Buluttaki şehir 42. Bölüm yeni roman

 


Konuşmaları bittikten sonra Kylana'yı takip etmeye başladılar. Geldikleri yönden geri dönerken elleri her an silahlarındaydı. Lucian, Kylana'nin yanındaydı, Galdor sık sık arkayı kontrol ediyordu. Naserious ise ortadan yürüyordu.


- Sen neden o kadar kırıldın Lucian?

- Ona kırılmak değil de parçalanmak demeliyim. Un ufak olmuş gibiyim ben.

- Onun farkındayım ama unutma ki kendin olabilmen için önce parçalanman gerekir.

- Tekrardan birlesebilir miyim Kylana. Çok güçlü bir yapıştırıcı lazım. Parçalara ayrılan bir heykeli düşün işte o heykel aynı ben.

- Belki de o yanlış bir heykeldir ve senin başka bir heykel daha yapman gereklidir. Unutma sen bir heykel değilsin, parçalanarak tamamlanıyorsun.

- İnandığın her şeyin yalan olduğunu düşün.

- Başka bir şeye inansan onun da yalan olacağından korkuyorsun. Sana bir sır vereyim mi sadece kendine inan. Sen hep doğru olanı söylersin.

- İşin kötü tarafı da bu ya ben doğrunun ne olduğunu bilmiyorum.

- Amma konuştunuz be! Dışarıda bir savaş var, devasa bir iskeleti daha yeni dövdük. Dışarıda bizi neyin beklediğini bilmiyoruz. Gidin terapinizi başka yerde yapın.

- Tamam, Galdor bunu yanıma gelip ağladığın zaman hatırlatırım sana.

- Her şeyi anlatmak zorunda mısın pis Kylana. Şuradan bir çıkalım ilk fırsatta küseceğim sana.

- Sen ağladın mı Galdor. Keşke videosu falan olsa da izlesek. Oscar falan alırsın sen.

- Videosu var bende gizli gizli çekmiştim. Nasıl hömkürüyor anlatamam size.

- Gerçekten senden nefret ediyorum Kylana. Hepinizden nefret ediyorum.

- Sonra konuşuruz şimdi geri nasıl döneceğimizi düşünmemiz gerek.


Geldikleri yerden çıktıkları zaman her yerin ıslak olduğunu fark etti. Demek ki dalgalar o kadar yükselmişti. Sahile doğru biraz yürüdükleri zaman deniz kenarındaki evlerin yıkılmış olduğunu gördüler.


- Sen şu dalgaların işine bak. Bütün bir şahıs şeridini dümdüz etmişler. Bu nasıl bir vahşettir böyle. 

- Bunun adı katliamdır, hiçbir açıklaması yok ki bunun. Bu savaş suçu olması gerek.

- Savaş suçuna kim karar veriyor sence. Kimin parası varsa, kimin silahı daha büyükse o istediğini yapabilir. Savaş suçu çok aptalca bir kelime.

- Haklısın Kylana, bu düzeni biz kuracaktık o zaman dünya çok güzel olurdu.

- Tabi canım, Lucian'ın düzeninde kelebeklerin peşinden koşmak serbest mesela bulutlardan mutluluk yağıyor.

- Ben öyle bir şey istemem ki Galdor, ben adil bir dünyada herkesin eşit olmasını istiyorum. Evet, her insan mutlu olmalı.

- Ben seni biliyorum Lucian merak etme. Hemen sinirlenme. Şimdi karşıya nasıl geçeceğiz gördüğümüz kadarıyla şuradaki karaya vuran vapur haricinde hiç gemi yok.

- Acaba o vapuru kurtarabilir miyiz?

- Yapılabilir sadece burun kısmı bir evin içine girmiş. Eğer motoru hala çalışıyorsa çıkarabiliriz bence.

- Tamam, Galdor kaptan sensin. Seni avanaklar ordusu kaptan-I deryası ilan ediyorum.


Vapurun yanına gittikleri zaman geminin burun kısmının tamamen 3 katlı ahşap bir evin içine girdiğini gördüler. Büyük ihtimalle o ev onu uzaklara savrulmaktan kurtarmıştı. Geminin içine girdikleri zaman icerisinin sırıl sıklam olduğunu gördüler. Demek ki dalgalar gemiyi bir hayli dövmüştü.


Hızlı adımlarla kaptan köşküne çıktıkları zaman yerde yatan bir kaç beden gördüler. Demek ki dalgalar gemiyi kapladığı sırada içerideki herkes ölmüştü.


- Yatanlara sonra ilgileniriz. Şimdi şu gemiyi çalıştırmayı bir deneyelim. Eğer motoru çalışırsa onu çıkarabiliriz.


Galdor motorun çalıştığını fark ettiği zaman yüzünde acı bir gülümseme belirdi. Ancak motorun çalışması gemiyi hareket ettirmeye yetmiyordu.


- Size güzel bir haberim var motor hala çalışıyor ama aynı zamanda kötü bir haberim var gemi hareket etmiyor.

- Ne yapmamız gerek Galdor?

- Eğer birkaç tonluk bir gemiyi itebilirsen güzel olur.

- Demek ki bizim başka bir yol bulmamız gerekiyor. Sen bir şeyler yapabilir misin Naserious? Hani büyü falan, iyisin o işte.

- Aklıma hiçbir şey gelmiyor benim. Gemiyi itebilecek kadar güçlü kollara ihtiyacımız var.


Naserious bir an için sessizliğe gömdü kendini ve asasını sıkıca kavradı. Gözlerini kapattığı sırada etrafında dolaşan kelimeleri gördü. Artık hangi kelimeleri seçmesi gerektiğini biliyordu ve topladığı kelimeleri okudu.


Bir an kadar sonra Naserious evin yanında olduğunu hissetti. İki eliyle geminin yan tarafını kavradı ve gemiyi denize doğru itmeye başladı. Gemi hareket ediyordu evden gelen kırılan tahta sesleri ile birlikte. Vapuru evin içinden çıkarmayı başardığı zaman vapurun on tarafına geçti ve iki koluyla birlikte itmeye başladı.


Garip bir şekilde sadece iki kolu olduğunu hissediyordu ve çok güçlü olduğunu. Geminin bütün kısmı şu ile buluştuğu zaman kendini diğerlerinin yanında buldu.

- Ne yaptın sen Naserious? Eşşek kadar gemiyi nasıl hareket ettirdin?

0/Post a Comment/Comments