Buluttaki şehir 33. Bölüm yeni roman

 


- Manyağa bak, ulan adamın her söylediği çıktı.

- Her söylediği çıkıyor ama hiçbir şey anlaşılmıyor sözlerinden.

- Galdor sağa gidin demişti. Kesin sol tarafta bir şey vardır.

- Tamam, tamam sağdan gideceğim bende. O manyak herşeyi nasıl biliyor? Hayır aynı dili konuşuyoruz ama hiçbir şey anlamıyorum.

- Galdor bence onu anlayan kesin dahi olur, kral falan olur.

- Sende haklısın Lucian ama sol tarafta ne vardı bize sağa dönün dedi? Boş yere yolu uzattık.

- Tahminime göre sol tarafta ya tuzak vardı ya da gizlenen bir bomba. Birazdan arkamızdan patlama sesi duyarsak anlarız.


Kylana'nın cümlesi bittikten kısa bir süre sonra arkalarından bir patlama sesi daha duyuldu. Şehrin her yerinden alevler yükseliyordu. Binalar yıkılıyor, duman gökyüzünü kaplıyor ve masum insanlar can veriyordu.


- O şom ağzını açmasaydin ne olurdu Kylana. Senin yüzünden şehir yerle bir olacak.

- Tabi, tabi hepsi benim suçum! Senin o koca kafan yüzünden olabilir mi bir düşün bakalım.

- Sakin olun tartışmayı bırakıp eve tek parça halinde gitmeye çalışmalıyız. Sonrasını sonra düşünürüz.

- Lucian haklı hareket etmeden önce ne olduğunu anlamalıyız. Kim neden saldırıyor öğrendikten sonra onları durdurmak için plan yapmalıyız.

- Ohoo çok uzun söylediklerin Naserious. Bence bir once gidip hepsinin kafasını kıralım. Sonra bakalım kafaları tek sarılı mi yoksa çift sarılı mı?

- Omlet falan yaparız değil mi? Ne aç adamsın Galdor? Doymadın gitti.

- Evet, açım doktor her şeyi yasakladı zaten. Yumurta bile yiyemiyorum. Bence kesin o doktorun saldıranlarla bir alakası var. Öleceksem eğer tok ölmeyi tercih ederim sanki sağlıklı beslensem bir trilyon yıl boyunca yaşayacağım.

- Sen daha fazla yaşarsın Galdor. Yoluna bak sen önceliğimiz eve gitmek. O manyak neden atladı bir fikri olan var mı?

- Lucian, onu anlatan kişiye ödül verecekler ve biz adayın adayı bile değiliz.

- Tamam, Galdor eve gidelim artık.


5 dakika kadar sonra araba Galdor'un evinin önünde durdu ve hızlı adımlarla yukarıya çıktılar. Hepsi kendini çok yorgun hissediyordu ve koltuklara oturdular. Bir süre boyunca kimse konuşmadı. Herkes pencereden alevleri ve dumanları izlediği için Galdor perdeleri kapattı.


- Herkes şimdiye dönsün! Düşünmenin anlamı yok. Bilmediğimiz çok şey oluyor ve bize ne olduğunu şapkalı adam anlatabilir.

- Evet Naserious, onun gelmesini bekleyelim. Umarım başına bir şey gelmemiştir. Yoksa işimiz çok zor.

- Panik yapmaya gerek yok. Bu işin içinden çıkacağız şimdi parçaları yerlestirmemiz gerekiyor. Bence en büyük şüpheli geçtiğimiz yıllarda bombaları patlatanlar olmalı. Bildiğimiz kadarıyla kim olduklarına dair hiç bir ip ucu bulunamadı. Tabi yaşadığımız olaylar onların kendilerini bayağı bir güçlendiğini gösteriyor. Ne kadar güçlendiklerini bilmiyoruz tabi veya kaç kişi olduklarını.

- Onlar yaptı diyelim zaten elimizde neden yaptıklarına dair hiç ip ucu yok.

- Aslında var, her yere saldırdılar hatta tüm dünyada her yere saldırdılar. Dünyayı ele geçirmek istiyor olabilirler. Biraz uçuk bir fikir ama bence düşünmeye değer.

- Kendi düzenlerini kurmak istiyor olabilirler. Eski düzeni yıkacaklar böylece.

- O zaman karşımızdakiler fazlasıyla güçlü. Keşke bizden birkaç milyon kişi daha olsaydı.

- Lucian haklı ama kopyalama makinemiz bozuldu geçen günler.

- Lucian'a kopyalama makinesi verirseniz onu kahve çoğaltmak için kullanır kesinlikle.

- Düşünsene ama Naserious sınırsız kahve iz var. Bir insan başka ne isteyebilir ki.


Lucian cümlesini bitirdiği zaman Kylana ile göz göze geldi ve onun gülümsemesinin kaybolduğunu gördü. Her şeyi mahfetmek zorundaydı o. Onun başkalarını üzmeye ne hakkı vardı. Daha kötüsü ise Kylana'nın neden üzüldüğünü bilmiyordu.


Bir an önce sorunun sebebini bulmalıydı daha sonra dünyayı kurtarmalıydı. Bir am için Kylana'yı dünyadan daha fazla önemsediğini düşündü ve onu gören Kylana aynı şekilde karşılık verdi. Belki de hayat sanıldığı kadar karmaşık değildi. Onu karmaşık yapan insanlardı. Belki de insanlar mutlu olmayı hak etmiyordu ama belki de düzelirlerdi. Hayat çok basitti ve o am sadece Kylana'ya bakıp gülümsemek istiyordu.

Bir anlık bir sessizliğin ardından kapı aynı şekilde çaldı ve Galdor kapıyı açmak için yerinden fırladı. Şapkalı adam gelmiş olmalıydı. Sonunda cevaplara ulaşacaklardı.

0/Post a Comment/Comments