Buluttaki şehir 7. Bölüm yeni roman

 


Canının yandığını hissetti Lucian. Belki de gerçekten lanetliydi o. Sistem onun yürüdüğü tüm yolları paramparça ediyordu. Ancak kızıl saçlı kız onunla tekrar görüşeceğini söylemişti ama nasıl? Bir an aklının durduğunu hissetti. Şimdi ne yapması gerekiyordu onun?


Bir süre boyunca hiç hareket edemedi. Kızın peşinden gitseydi ne değişirdi diye düşündü. Siyahlı polisler onu da götürürlerdi sonra ne olacağını bilmiyordu. Şimdiye kadar siyahlı polislerin yanından kurtulan birisini hiç duymamıştı. Kızıl saçlı kız bunu nasıl basaracaktı?


Kafasındaki sorular yüzünden nefes alamadığını hissetti. Öyle ki aradan geçen dakikalar ve saniyeler onun hareket etmesini sağlayamıyordu. Aradan geçen 143 dakika ve 5.587 saniye bu durumun değişmesini sağlamıyordu.


147 saniye daha geçtikten sonra telefonun çaldığını hissetti. O hiçbir zaman telefonun sesini açmazdı bu nedenle telefonu hep titreşimde olurdu. Telefonunu çıkarıp baktığı zaman arayanın Naserious olduğunu gördü ve telefonu açtı.


- Neredesin Lucian?

- Olm çok acaip şeyler oldu anlatsam inanmazsın. Bizim acil konuşmamız gerek.

- Tamam sakin ol. Bende bunun için aradım sahile geldim buluşacaktık ya seninle.

- Lanetli bankın az ilerisinde kahveci var ya oradayım ben.

- Tamam hiçbir yere kımıldama birazdan geliyorum ben.


Lucian kendi hatası olduğunu düşündü. Naserious da panik yapmıştı onun yüzünden. O kesin lanetliydi. Herhalde milyar yıllık bir lanet ona bulaşmıştı başka bir açıklaması olamazdı.


Naserious hızlı adımlarla kahveciye girdi ve Lucian'ın karşısına oturdu. Naserious ilk olarak masada duran iki tane kahve bardağına dikkat etti. Birinin kenarlarında kırmızı bir ruj izi vardı. Masanın etrafında güzel bir kadın parfümünün silik de olsa kokusunu alabiliyordu.


- Anlat bakalım ne oldu?

- Onu götürdüler.

- Kim? Kimi götürdü? Doğru düzgün anlat lan şunu.

- Siyahlı polisler kızı götürdü apar topar. Kelepçe taktılar kıza.

- Düzgün anlat şunu. Hangi kızı götürdüler? Senin güzel kokulu kırmızı bir ruj süren bir kızla oturduğunu anlayabiliyorum.

- Tamam, tamam anlatayım. Ben sahile gittim lanetli bankta oturdum. Lanetli olan bank değilmiş bunu anladım lanetli olan benmişim.

- Düzgün anlat lan şunu valla elimden bir kaza çıkacak.

- Tamam, tamam anlatıyorum. Bankta oturdum biraz, müzik dinledim. Sonra canım sıkıldı ve yürümek istedim. Ben denize bakarak yürüyordum sonra bir kıza çarptım. Kız yere düştü kitapları dağıldı.

- Dışarı çıkmanın ilk gününde kıza mı çarptın yani.

- evet sağlam çarptım sonra özür diledim ve kitapları almasına yardımcı oldum. Kız çok güzeldi. Kızıl, uzun saçları vardı sonra yemyeşil gözleri vardı sanki gözlerinin içinde koca bir orman saklanıyordu.

- Dur şimdi betimleme yapma roman yazmıyorsun. Sonra ne oldu?

- Sonra kendimi affettirmek istedim ve onu kahve içmeye davet ettim.

- eeee o ne dedi?

- Kabul etti ve buraya geldik.

- Şanslı ördek seni sonra ne oldu?

- Ben başlarda pek konuşamadım ama o konuştu. O kadar güzel bir gülümsemesi vardı ki anlatamam. Çok güzel bir sohbetti bir süre sonra gitmesi gerektiğini söyledi ve bana sakın yerimden kalkmamı dedi. Sonra dışarıya çıktı ve siyahlı polisler onun üstüne atladı ve kelepçe takarak götürdüler.

- Ne güzel başlamıştın anlatmaya. Kızı neden götürdüklerini bilmiyorsun anladığım kadarıyla. Kızın adını da bilmiyorsun, numarasını da almadın.

- Aklıma bile gelmedi adını sormak. Sanki beni tanıyormuş gibi konuştu hep. Bir de beni tekrar göreceğini söyledi.

- Hayda, ne bicim bir hikaye bu. Kız nereden biliyormuş seni göreceğini. Seni de mi tutuklatacak yoksa? Dışarıya çıkacaksa onu nereden biliyor. Dur şimdi derin bir nefes alalım.

- Yok abi ben nefes almak falan istemiyorum. Ben kesin lanetlendim ve bunu kötü kalpli bir cadı yaptı.

- Dur şimdi cadıyı karıştırma onunla sonra ilgileniriz. Anlattıklarında çelişkiler var. İlk çelişki o kadar güzel bir kız neden seninle kahve içmeye geldi? İkinci çelişki o kızıl güzel kız neden seninle sohbet etti? Üçüncü çelişki siyahlı polislerin onu götüreceğini nereden biliyordu ve seni nasıl görecek?

- İşte bunların cevabını bende bilmiyorum. Bana dedi ki etrafımı duvarlarla çevrelemişim sonra kendimi bir kaleye hapsetmişim. O duvarlarımı gorebiliyormuş. Duvarları aşamayacağını benim onu içeriye almam gerektiğini söyledi ve bekleyecegini.

- Lan senin gizli bir hayranın var. Belli ki kız seni tanıyor, ciğerini içini bile biliyor. Bunun yanında bekleyecegini söylemiş bu kız sana aşık olmasın sakın.

- Ben evden çıkmıyorum ki nerede görecek beni de aşık olacak. Haklısın ama çok fazla boşluk var.

- Yürü be dışarıya çıkmanın ilk günü çok güzel bir kızla kahve içtin ve onu kaybettin. Şimdi kızın bunları bildiğini düşünürsek ve sana geleceğini söylediğini düşünürsek doğru söylüyor olabilir. 

- Keşke adını öğrenmek ve telefon numarasını istemek aklıma gelseydi ama o bana şimdilik veremeyeceğini söyledi. 

- Tabi vermez onun rehberinde senin adın görülseydi seni de götürürlerdi. Bu kız çok zeki ben söyleyeyim. Hele senden milyonlarca kat daha zeki. 

- Benim ne yapmam gerek şimdi? 

- Tabi ki hiçbir şey yapmayacaksın. Kız dolandırıcı olabilir dikkatli olacaksın ve bekleyeceksin. Kız bir plan yapmış ve şu an oyunun kartları onun elinde. Hamle sırası onda. 

- Haklısın ama bana çok gerçek geldi o. O kadar samimiydi ki anlatamam. Gülümsemesi çok gerçekti. 

- Her düzenbaz gibi. Şimdilik bekleyelim bu arada işin bir diğer tarafı daha var

- Evet iki kere dışarıya çıktım ve siyahlı polisler iki kişiyi götürdü. Birini tanımıyordum diğeri ile yeni tanışmıştım. 

- Bence iki farklı durum değil ve bir ortak noktaları var. 

- Bende bu yüzden lanetliyim diyorum ya ikisi de benim yarı çapımda girdikleri için başlarına bela geldi. 

- Lan geri zekalı ben hep senin yanındayım bana niye bir şey olmuyor. 

- Nereden bileyim ben bunu cadıya sorarız artık. Mantıklı düşünmemiz gerek şimdi ben hiç yapamıyorum. 

- Onun için ben varım zaten. Hadi eve gidelim ve sakin bir şekilde düşünelim. Kahveyi ben yaparım bu gün. 


Hesabı ödemeye gittikleri zaman borçlarının olmadığını öğrendiler. Kız gitmeden önce ödemeyi yapmıştı ve bu ikisinin de şaşırmasın sebep oldu. Kafeden çıkıp evlerine doğru yurudukleri sırada ikisi de düşünceler içindeydi. 


0/Post a Comment/Comments