramaya başlarız.


Kylana cümlesini bitirdikten birkaç an sonra kapıya vuruldu. 5 kere hızlı sonra 3 kere yavaş çaldı kapı ve Galdor ayağa fırladı "Acil bir durum var."


Galdor ile birlikte hepsi ayağa kalktı ve kapıya doğru koşmaya başladı. Kapıyı açtıkları zaman karşılarında İstatistikçiyi gördüler.


- Çabuk olun şapkalı adamı kaçırdılar?

- Onu kim kaçırmış olabilir?

- Bilmiyorum Galdor ama şu an oturmak için doğru zaman değil onu kurtarmamız gerekiyor.

- Nerede olduğunu biliyor muyuz?

- Saçma sorular sorma Lucian bilseydim zaten sizi alıp onu kurtarmaya giderdik. 

0/Post a Comment/Comments