Buluttaki şehir 38. Bölüm yeni roman

 


Merdivenlerden aşağıya indikleri zaman uzun bir koridor ile karşılaştılar. Her yerde iskeletler vardı. Geçmişte bir savaş olmuş olmalıydı iskeletlere ilk baktıkları zaman bayağı kanlı bir savaşın olduğunu düşündüler. Kemikler etrafa saçılmıştı sanki. Bazı kemiklerde silah kesiği görebiliyorlardı. Sanki orada bir zamanlar büyük bir katliam olmuştu.


- Burası giderek ilginç bir hal almaya başladı.

- Katılıyorum Galdor. Burasının havasında bir şeyler var.

- Nedense içimde hiç güzel hisler yok Lucian. Burada sanki çok başka bir şey var ve ne olduğunu bilmiyorum.

- O duygu hepimizde var Naserious. Bir an önce buradan çıkmak istiyorum. İleride bizi yaratıklar falan bekliyor sanırım.

- Bende öyle dedim Kylana. Ya uzaylılar gelecek, ya zombiler şu anda içeride vampir olduğunu düşünmüyor değilim hani.

- Onlarında tepesine bineriz Lucian. Hadi gidelim bu koridorun sonu yok gibi sanki.


Karanlık, rutubetli koridor boyunca ilerlemeye devam ettiler. İlerledikçe yerde daha fazla iskelet olduğunu fark ediyorlardı ve bu savaşın daha büyük olduğunu gösteriyordu. Hepsi silahlarını kuşanmıştı ve karşılarına bir şey çıksa ateş etmek için hazırda bekliyordu. İçinden geçtikleri koridor sanki bir korku filminden fırlamıştı. Her yerde örümcek ağları vardı. Etrafta fareler cirit atıyordu. Havadaki koku, içlerindeki garip ise korku atmosferini guçlendiriyordu.


Bir süre boyunca daha yürüdükten sonra koridorun sonuna geldiler. Etraflarında hiçbir kapı yoktu ve nede başka bir oda.


- Buranın bir çıkışı olması gerekir yoksa burası çok saçma bir yer. Neden böyle bir yer yapsınlar ki?

- Buranın mimarı büyük ihtimalle manyaktı.

- Hem manyak hemde canı sıkılmış olmalı Kylana. Kesin bir çıkış olmalı? Belki bir de biz yanlış şekilde bakıyoruzdur.

- Nasıl bakalım Lucian? İstersen seni baş aşağı çevireyim bir de öyle bak sen.

- Onu sonra yaparız Galdor şimdi Lucian'a hak veriyorum. Sen taşlara falan dokunsana belki kapı açılır.

- Tamamen şans diyorum size neden anlamıyorsun Naserious. Sen büyücü değil misin m bir şeyler yapabilirsin bence.

- Ben büyücü değilim sadece bir kere büyü yaptım onu da nasıl yaptığımı bilmiyorum.

- kesin bu duvarın arkasında bir şey var. Bir şekilde nasıl geçeceğimizi bulmamız gerekiyor.

- Keşke balyozumuz olsaydı duvarı kırardım.

- Bence balyoz ise yaramaz Galdor. Duvarlarda farklı bir şey var, büyü gibi ama çok daha güçlü. Özellikle Lucian'ın işaret ettiği duvarda.

- Biraz sessiz olalım Naserious düşünsün biz de hobi olarak düşünelim. 


Bir süre boyunca hiç konusmadılar taki Naserious'un aklına bir fikir gelene kadar "Anahtar olması lazım. Onu bulmamız lazım."


- Anahtar olsa onunla ne yapacağız. Ortada kapı yok, olmayan kapının anahtar deliği de yok. Diyelim anahtarı bulduk me yapacağız onunla.

- Anahtarla kapıyı ben açacağım. Nasıl diye sormayın sakın. Şimdi herkes dağılsın ve etrafı incelesin telefonlarınızın fenerlerini açın.


Naserious cümlesini bitirdiği zaman hepsi etrafı araştırmaya başladı. Her yerde kemik vardı ve toz. Hareket ettikçe kalkan toz havayı kaplıyordu.


- Ben çok gizli bir kapıyı açan bir anahtar olsaydım onu ortalıkta bırakmazdım. Kesin onu saklamişlardır. Mesela şuraya bir kere vursam sonra buraya ve buraya...


Lucian işaret ettiği sırada duvardaki taşlara vurmaya başladı. Üçüncü vuruşunun ardından duvarın bir bölmesi yana doğru açıldı ve karşılarında beyaz kemikten yapılmış bir anahtar çıktı.


- Oğlum sende kesin bir şey var. Yakında gelecekten haber vermeye başlayacaksın.

- Şans eseri diyorum yahu bundan sonra bırakacağım kapalı kalacaksınız. Bende sizinle birlikte kalırım ama olsun. Yardım etmek bile yaramıyor size.

- Tamam nasıl yaptığını bilmiyorsun anladık onu Lucian. Sadece ortam çok gergin.

- Kylana haklı sakın olalım. Lucian sen anahtarı ver bana bir şey deneyeceğim.


Naserious anahtarı aldıktan sonra olmayan kapının önündr durdu. Gözlerini kapattı ve nefesini tuttu. Bir anda etrafında kelimelerin dolaştığını hissetti sanki kelimelerden oluşan bir okyanusta yüzüyordu. Bazı kelimeler çok anlamsızdı onları ciddiye almadı. Bazı kelimeler ise daha anlamlı geliyordu ona ve onları teker teker topladı. Daha sonra topladığı kelimeleri sıraya dizdi ve sessiz bir şekilde kelimeleri okudu.


Bir anda karşılarında duran duvar ortadan kayboldu ve duvarın yerinde bir kapı belirdi. Kapının kilidi yoktu ve Naserious kapıyı açtı. Karşılarında devasa bir kütüphane duruyordu ve kütüphane kaynağı belirsiz bir ışıkla aydınlanıyordu.


- Ben sıradışı bir şey yapınca söylemediğinizi bırakmıyorsunuz. Hadi ona da saydırsanıza.

- Kimsenin sana bir şey söylediği yok Lucian. Sadece şaşkınız. Hadi içeriye girelim ve şuradan çıkalım bir an önce.

- Kylana'yı duydunuz beni takip edin ve her şeye hazırlıklı olun. 

0/Post a Comment/Comments