Buluttaki şehir 50. Bölüm yeni roman

 


Bir süre boyunca hiç konusmadılar. Arabanın içinde sanki ölüm sessizliği vardı ve hepsi ses çıkarmaktan korkuyordu. Patlangaç bile tek kelime etmedi. Şehirden uzaklaştıkça yangınlar ve savaş sesleri kaybolmuştu sanki. Ara sokaklarda ilerlemeye devam ettiler. Konuşmak anlamsız geliyordu onlara. Zaten insan böyle bir durumda ne söyleyebilirdi ki. Sanki tüm kelimeler anlamını kaybetmişti. Sanki inandıkları, güvendikleri her şey yerle bir olmuştu.


Suikasçi elini havaya kaldırdıp Galdor'u yavaşlaması işaret ettiği zaman Galdor yavaşlayıp arabayı yolun kenarına çekti ve hep beraber arabadan indiler.


Suikasçi sağ elinin işaret parmağını dudaklarının üstüne bastırıp onlardan sessiz olmalarını istedi. Daha sonra eliyle ilerideki fabrikayı işaret etti. Fabrika yaklaşık olarak 5 dakika yürüme mesafesindeydi. Sağ avuç içini aşağıya doğru tutarak onlardan sessiz olmalarını ve gizlenmelerini istedi.


Daha sonra Galdor ve Lucian'ın işaret edip kendini gösterdi. Bunun anlamı ise onun yanında kalmalarıydı. Kylana ve Naserious'u işaret edip arkasını gösterdi. Onun arkadan ve yanlardan takip edeceklerdi. Patlangaç'ı işaret edip avuç içini gösterdi daha sonra gözetleme küllerini işaret etti.


Daha sonra her gözetleme kulesini gösterip parmaklarıyla oradaki nöbetçi sayısını söyledi. Her kulede 2 kişi duruyordu ve gördükleri kadarıyla etraflarında 8 tane kule vardı. Yerde nöbet tutan 8 kişi daha olduğunu gösterdikten sonra onlara beklemeleri gerektiğini söyledi. Önce kulelerden birisinj işaret etti ve daha sonra eliyle kesme işareti yaptı. Nobetcileri suikastçi öldürecekti ve daha sonra onlardan aşağıdaki nöbetçilileti halledecekti.


Suikastçi çantasını alıp karanlığa karıştığı sırada nefeslerini ne kadar gürültülü olduğunu düşünüyorlardı. Birkaç an sonra kulelerdeki insanlar teker teker ortadan kaybolmaya başladı. Biraz dikkatli baktıkları zaman hepsinin teker teker yere düştükleri ni gördüler.


Son adamda ortadan kaybolduğu zaman ilerlemeye başladılar. Kapının iki yanında iki kişi vardı. Kapının ilerisinde yürüyen iki kişi daha vardı. Patlangaç Lucian'ın omuzuna dokundu ve kulağına eğilip "boom" dedi. O da bombaları yerleştirmeye gidecekti. Plan çok güzeldi. Her şey tıkır tıkır işlediğini düşündü.


İki yandan ilerleyip kapıya yaklastıkları zaman birkaç el ateş ettiler ve ilk nöbetçiler yere düştü. Nöbetçiler yere düştüğünü gören diğer askerler "saldırı var" diyerek bağırdı ve bir anda her yerden alarm sesleri duyulmaya başladı.


Askerler onlara doğru koşup ateş etmeye başladı. Onlar ise eğilip saklanmışlardı ve ateş kesildiği anda karşılık veriyorlardı. Hemen karşılarında duran askerlerden birisi bir anda yere düştü ve hemen onun yanındaki de yere yığıldı. Bir anlık karışıklık olduğu zaman onlarda ateş etmeye başladı ve birkaç asker daha yere düştü.


Suikastçi is başındaydı ancak gürültüyü duyan diğer askerlerde onlara doğru koşuyordu. Galdor cebinden bir el bombası çıkarttı ve pimini çıkartıp ileriye doğru fırlattı. Bir kaç an sonra bombanın düştüğü yerden bir patlama sesi geldi ve ceset parçaları etrafa saçıldı.


Galdor cebinden ikinci bir el bombası çıkarıp daha yükseğe doğru nişan aldığı sırada birkaç asker daha yere düştü, Lucian ve Galdor birkaç askeri daha öldürdü. Kylana eliyle yukarıyı gösterip ortadan kayboldu. Naserious ise olanları inceliyordu. Bir an içindeki sesleri dinledi ve asasını ileriye doğru uzattı. Asasından o an bir alev topu çıktı ve askerlerin tam ortasında patladı.


Alevler içinde kalan askerler etrafa koşturmaya başladıkları zaman Lucian otomatik silahıyla etrafı taramaya başladı. Galdor ise ikinci el bombasının pimini çekerek bu sefer daha ileriye doğru fırlattı ve bir kaç an sonra ikinci bir patlama duyuldu. Bu esnada bir an için Kylana'yı görür gibi oldular. Askerden birisinin sırtında belirtmişti ve onun boğazını kestikten sonra hemen yanındaki askerin yanında belirip birkaç el ateş edip tekrar ortadan kayboldu.


Karşılıklı çatışma tüm hızıyla devam ediyordu. Naserious'un asasindan mavi küreler fırlayıp askerlere çarptığı sırada Galdor baltasını çıkartıp ileriye doğru koşmaya başlamıştı. Bu esnada Lucian onun yolundaki askerlere ateş ediyor ve onun koşusunun önündeki engelleri ortadan kaldırıyordu.


Galdor baltasını geniş bir şekilde savurup askerlerden birisini ortadan ikiye böldüğü sırada Naserious arsasını havaya doğru kaldırdı ve ileriyi işaret etti. Bir anda işaret ettiği yer önce çökmeye başladı daha sonra ise askerler ayakta durmakta zorlandı. Ve o an Kylana tekrardan ortaya çıktı. Bir an içinde onu birden fazla yerde gördüklerine yemin edebilirlerdi. Birkaç an sonra ayakta durmakta zorlanan tüm askerler cansız bir biçimde yerde yatıyordu.


Zaman o kadar hızlı hareket ediyordu ki bir kaç an sonra karşılarındaki askerlerin hepsi yerde cansız bir şekilde yatıyordu. Galdor gülümser bir şekilde baltasını cansız bir askerden çıkartırken Kylana baştan çıkarıcı bir gülümseme ile Lucian'a bakıyordu. Tam o anda Naserious etrafı inceliyor ve plan yapmaya devam ediyordu. Bombacı saklanın diye bağırdıktan sonra hepsi kendi yere attı ve birkaç an sonra peş peşe patlamalar duyulmaya başladı ve fabrika bir anda alevler içinde kaldı.

Fabrika yıkılmaya başladığı sırada alevler gök yüzünü sardı ve alevlerin arasından yürüyen metal robotlar çıkmaya başladı. Üstlerindeki deri alevler içindeydi ancak robotlar hiçbir şekilde etkilenmemiş gibi onlara doğru ilerliyordu. Bu esnada suikastçinin sesini duydular "Kaçın.." 

0/Post a Comment/Comments