Buluttaki şehir 51. Bölüm yeni roman

 


Bir anda hepsi daha güvenlikli yerlere doğru koşmaya başladılar. Sadece Galdor olduğu yerdrn kımıldamadan baltasını iki eliyle birden tutuyordu. Lucian onun biraz arkasında duruyordu. Naserious ve Kylana ise daha gerilerdeydi. Suikastçinin sesini duymuş olmalarına rağmen onun nerede olduğunu bilmiyorlardı.


Karşılarındaki robotların sayısı oldukça fazlaydı. İlk gördükleri kadarıyla onlara doğru ilerleyen robot sayısı sekizi. Binadan çıkmakta olanları da düşündükleri zaman sayının çok daha fazla olduğunu düşündüler.


- Umarım bunlarda komedyen robot değildir. 

- Komedyen iskelet hayatım boyunca unutamayacağım bir travma oldu.

- Acaba geyik yapmayı bıraksanız da şu robotlarla nasıl mücadele edeceğimizi düşünseniz.

- Yangının içinden hasar almadan çıktıklarına göre ateşe dayanıklılar. Büyük ihtimalle patlamaya da dayanıklı olmalılar.

- Bırak içindeki matematikçiyi Naserious. Ateşe dayanıklı olabilirler ama bana dayamayacaklarını biliyorum.

- Haklısın Galdor, sana kimse dayanamaz. Bu manyakları nasıl öldüreceğiz biz?, 

- Senin en büyük hatan ne biliyor musun? Çok düşünüyorsun sen. Hayat düşünenleri değil hareket edenleri daha çok sever.

- Öyle olsaydı kesin hayat sana aşık olurdu.


Galdor robotlardan birisi ona doğru yumruk attığı sırada geriye doğru zıplayıp baltasını havada geniş bir yay çizerek savurdu. Savrulan balta robotun koluna çizik bir atmadığı sırada Galdor konuştu "Hasar bile almıyorlar."


Galdor yere indiği zaman Lucian hızlı adımlarla robotun yanına geldi ve hızlı bir şekilde kılıcını savurdu ancak robotun bacağına çarpan kılıç iz bile bırakmadan geri sekti. Tam bu esnada Kylana ortadan kaybolmuştu. Naserious ise düşünmeye çalışıyordu. O robotları durdurmanın bir yolu olmalıydı. Robot Galdor'un üzerine doğru bir yumruk savurduğu sırada Galdor takla atarak bacaklarının arasından geçti ve baltasını robotun bacağının arka tarafına doğru savurdu.


Lucian ise robotun yere çarpan kolunu hedef almıştı ancak saldıları etkisiz kalmaya devam ediyordu ve diğer robotlar onlara doğru yaklaşıyordu. 


Robotlardan birisinin yumruğu Galdor'u isabet ettiği zaman Galdor geriye doğru savruldu. Yaklaşık 5 metre kadar uctuktan sonra toprak zemine çarptı ve tekrar ayağa kalması biraz zaman aldı. Lucian bu esnada kendisine doğru gelen tekmede kaçmaya çalışıyordu.


"Çok güçlüler. Bir yol bulmamız lazım."


Naserious bir an Galdor'un sesini duymuştu ve sonrasında aklından kelimeler geçmeye başladı. Sanki kelimeler havada uçuşuyordu ve onun bir cümle yapması gerekiyordu. Aklındaki tüm düşünceleri bir kenara fırlattı ve kelimelere odaklandı. İçindeki gücün adaya doğru aktığını hissediyordu. Asaya doğru akan o güç daha sonra etrafa yayılmaya başladı. O an Naserious o gücün kendisi olduğunu düşündü. Sanki o gücün gözünden görüyordu ve Galdor'un baltası a gitmek istedi once ve Lucian'ın kılıcına.


Bir anda silahları mavi bir yangınla sarıldı ve Lucian kılıcını geniş bir yay çizerek savurdu. Kılıç robotun metal bacağına çarptığı sırada kılıcın çeliği robotun bacağını yararak geçti ve robot yana doğru devrildi. Lucian'ın beklediği fırsat gelmişti ve ileriye doğru zıplayarak kılıcını robotun kafasının içine soktu. 


Kylana ise bir başka robotun sırtında belirdi ve kafasının etrafında dolaşıp hançerini önce robotun gözlerindeki kırmızı ışıklara sapladı. Daha sonra hançerini robotun boynunda gezdirerek kafasının yere düşmesini sağladı. 


İki tane robot yerde yatıyordu ancak onlara doğru gelenlerin sayısı bir hayli artmıştı. Galdor yerden kalktı ve ileriye doğru koşmaya başladı. Önce baltasını tüm gücüyle en yakındaki robotun göğsüne doğru fırlattı. Baltasını robotun göğsüne saplandığı sırada Galdor zıplayarak baltayı saplandığı yerden çıkarttı ve geniş bir şekilde savurarak robotun göğüs kafesini parçaladı. 


Kylana ise bir görünüp bir kaybolmaya devam ediyordu. Bu esnada robotlar teker teker yere düşüyordu. 


"Elektrik, evet elektrik olması lazım. Onlar robot ve elektriğe karşı güçsüzler" dedi içinden Naserious ve kendini kelimelerin arasında buldu tekrardan. Yazması gereken cümleyi çok iyi biliyordu ve kelimeleri seçti. Bir an için kendini büyü sözlerinin orkestra şefi gibi hissetti. Kelimeleri söylediği zaman arsasını ileriye doğru uzattı ve asasından mavi bir yıldırım çıktı. Yıldırım onlara doğru gelmekte olan robotlara sırası ile çarparak hepsinin yere düşmesini sağladı. 


Robotlar gelmeye devam ediyordu ancak tek bir fark vardı artık onlara zarar verebiliyorlardı. Galdor baltasını bir kere daha savurdu ve Lucian bir yumruğun altından yuvarlanarak kaçtı. Robotlardan birisinin kolu koptuğu sırada Lucian'ın yanındaki robotun bir bacağı yoktu. 


Robotların sayısı onları oldurmelerine rağmen giderek artıyordu. Onlar her ne kadar ellerinden geleni yapsalar da robotlar gelmeye devam ediyordu ve her yeni robot onlara tekrar ve tekrar saldırıyordu. Bir an için Naserious bu şekilde sonsuza kadar savaşmaları gerektiğini düşündü ancak belirli bir süre sonra savaşacak enerjileri kalmayacaktı. İçinden geçen kelimeleri birleştirmeye başladı. Onların ne anlama geldiğini bilmese de nerede durmaları gerektiğini çok iyi biliyordu. Kelimeleri yüksek sesle söyledikten sonra iki kolunu da gökyüzüne doğru açtı ve son kelimeleri gökyüzüne bakarak söyledi. 


O kelimeleri söylemeyi bitirdiği sırada bir anda gökyüzü kara bulutlarla kaplandı ve bir an sonra büyük bir gürültü ile yıldırımlar düşmeye başladı. Her yıldırım bir robotun üzerine düşüyordu. Etraftaki tüm robotlar yıldırım çarptıktan sonra bir kaç tane yıldırım fabrikanın üzerine düştü. Alevlerin içinde tutsak kalan fabrika düşen yıldırımlar yüzünden paramparça oldu. 


Öyle bir andaydılar ki hepsi gözleri sonuna kadar açılmış bir şekilde Naserious'a doğru bakıyordu. 


"Ne yaptın lan sen öyle?" 


0/Post a Comment/Comments